Paylaş
"Eline sağlık... Sağ ol... Çok teşekkürler...” Ne güzeldir bir teşekkür ifadesi duymak. Duyduğumuzda daha bir şevkle çalışırız. Sıkıntımızı gideren bir kişiye “şükranlarımızı” sunarız. “Nasıl teşekkür edeceğimizi bilemediğimiz” kimselere “minnettar” oluruz. Bunlar, insanlar arasındaki şükran-teşekkür alışverişi... Teşekkür, Yaradan’a yöneldiği zamansa buna “şükür” denir: “Şükürler olsun sana, ya Rabbi!” Kuran’a göre, kazançtan yağmura, rüzgâra, hayvanlara varıncaya kadar her nimet, şükür vesilesidir.
KALPTEN DİLE GETİRMEK
Nasıl insanlara “içinden” teşekkür etmek yetmez de onu söylemek gerekirse aynısı şükür için de geçerlidir. Şükrü “dile getirmek”, elbette bunu diğer insanlara duyurmak ötesinde bir gaye taşır: Nimetin değerini insanın kendine (nefsine) hatırlatması...
*
Dille şükür, aynı zamanda dili güzel söze ve teşekküre alıştırmaktır. Nitekim İslam kültüründe, insanlara teşekkür, şükrün ayrılmaz bir parçasıdır. Hz. Peygamber’in ifadesiyle “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.”
OLANI GÖR
Gündelik hayatta “nasılsın” sorusuna verdiğimiz klasik cevaplardan biri de “şükür, iyiyim” olur. Bu otomatik “şükür”, aslında insanın kendiyle ilgili olumlu hissetmesi için bir vesiledir. Öte yandan şükür, kendini kandırmak değildir; bardağın dolu tarafını görüp bundan mutluluk duymaktır. Ayrıca “haline şükretmek”, edilgen bir kanaatkârlık anlamına gelmez. Yani şükretmek, bardağın boş tarafını doldurmak için çalışmaya engel değildir. Eksikleri görüp, tamamlamaya gayret ederken de eldekinin kadrini, kıymetini bilmek mümkündür.
SIKINTIYA ŞÜKREDİLİR Mİ?
Kuran, kendi ifadesiyle “çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler” kitabıdır. Hz. Peygamber, hayırlı olanın “sevindirici bir durumda şükretmek, üzücü bir durumda sabretmek” olduğunu söylemiştir. Örneğin Hz. Eyüp yaşadığı sıkıntılara sabretse bile derdinin artmasını istiyor değildi. Musibetlere rağmen “bardağın dolu tarafını” görüp maddi-manevi nimetlere şükrediyordu. Kuran’daki “eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım” ayetinden hareketle şükretmek, “verilenin çoğaltılması” olarak görülmüştür. Bu nedenle geleneksel kültürümüzde, sıkıntılı hallerde “şükürler olsun” yerine “hamdolsun” demek tavsiye edilir.
HER ŞEKİLDE
Şükür dille ve bedenle olur, davranışlarla ve tabii kalple olur. Davranışlarla (fiilen) şükretmek, yanlış-kötü işlerden kaçınmak, bize verilmiş güzellikleri başkalarıyla paylaşmaktır. Örneğin mali ibadetler (zekât, sadaka) böyledir. Oruç tutmak gibi bedensel ibadetler, verilen nimetlere bedenle şükretmektir. Kalpten şükretmekse, her nimetin kaynağında Allah’ın olduğunu hatırlamaktır. Tüm bunlar bir bütün olarak görülmüştür ve hepsi birlikte olduğunda hakiki anlamını bulur.
GÖNÜLDEN ŞÜKRETMEK
Elbette “şükür” denince akla ağırlıklı olarak maddi faydalar gelir: “Şükür, bugün de doyduk.” Önde gelen düşünürlerse, manevi nimetlerin de şükür sebebi olduğuna dikkat çekmişlerdir. Örneğin Mevlânâ, “[Peygamber’in] çabası olmasaydı, sen de ataların gibi puta tapardın” der ve ekler “Şükredeceksen bu kurtuluşa şükret. İç putundan da seni kurtaran odur... Bu güçle sen de kalbini kurtar”. Yani en önemli şükür vesilesi, insanın gönül evini putlardan temizlemesidir. Ne mutlu, içini-dışını, aklını-kalbini, özünü-sözünü tek bir bedende buluşturana... Atalarımızın dediği gibi: “Şükür kavuşturana.”
ORUÇ ŞÜKÜRDÜR
Ramazan'da neden oruç tutulur sorusuna en net cevabı Kuran verir: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” Yani oruç tutmanın özü, bize verilen nimetlere “teşekkür” etmektir. Elbette “teşekkür” insandan insana bir minnet duygusudur. Yaradan’a ise şükredilir.
BİR AYET
Ant olsun biz Lokman’a “Allah’a şükret” diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. (Lokman, 12)
BİR HADİS
“Yiyip şükreden kimse sabrederek oruç tutan kimse gibidir.” (Tirmizî, Sıfâtü”l-kıyâme, 43)
ESMA-İ HÜSNA
Eş-Şekûr
Şükrü ödüllendiren; az bile olsa iyiliğin derecesini kat kat arttıran.
Paylaş