Paylaş
MUTLULUĞUN BÜYÜĞÜ
Çağımızda, mutluluk ile haz/zevk arasındaki kavramsal fark giderek azalıyor. Eğer “zevkli, eğlenceli, heyecan verici” değilse o işten, durumdan, hatta o insandan mutlu olunmuyor. Oysa tarih boyunca, duyulara dayalı, maddi mutluluğun aslında alt düzey ve geçici bir sevinç olduğunu savunanlar pek çoktur. Örneğin:
Budizm’e göre maddi zevkler peşinde koşmak bizi tatminsizliğe ve ıstıraba götürür. Dolayısıyla mutluluk, iç denetimimize bağlıdır. Nirvana (kurtuluş ve aydınlanma) ancak böyle elde edilir.
Konfüçyüs için etik değerler ve ahlaki masumiyet, mutluluğun olmazsa olmazıdır.
Aristo’ya göre akıllı bir varlık olan insanın ruhunu en mutlu eden şey akıllı ve faziletli davranışlardır.
Tevrat’ta ve İncil’deyse mutluluğun ayrılmaz gereği, inançlı olmaktır: “Ne mutlu Tanrısı Rab olan halka.”
KİMYA-İ SAADET
Kuran’da mutluluğa işaret eden pek çok kelime ve kavram vardır: Saadet, huzur bulmak (itminan, mutmain), huzur (sekine), göz aydınlığı, iyilik/güzellik (hasene), felah... Ezanda da insanlar dünya ve ahiret mutluluğuna yani “felah”a çağrılır. Allah’ı anmak, onun sevgisini ve rızasını kazanmak, kalbin en büyük mutluluğudur: “Ey huzura kavuşmuş insan... Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön”. Müslüman âlimler de mutluluğu aynı çerçevede ele almışlardır:
Gazzali, “Kimya-i Saadet” isimli kitabında mutluluğa ulaşmak için kişinin her şeyden önce kendini, nefsini tanıması gerektiğini dile getirir. Çünkü, “Kendini bilen Rabbini bilir”. Ruhun en yüksek mutluluk kaynağı, şüpheleri aşıp ilahi hakikate ulaşma çabasıdır.
Mevlâna, ebedi ruhlar âleminden uzaklaşan insanın dünyada hep ayrılık acısı çektiğini anlatır. Gerçek huzur ve mutluluk ise iyi-kötü, acı-tatlı, haz-elem ayırmadan her şeyde “En Yüce Sevgili”nin birliğini görüp vuslata ermektir.
MUTLULUĞUN FORMÜLÜ VAR MI?
Fen bilimleri mutluluğu ölçülebilir değerlerde arayıp, vücudumuzun ürettiği bazı beyin kimyasallarının, mutlulukla ilişkisini ortaya koydu. Bunlar dopamin, oksitoksin, serotonin ve endorfin. Elbette mutluluk için bunları dışarıdan kimyasal müdahaleyle, televizyonun renk ayarlarıyla oynar gibi azaltıp çoğaltmak, ilk tercih değil. Kaldı ki bu öyle basit bir iş de değil zaten. Dolayısıyla önceliğimiz, bizi dışarıdan değil “içten” mutlu edecek kalıcı davranışlara ve durumlara odaklanmakta.
MUTLULUĞA 5 DAKİKA AYIRIN
Sizi mutlu eden şey her ne olursa olsun, mutluluğun üç biçimi öne çıkıyor: Mutlu anlar, mutlu kavuşmalar, mutlu haller.
Mutlu anlar deyince, mesela... Gün batarken gökyüzünde beliren o tekrarsız renkler ve desenler... Arkadaşlarla birlikte o çok güldüğünüz olay... Tadı damağınızda kalan o yemek... Yüreğinize dokunan güzel bir söz... Gece sessizliğinde edilen içten bir dua... Size gülümseyerek bakan bir çift göz... Ve tabii bazen de rahat alınan bir nefes, atılan küçücük bir adım, sağlıklı atan bir yürek.
Mutlu kavuşmalar deyince, mesela... Yeni doğan bebeğinizi kucağınıza almak; askerden dönen evladınıza sarılmak; hakkınızı almak; diplomaya hak kazanmak; şampiyonluğa ulaşmak; hayalini kurduğunuz arabanın, evin kapısını açmak... Boğaz’ı, Amazon’u, Kapadokya’yı, Eyfel Kulesini, Çin Seddi’ni, Selimiye’yi, Kudüs’ü, Kâbe’yi görmek...
Mutlu haller deyince, mesela... Kendi hatalarını bile affedebilmek; bebeklerin de büyüklerin de ellerini aynı sevgiyle öpebilmek; sevinci ve üzüntüyü paylaşabilmek; hakiki
bir dostun varlığını bilmek; acıyı bal eylemek; şerdeki hayrı, dertteki dermanı, sıkıntıdaki umudu görebilmek; kendini kâinatın asli parçası hissedebilmek; iç huzuruna kavuşmak, kemale ermek...
*
Gelin bugün kendinize 5 dakika zaman ayırın. Bir kâğıda sizi mutlu eden 5 unutulmaz anı yazın. Üstüne sizin için 5 mutlu kavuşmayı ekleyin. Ve tabii ulaşmak istediğiniz 5 mutlu hali. Fırsat buldukça, listenize eklemeler yapın. Göreceksiniz, size iyi gelecek. Hele de şu zorlu günlerde. Mutluluğu beklemek beyhude... Ona ancak gayretle ulaşmak mümkün.
Paylaş