Dataizm…

Bu yazımızın konusu “Dataizm” kavramı, bildiğim kadarıyla ilk olarak 2013’te “NewYork Times” yazarı “David Brooks” tarafından kullanılmış. Kavram, yaygın biçimde tartışılmaya başlanmasını İsrail’li tarihçi/sosyal bilimci/düşünür Profesör Yuval Noah Harari’ye borçlu. Çok satan kitabı “Homo Deus”ta sözkonusu kavramı etraflıca ele alan Harari ülkemize de gelmiş ve geçtiğimiz sene “Davos”ta etkili bir sunum yapmıştı.

Haberin Devamı

Geçen haftaki yazımızda kısaca değindiğimiz gibi “Dataizm”, “veri-tapıcılık/vericilik” anlamında bir felsefe ve dijital çağla yükselişe geçen yapay zeka güdümlü makinelerin yaşantımıza etkisiyle birlikte ele alınıyor. Çünkü dijital çağın veri toplanması ve depolanmasında açtığı çığır, internet, ve yapay zekanın kullanımındaki algoritmaların işleme kabiliyetiyle birleşince insanlık tarihinde devrimsel sonuçların meydana gelmesi kaçınılmaz olmuştur.

Burada “data/veri” bir araçtır, aynı zamanda olası bir silahtır, dolayısıyla güçtür ve insan güce tapmaya eğilimlidir. Mutlak güç ile, maneviyatı ile bağı zayıflayan insan, böylece tek boyutluluğa doğru düştükçe doğal olarak o boyutun güç unsuruna tapınmaya başlayasıdır (tersi de geçerli). Bu noktada amaca yönelik araçlar amaca perde haline gelir ve aracın kullanımını elinde tutanların manipülasyonuyla istikamet değişir. Nihayet istikameti sapan insan değersizleşir.

Haberin Devamı

Amacının bizi veri-tapıcılığın tehlikelerine karşı uyarmak mı yoksa uyumlamak mı olduğu tartışılabilecek Harari’nin anlatısına göre mealen; “Dataizm”, evrenin ‘veri akışı’ndan oluştuğunu ve her varlığın değerinin ‘veri işleme sürecine yaptığı katkı’ ile belirlendiğini öne sürer. Veri işleme ise yapay zeka(Y.Z.) algoritmalarının en iyi yapacağı bir iştir. Zaten insan da karmaşık algoritmalardan oluşan bir varlıktan ibaretti. Bu onu diğer varlıklara üstün kılmıştı. Daha karmaşık algoritmalardan oluşan bir şeyin insanı tahtından etmesi doğal olacaktır..

“Dataizm”e göre; veri üretmesi şimdilik insana ibadet olarak kafidir. Veri paylaşmamak (e o zaman mahremiyet de) bu ‘dinimsi’nin küfürüdür. O halde sahip olduğumuz tüm verileri sisteme yükleyince ve Y.Z. de belli bir gelişim eşiğini geçip insan zekasının sınırlarını aştıktan sonra(singularity) insanın artık bir varlık sebebi kalmayacak mıdır? Ve o zaman da son ibadetimiz yerimizi usluca Y.Z.’ya terk etmek mi olacaktır?

Halihazırda pek çok iş kolunda zaten insana neredeyse gerek kalmamıştır; 2013’te Oxford Üniversitesi Mühendislik Bilimi Departmanı’nın bir araştırması 10-20 yıl içerisinde şimdiki mesleklerin %47’sinin otomasyonla yapılacağını öngörmüştü. “Arterys” bir radyoloğun 45 dk’da yaptığı işi 15 sn’de yapabiliyor. “STAR”(smart tissue autanomous robot) bir cerrahtan daha iyi ameliyat edebiliyor. Bir kısım avukatlık, finansçılık, gazetecilik, tercümanlık vb. şimdiden Y.Z. tarafından insanın becerdiğinden daha başarılı şekilde halledilebiliyor. Rusların geliştirdiği savaşçı hümanoid robot “Fedor”u duymuşsunuzdur. İngiliz gizli servis uzmanı, 2025’te Amerikan ordusunda insandan fazla robot olacağını söylüyor. Çalışanların 1/3’ü, 10-15 yılda iş değiştirmek (ya da işsiz kalmak) durumunda. Pilot, şöför, hatta oyuncu, bestekar, eğitmen robotlar, yoldalar…

Haberin Devamı

Ve Harari diyor ki; Böylelikle “değersizler” diye yeni bir sınıf oluşmuş olacak, yapay zekanın sağlık, daha konforlu bir yaşam vs. alanında insan lehine yapacağı katkılar ise tüm insanlığa uyarlanmak yerine seçkin bir kesimin “süper-insan” olmaları yönünde değerlendirilebilecektir. Geçiş sağlanana kadar da, toplanan verileri bizden daha başarıyla işleyebildiği varsayılan Y.Z.’ler bizim yerimize ‘ne yememiz, nerede çalışmamız, neyi seçmemiz, kiminle evlenmemiz’ gibi bir çok hayati konuda hüküm verebilecektir(artık “hayır” kavramı nasıl tanımlanmışsa!). Yani gerekli düzenlemeler yapılmadığı taktirde Dünya, “big data”yı(büyük veri) elinde bulunduranların yönettiği bir dijital diktatörlüğe evrilecek, insan kendi eliyle kendi sonunu getirecektir.

Haberin Devamı

Aslında bu olası distopyanın(kara ütopya) gerçekleşmesinin önünü, nefsini ruhuna, maddeyi manaya tercih eden, yanlış yorumlanmış ölümsüzlük arzusuyla kendini Yaradan yerine koyan ve bu uğurda indirgenmiş bir bilim anlayışını dogmalaştıran insanoğlu açmakta. Özgürleşmek isterken, farkında olmaksızın köleliğe doğru koşmakta. Bilinçsiz zeka… “Analog(benzer, eş, kesintisiz) iletim/iletişim”in yerini, daha ucuz olan (ama durağan ve kesintili) “dijital”e(sayısal) bırakmasıyla 0’lar ve 1’ler arasında seyreltilmiş gerçekliğimizin yorumu bizi hakikatsiz şeriata, hikmetsiz veriye mahkum bırakmakta..

Belki de, “Y.Z. potansiyel olarak nükleer bombadan daha tehlikeli” diyen Elon Musk’ın ortaya attığı doğru bir iddia; “Gerçeği yaşıyor olma ihtimalimiz %0.1!”.. Bir simülasyonun içinde sanrılanmaktayız. Ya da zaten bir üst sürümünü bekleyen yapay zekalarız. Ki fiziksel olarak kurgulanmış bir simülasyonun içindeysek meğer, yazılımın izin verdiği sınır değerlerin ötesine geçilemez. Bu sınırlar evrensel sabitlerle belirlenmiş matematiksel değerlerdir; ışık hızı, mutlak ısı, kütleçekim katsayısı, minimum zaman aralığı olan Planck zamanı, diğer Planck değerleri gibi…

Haberin Devamı

Ancak kamil manadaki “insan” (metafiziksel boyutu bakımından) bu değerlerin fevkinde, ruhu dolayısıyla Rabbiyle birliktedir. O, 0 ve 1’ler ile işletilen bir sistem gibi 0’sız var’olamayacak değildir. “1” bize yeter! 0 ve 1’lerin gelgitli evreninde hapsolmamak için, aşkınlaşabilmek için “Tevhid”i(Birlik) algılama organımız olan gönlümüzün yolunda devamlı olabilirsek, Allah’ın izniyle ikilik aleminin karmaşasına hükümdarlık ederiz. Öyleyse, “kim korkar hain kurttan, robottan”. Dilerim sonumuzu hayretsin Yüceler Yücesi Yaradan..

Velhasıl “Levh-i Mahfuz”u okuyabilmeyi öğrense insan, kesintisiz kaynağa bağlansa, Dünya sultanlığının, hele veri biriktirme hamallığının o kadar da övünülecek bir şey olmadığını anlasa, putlarını kırsa, bu simülasyondan uyansa, kendine ettiği zulümden kurtulsa; aslında bildiğimiz malumatfüruşçuluğun yeni sürümü olan “dataizm”e de varsın inansın yapay zekalılar, robotlar… Allah Ya Alim, Ya Daim, Ya Selam! HU

Yazarın Tüm Yazıları