Paylaş
Nicedir ayrı kaldığımız bir dostumuzla karşılaşınca nasıl mutlu oluruz değil mi? Birbirimizi görünce neşeyle selamlaşıp, kucaklaşırız... Gerçi pandemi nedeniyle, bu sene de içimizden geldiği gibi sarılma imkânımız yok. Hatta maskeliysek güler yüzümüzü bile tam gösteremiyoruz birbirimize. Neyse ki içten gelen tek bir bakış, tek bir söz bile yeter bazen; dostumuzun yüreğine dokunan bir selam olur.
AİLEDEN BİRİ
Ramazan da İslam coğrafyasında yaşayan hemen herkes için kadim bir dost gibidir. Görüşmek için bir yıl bekleyip, sonrasında 30 günü beraber geçirdiğimiz... Çocukken tanıştığımız bir aile dostudur ramazan; her daim sofra arkadaşımızdır. Radyodan, televizyondan gelen bir ney sesidir bazen, bazen de minarelerde yanan ışıklar. “.....” şehri için iftar vaktidir. Milyonlarca insanla, aynı anda sofraya oturup, ortak dileklerle yemeğe başlamaktır... Yediğinin içtiğinin değerini daha iyi bilmek; bilip de unuttuğun bazı değerleri hatırlamaktır.
ZAMANDA YOLCULUK
Ramazan her yıl yeniden yaşanan gelenekleriyle, çocukluğumuza uzanan bir yolculuk öte yandan da hızla değişen dünyamızda bizi geçmişle buluşturan bir zaman makinesi. Kimimiz koşarak sarılırız ramazana, kimimiz biraz mesafeli dururuz. Ama şöyle veya böyle, hep hoşlukla karşılanır 1440 yıllık dostumuz; daima nezaketle ve neşeyle selamlanır.
*
BARIŞ VE ESENLİK
Elbette, selamlaşmak kendini karşıdakine belli etmenin ötesinde bir anlam taşıyor. “Selam”, Arapça’da ve diğer Sami dillerinde barış demek; esenlik, güvenlik, rahatlık demek. “Selam” vermek, karşındakine dostça yaklaştığının göstergesidir: “Barış, esenlik seninle olsun” anlamı taşır. Selam kelimesi, karşındakini saydığını, onunla iletişim kurmak istediğini anlatan bir paroladır. Sosyal medyada “slm” diye kısalttığımız bu parola, bize maddi-manevi yeni kapılar açar veya kapanmış kapıları yeniden aralar.
EŞE DOSTA SAĞA SOLA
Selam verip almanın, İslam medeniyetinde büyük değeri var. Öyle ki “İslam” kelimesinin kendisi bile “selam” ile aynı kökten türemiştir. Aynı şekilde “Müslüman” kelimesi de... Kuran’a göre Allah’ın kendisi doğrudan “selam”dır, yani barış ve esenliğin kaynağıdır: “O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır... [O] selamdır.” (Haşr, 23). Selam, sevdiğine “selim bir kalple gelmektir” (Şu’ara, 89).
*
Kuran’da “ona salat edin, içtenlikle selam verin” denilen Resulullah’ın yanı sıra tüm peygamberlerin “aleyhisselam” ifadesiyle birlikte anılması âdettendir. “İnsanların en cimrisi, selamda cimrilik yapandır” diyen Hz. Peygamber’in, sokakta yürürken çocuklara bile selam vermeden geçmediği bilinir. Ve tabii namaz, başı sağa ve sola çevirerek verilen selamlama ile tamamlanır. Bu hareket, maneviyattan maddi dünyaya dönüşün habercisi gibidir.
MADDE İLE MANANIN BULUŞMASI
Ramazan da maddiyatla maneviyat arasındaki selamlaşma değil midir bir bakıma? Mesela oruçtaki manevi gaye, bedeni-nefsi aç bırakırken ruhu doyurmaktır. Veya fitre için mallarının bir kısmından vazgeçerken iç huzuru kazanmaktır... Üstüne üstlük tüm bunlar, sadece ve sadece “gözle görülmeyen – elle tutulmayan” Yaradan’ın rızasını kazanmak için yapılır; başkalarından takdir veya dünyevi bir çıkar beklenmez.
HOŞ GELDİN
Kuşaktan kuşağa aktarılan tüm bu iyilik, güzellik çabasına vesile olması... Sahip olduğumuz nimetlerin değerini hatırlatıp, bulamayanların halini düşündürmesi... Sofrada bolluk ve ikram, pazarda bereket olması... Rengârenk gelenekleri yaşatması... Madde ile manayı buluşturması... Başından sonuna kadar hepimize barış ve esenlik getirmesi dileğiyle... Hoş geldin kadim dost; selam sana “ya şehr-i ramazan!”
ŞEHR-İ RAMAZAN NE DEMEK?
Pek çoğumuz "şehr-i ramazan" ifadesini, "ramazan şehri" olarak anlar ve pek bir anlam veremeyiz. Ama buradaki "şehr", kent anlamında kullandığımız "şehir" değil; o Farsça kökenli bir keline. "Şehr-i ramazan"daki ise Arapça'da "bir ay, 30 günlük süre" demek. Yani "şehr-i ramazan", Türkçede gayet yalın şekilde "ramazan ayı" demek. pek çok ramazan geleneği gibi o da kalıp halinde kuşaktan kuşağa aktarılmış.
BİR AYET
Ramazan, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı Kuran’ın indirildiği aydır. Sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun. (Bakara, 185)
BİR HADİS
Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır. (Buhari, İmân, 28) (Tirmizî, Zühd, 34)
ESMA-İ HÜSNA
Es-Selam
Selâmetin kaynağı olan, esenlik ve güvenlik veren; bedenî-ruhî eksiklik, kusur ve hastalıklardan uzak olma.
Paylaş