Paylaş
Tasavvuf sohbeti. Hoş tasavvuf dile gelmez deriz hep, yaşanır. Ve işte hayat önümüze yeni bir sınav daha koymuş oldu. Bakalım nasıl yaşanacak, çapımız belli olacaktı. Cep telefonlarına düşen karışık mesajlar arkadaşların birçoğunu Dünya’nın sıkıntılı atmosferine geri taşımış, yüzlere endişe gölgeleri düşmüştü hemen.. Köprüler kapatılmış, tanklar inmiş şehre, darbe oluyormuş. Bu gibi günlerin geride kalmış olmasını umuyordum. Lakin başa gelen çekilir..
Belirsizlik dengeleri bozuyor. Halbuki hep öyle aslında! Dikkatler dağıldı, sohbeti dinleyecek neredeyse kimse kalmamıştı. İlk etapta, güvenilir haber kaynakları dışında kalan manipülatif haberlere dikkat edilmesi, uyanık olunması dışında ne söyleyebilirdim ki? Gidenler gitti aceleyle, herkes nasıl rahat ediyorsa onu yapsın. Fakire göre bir sıkıntı halinde olunabilecek en güvenilir yerdeydik. Kalmak isteyenler olursa evim yakın, kalanları memnuniyetle ağırlarım. Neticede 8 kişi kaldık.. Öyleyse ne olup bittiği hakkında doğru dürüst bir fikir sahibi olalım önce, panikle hareket etmemeli. Rabbim belli ki bu ekibi bu hadiseye birlikte şahitlik etmesi için toparlamıştı bu gece.
Su ve ekmek alışverişi, biraz nevale ve kahve, neyse fırın ve market açık. Sonradan duyduğumuza göre Cihangir gibi bazı mahallelerde söz konusu olan fahiş fiyatlar yoktu Balat’ta. Evde yaptık görev bölümünü, işte hizmetler de aynen böyle paylaşılır gelenekte. Olayların detayları ve arkasındaki gerçekler zaman içinde ortaya çıkacak. Biz darbe girişimcilerinden gelen haberler ile devlet organlarından gelen haberler arasında seçimimizi yaptık.. Dua ettik; “milletimiz, ümmetimiz hakkında hainane planları olanların tüm hile ve desiselerini kendi başlarına makus eyle Ya Rabb, bizi bu fitneden daha kuvvetli, birlik olarak çıkar lütfen!”
Tasavvuf pasifizm değil, nasıl olsun ki geleneğinde Peygamberler, Hz.Ali(ra), Hz.Hüseyin(ra) ve nice fitne karşısında duruşu belli evliyaullah varken. Devlet, vatan, millet, ümmetin bekası, dini değerler söz konusuyken tarafımız belli inşallah bizim de, gücümüz yettiğince. Haberler çok karışıktı, neyseki iletişimciyiz, propaganda aygıtının nasıl çalıştığının az çok farkındayız. Bu sefer sosyal medyadaki bazı fitne odakları ve fitneye kapılan yandaşların paylaşımları dışında diyebilirim ki basınımız genelde çok iyi bir sınav verdi. İnternet ortamındaki birkaçının asparagas olduğu kesinleşen kafa kesme fotoğrafları, belli bir imaj yaratılması için servis edilen cüppeli kimselerin sokağa çıkmış uyduruk fotoğrafları… Bir yandan üzerimizde uçan helikopter, jet sesleri, patlamalar… Korkunç, lakin korkunun ecele faydası yok. Doğru bildiğimizin tarafında sağlam durmalı. Nitekim halkımız da öyle yaptı. Benim yiğit milletim memleketine sahip çıktı. Halkın sağduyusu olmasa polis, asker, olandan daha vahim şekilde karşı karşıya kalacaktı. Ateş çok büyüyebilir, ülkemiz Allah korusun Suriye’ye dönebilirdi. Hakikaten Allah yardım etti, hamdolsun!
Meydanlara çıkan kimi kardeşim özel harekatın önünde tanklara çıktı, kimisi Taksim’de; aktarılanlar arasında grup grup Suriyeli misafirlerimizin dahi ellerinde Türk bayrakları yollara çıktığı vardı. Bizler de belki biraz olsun hissettik onların memleketlerinde hissettiği terörü, eşekten düşen anlar halimizi… Hayatımda ilk defa duyuyordum camilerden vakitsiz sela verilişini, meğer işgal, yahut büyük karışıklık zamanında halkı birlikteliğe davet etmek için okunurmuş. Küçük kıyamet provası adeta, tüylerimiz diken diken. Böyle mi olacak aniden? Ve hangi taraftasın belli olacak..
Millet meclisimizin bombalanma haberini alınca grubumuzdaki şüpheler tamamen dağıldı. Hem de halkın üzerine ateş açılıyordu yer yer. Bunu yapan ancak millet memleket karşısındaki hain düşmandı. Nasıl ki saflar belli olmuştu, sosyal medya hesabımda da aynı şekilde bu apaçık fitneyi dahi savunacak kimseler hemen ortaya çıkıp canhıraşça saldırdı. Ne dervişliğim kaldı, ne insanlığım, en büyük madalyayı “Deccal” ilan edilmekle almıştım. Elbet bu girişimin bir hayrı da bu kimselerden mümkün mertebe sayfamı temizlemek oldu. Vefasızlar… Ülkemizi de temizleyeceğiz inşallah darbeci, fitneci zihniyetten. Belli ki birileri tasavvufi hoşgörüyle vatanperverliği bağdaştıramamaktaydı. Kavram karmaşası, tasavvufu nefislerinin onaylanma meydanı sanmaları. Gittiler… Allah’ın sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek yeter bize.
Zanna dayalı ütopik komplo teorileri ve onlar üzerinden kin kusanlar fakire zanla ilgili ayetleri düşündürdü:
* Ve yeryüzünde bulunanların çoğuna itaat edersen, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar, ancak zanna tabi olurlar. Ve onlar, ancak yalan uydururlar. (Enam 6:116)
* Ve onların çoğu zandan başka bir şeye tabi olmaz. Şüphesiz zan, haktan bir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını bilendir. (Yunus 10:36)
* Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah’ın, onların (gizli) kinlerini asla ortaya çıkarmayacağını mı zannettiler? (Muhammed 47:29) * Ey amenu olanlar! Zandan çok sakının. Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Ve tecessüs etmeyin (merak edip insanların hatalarını araştırmayın). Sizin bir kısmınız diğerlerinin dedikodusunu yapmasın. Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan tiksinirsiniz. Ve Allah’a karşı takva sahibi olunuz. Muhakkak ki Allah, tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır.(Hucurat 49:12)
Mutlaka biz de hatalar ettik. İbret alıp muhasebesini yapmaya çalıştık. Tövbe kapısı açık gönülden dileyene. Rabbim hatalarımızı affeyleye, kusurlarımızı setreyleye, bu gibi zamanlar zor. Sabahladık böyle işte, yakınlaştık, çok özel bir gece paylaşmıştık. Tüm siyasi partiler dahil, kurumlarımızla, kendimizle gurur duyduk, birlik olduk. Evet, hainler de çıkabiliyor içimizden ama Dünya’yı değiştirebilecek liderler de. Özel bir milletiz, belki biraz sıradışı. Belli, hikaye bu kadar kolay bitmeyecek, yeni Dünya düzeninde daha çok taş yerinden oynayacak. Öbür tarafı da var bu hesabın. Safları ona göre netleştirin, sıklaştırın kardeşlerim. Gözleri kinle, kibirle kör olanlara ne yazık! Ortaya çıkan kısa kaos ortamında darbecilere de olsa yapılmış olabilecek insanlık dışı davranışları elbet tasvip etmeyeceğiz. Sapla samanı ayırmak gerekecek. Bu belki en çok da sanırım kendilerine tatbikat yapıldığı söylenmiş olan, yahut emir komuta zincirinin en alt tabakasında bilinçsizce meseleye alet olan basit er ve erbaş için geçerli. Aman! Bu kalkışmada vatan, millet icin can verenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına metanet ve sabır diliyorum, yaralılara da acil şifalar.. Keşke dökülmeseydi ama boşuna dökülmedi kanlarınız. Elbet hepimiz günü gelince can vereceğiz. Allah sonumuzu hayretsin! Geçmiş olsun! Hu
Musa Dede / GÖLGENİN HAKİKATİ
Paylaş