Paylaş
Bu satırlar Ocak 1950'de, Resimli Tarih Mecmuası'nın "Birinci sayımıza başlarken" adlı tanıtım yazısında yer alır. Yazıdaki "yolumuzun, muvaffakiyet yolu olması okuyucularımızın elindedir" ifadesinin karşılık bulduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Resimli Tarih Mecmuası, Türkçe popüler tarih dergileri arasında satış başarısıyla öne çıkar. Elbette ona "muvaffakiyet yolu"nu açan öncü dergiler, öncü isimler vardı.
TARİH DERGİLERİNİN TARİHİ
II.Meşrutiyet, basın-yayın önündeki pek çok yasağın kalkmasını sağlarken dergi ve gazetelerin sayısında 'patlama' yaşanıyordu. Tarihe meraklı Sultan Reşad'ın himayesinde kurulan Tarih-i Osmanî Encümeni, 1910 yılından itibaren kendi adını taşıyan ciddi bir tarih 'mecmuası' çıkarmaya başladı. Derginin en önemli yazarlarından biri tarihin kitleselleşmesinde büyük rol oynayan Ahmet Refik (Altınay)'dı. 1918-1922 arasında ise Ali Emirî Efendi (Milli Kütüphane'nin kurucusu ve Divan-ı Lügat-it Türk'ü gün ışığına çıkaran isim), kişisel çabasıyla Osmanlı Tarih ve Edebiyat Mecmuası'nı yayınlar. 'Gelecekte yazılacak olan Osmanlı tarihlerine temel oluşturmak gayesiyle', toplamda 36 sayı çıkan bu dergideki şu dizeler manidardır:
"Ettik s¸eref-i hizmet-i ecda^dı fera^mu^s¸
(Şerefle hizmet ettik unutulmuş atalarımıza)
A^sa^rına esla^fımızın ragˆbet olunmaz
(Geçmişimizdeki yüzyıllara rağbet olunmaz)
Bir gu¨n bilinir kıymeti mecmu^amın amma^
Pek c¸ok aranır ortada mecmu^a bulunmaz".
Gerçekten de derginin külliyatına sahip olmak için bugün hayli yüksek bir meblağ ödemeniz gerekebilir! Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra ölen Ali Emirî Efendi için bir 'vefayat' yazan da yine Ahmet Refik olmuştu. Bu dönemde "Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası" adını, "Türk Tarih Encümeni Mecmuası" olarak değiştirecektir: Osmanlılık bitmiş, Türklük başlamıştır. 1931 yılında yayını son bulan derginin yerini, Atatürk'ün emriyle kurulan Türk Tarih Kurumu'nun "Belleten" dergisi alacaktır. (Ki Atatürk'ün vefatından önce hasta yatağında son okuduğu basılı eser Belleten'dir.) Ancak tüm bu yayınlara halkın erişimi düşük kalır. Üstelik, ihtisas dergileri olduğu için genele de çok hitap etmez. Dolayısıyla gazetelerde, dergilerde yayınlanan makaleleri saymazsak, tarihi süreli yayınlara taşımak için 1943 yılını beklemek gerekecektir. "Tarihten Sesler", İskender Fahreddin Sertelli tarafından çıkarılır. Sertelli, "Bizans'ın Son Günleri, İstanbul'u Nasıl Aldık, Telli Haseki, Temuçin ve Oğulları, Sümer Kızı, Atatürk Bizi Nasıl Kurtardı" gibi popüler tarih kitapları, tarihî romanlar yazmıştır. Ancak Sertelli'nin dergisi iki yıl sonra kapanır.
BEN TARİHİN RESİMLİSİNİ SEVERİM
Tarih dergilerinde önemli bir dönüm noktası, Resimli Tarih Mecmuası'dır. 1950'de Demokrat Parti iktidara gelmeden 5 ay önce yayına başlayan derginin ilk sayısı çok büyük ilgi gördü ve hatta ikinci baskısı çıktı. Resimli Tarih Mecmuası'nın yayıncısı Server R. İskit, genç yaştan itibaren karikatürleriyle ve yazılarıyla yerel basında yer alsa da mesleği veterinerlikti. Cumhuriyet'in ilanından sonra basınla ilgili kamu görevlerinde bulundu. 1944 yılında İskit Yayınevi'ni kurarak çok sayıda kitap, dergi ve hatta ansiklopedi yayınladı. Dergide Reşat Ekrem Koçu, Feridun Fazıl Tülbentçi, Ercüment Ekrem Talu, Haluk Y. Şehsuvaroğlu, Sermet Muhtar Alus ve Mithat Sertoğlu gibi isimlerin yanı sıra Ahmet Rasim'in yazıları da yer almıştır. Derginin gördüğü yüksek ilgide elbette yazılara eşlik eden resimlerin rolü büyüktü. Arka kapağında İnönü'yle Bayar'ın resimlerine yan yana yer veren dergi, 1956'da okuyucularına veda etti. Bayrağı ondan çok daha başarılı bir dergi, yani Hayat Tarih devralacaktı.
TARİHTE "HAYAT" VARDIR
1965'te yayınlanmaya başlayan Hayat Tarih'in yayıncısı Şevket Rado'ydu. Yıllarca köşe yazarlığı ve radyo programları yapan Rado, Doğan Kardeş, Aile ve Hayat dergilerini çıkardı. Rado'nun yayıncılık becerilerinin yanı sıra, görevini 10 yıl boyunca sürdüren Yayın Müdürü Yılmaz Öztuna'nın titiz tavrı sayesinde dergi ciddi bir okur kitlesi kazandı. Yayınlanan yazılar, işlenen farklı konular, görsel zenginliği ve baskı kalitesiyle ilgiyi yüksek tuttu. Ciddi tirajlarla 200 sayıyı aşarak alanında rekorlar kırdı. Bu popülerliğe karşın, okuyucu mektuplarına derginin verdiği cevaplarda "tarihçi olmak için tarihçi doğmak lazımdır. Öyle doğmamışsanız sittin sene tahsil yapsanız bir şey olamazsınız" gibi fevkalade elitist yorumlara rastlamak da mümkündü! Resmî tarihe mesafeli bir duruş ve merkez milliyetçiliğe yakın bir tavır taşısa da Hayat Tarih'i klasik anlamda "ideolojik" bir dergi olarak nitelemek abartılı olur.
RAFLARDAN SAHAFLARA
1980 sonrasında sayıları artan daha akademik yayınları, araştırma ve belge dergilerini bir kenara koyarsak... 1978'de kabuk değiştirip, 1982'de yayın hayatına son veren Hayat Tarih'in başarısı aşılamadı. Yine de Hürriyet Grubu'na ait Yıllarboyu Tarih (1978-85)'in yanı sıra Lütfü Tınç'ın yönetimindeki Popüler Tarih (2000-2007)'i ve NTV Tarih (2009-2013)'i anmadan geçmeyelim. Ayrıca Murat Bardakçı'nın yönetiminde 2002- 2007 arasında yayınlanan Hürriyet Tarih eki, geçmişten gelen Ahmet Refik ve Reşat Ekrem Koçu yazıları; Resimli Tarih (Server İskit) ve Hayat Tarih (Şevket Rado - Yılmaz Öztuna) zincirinin daha ileri bir halkası sayılabilir. Eski popüler tarih dergileri, bugün ancak sahaflarda, özel koleksiyonlarda ya da kütüphanelerde bulunabiliyor. Bakalım, Kansu Şarman'ın yayın yönetmenliğindeki Atlas Tarih başta olmak üzere raflardaki popüler tarih dergileri, başarılarıyla Hayat Tarih'in rekorlarını kırabilecekler mi?
Paylaş