İnsanlık serüvenimizle ilgili sohbetimiz derinleşe derinleşe Hz. Adem'e kadar dayanmıştı ve yaklaşık 7.000 yıl kadar önce yaşadığı varsayılan babamızdan öncesine dair buluntuları nasıl açıklayabileceğimizi tartışıyorduk. Sembolik olanın ötesinde, rakamları tutarlı kılacak bir tez var mıydı? Kimdi cennetteki Adem ve dünyaya indirilen Adem? Sohbetimize yeni katılan derviş sordu; "Hangi Adem'den bahsediyorsunuz?". Kaç tane var ki? O gün, sufizmde birden fazla Adem olduğunu ve bildiğim yaradılış efsanesinin düz bir çizgide anlatılmadığını öğrendim. Yaradılışın döngüsel bir anlatımı vardı ve her döngünün kendi Adem'i vardı. Birden Kabala öğretisinde de ilk duyduğumda anlam veremediğim aynı yaklaşımın olduğunu hatırladım. En eski Adem'e "Adam Kadmon" yani "Kadim Adem" deniliyordu. Evet, şimdi içime sinmeye başladı hikaye. Milyarlarca yıllık dünya tarihinde kim bilir içiçe kaç insanlık tarihi vardı? Kaç defa sıfırlanma yaşamıştık. Ne uygarlıklar vücuda getirmiştik… Ve başa dönmüştük! Bugün okuyacağınız keşfin hikayesi muhtemelen daha eski bir Adem'e ait, bambaşka teknolojilere sahip bir Adem'e. Belki de cenneti arıyordu! Yoksa bulmuş muydu?
Bir kaç yıl kadar önce Bosna'lı derviş Emir'in internette paylaştığı video çok ilgimi çekmişti; Bosna'da yeni keşfedilen piramitler bilim dünyasını ikiye bölmüş, araştırmalar internet fenomeni olmaktaydı. Aynı konu arkadaşım Fatih Keçeli ile bir sohbetimizde tekrar gündeme geldi. Fatih, Bosna Piramitleri kaşifi "Semir Osmanagiç"in bizzat rehberlik edeceği bir keşif gezisi düzenliyordu. Saraybosna'daki dergahlari ziyaret etmeyi ve oradaki dervişlerin zikir meclislerine katılmayı zaten istiyordum. Bu fırsatı değerlendirmeye karar verdim. Piramitleri yerinde görmek ve Profesör Osmanagiç'le tanışmak üzere, hem de Bosna'daki tarikat hayatını yerinde gözlemlemek üzere fotoğrafçı Selçuk Şamiloğlu'nu da yanıma kattım ve bu savaş gazisi kardeş ülkeye yolculuğumuz başladı.
Saraybosna'da bize mihmandarlık yapacak derviş kardeşim Ali bizi havaalanından aldı ve dünyalar tatlısı Zümrüt hanımın işlettiği "Skend" motele yerleştik. Saraybosna'yı gezdiğimiz günün ardından ertesi sabah erkenden piramitlerin olduğu Visokko kasabasına yola çıkacağımızdan Zümrüt hanımın pişirdiği harika yemekleri yedik ve yattık. Sabah şoförümüz Saşa ile Visokko yolundayız. Etraf yemyeşil, tepelerin arasından kıvrılarak yarım saat kadar yol aldıktan sonra Visokko çıkışından ana yolu terk ettik. Fatih ve beraberindeki 7 kişi otelde bizi bekliyordu. Gurubun tamamı ezoterik konulara meraklı kimselerdi ve görmekten çok hissetmeye gelmişlerdi. Az sonra "Semir Osmanagiç"in gelmesiyle, o önde biz arkada ilk durağımıza doğru ilerliyorduk. Çamurlu patika yoldan bir süre tırmandık ve uygun bir açıklıkta araçlardan indik. İşte, Bosna Piramitler vadisi altımızda yayılıyor, ortadan geçen Bosna nehri ve tam karşımızda belirgin köşeleri ve devasa boyutuyla yükselen, üzeri bitki örtüsü kaplı piramit formu; "Bosna Güneş Piramidi".
25 BİN YILLIK Önümüzde Piramidin dev silueti, Sam Osmanagiç'in çevresine toplandık. Sam, antropoloji profesörü, doktorasını Maya kültürü ve Piramitler üzerine yapmış, Bosna Güneş Piramidi Arkeolojik derneğini kurmuş ve kendini bu keşfin ispatına ve anlaşılmasına adamış sıradışı bir bilim adamı. Anlattıklarından aktarmaya çalışayım; Eski dünya bir piramitler uygarlığıydı. Dünyada piramitlerin tümünü bilen uzman yok denecek kadar az. Ortak yönler çalışılmamış. Ya Ejiptolog, ya Maya uzmanı v.s. araştırmacılar, hepsi kendi köşesinden bakıyor ve tutucu bir bilim çevresi… Bosna Piramitlerinin keşfi keyiflerini kaçırmış. Keza dünya tarihini yeniden yazmak gerekecek ve birçoğunun da doktoraları çöp olmuş olacak. Sam'a göre eskiden kıtalararası iletişim vardı, ortak teknolojiler kullanılmaktaydı. Bu teknolojiler günümüzünkilerden epey farklı; elektro-manyetik alanlar, ses titreşimlerinin gücü, kozmik enerjilerin bilgisi, doğayla uyumlu mimariler, kristaller, yapı teknolojileri… Bu fikirler yobaz bilim çevrelerini isyan ettiriyor. Lineer bir insanlık tarihi olmalı evrimcilere göre; 5-7.000 yıl evvel avcı toplayıcı ilkel maymunsulardık. İddia sahibini bağlar. Fakir sanki daha fazlası olduğuma dair birşeyler hatırlamaktayım. O yüzden böylesi keşifler beni şaşırtmıyor, tanıdık geliyor…
Mısır'da 150 kadar piramit var, en büyükler en gelişkin olanlar, onların içlerinde hiyeroglif, mumya falan yok, organik maddeden inşa edilmişler. Sonraki bazı daha ufaklar onları kopya etme çabaları gibi gözüküyor. 250 piramit Çin'in Şanşei bölgesinde, en eskisi tahmini 12 bin yıllık. Maya piramitlerinin yüzde 99'u ortaya çıkmamış 1100 adet civarında olduğu sanılıyor. Beşi İtalya'da, Avustralya'da, 16 adet Yunanistan'da, 250 adet Sudan bölgesinde, Kanarya adalarında onlarca, 43 adet Sicilya'da, 7 Mauritius'da, 200 kadar Kahokya ABD'de. Türkiye'de en az iki tane olduğunu sanıyorum, muhtemelen çok daha fazlası var. Nedir bunlar kuzum?
Vadide 220 mt. yüksekliğiyle dünyanın muhtemel en yüksek piramidi ‘Güneş Piramidi’ dışında başkaları da var; Ay Piramidi, Ejderha Piramidi, Aşk Piramidi, Toprak Ana Piramidi, Nehir Piramidi… Piramitlerin üzeri 1 mt kadar toprak kaplı, altından yapı blokları çıkıyor. En eskisinin 12 bin – 25 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. Doğruysa dünyanın en eski piramidi bu!
ULTRASES ÜRETEN DEV TAŞLAR O gün ve tekrar iki gün sonra vadiyi bir ağ gibi saran ‘Ravne’ labirentlerinde ilginç deneyimler yaşadım. Bu labirentler sanki piramitleri besleyen kökler. İçlerinde odalar, megalitler ve keşfedilmeyi bekleyen türlü olgu var. Burada 3 farklı uygarlığın izleri var. Kendilerini megalitlerle ifade eden uygarlığın Atom fiziği enstitüsünce yapılan Rengen araştırmalarına göre 30.000 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Dev taş megalitlerin aslında 'insan' yapısı olduğunu öğreniyorum. Dev taşlar enerjiyi toplayıp yavaşça yayıyorlar. Yerleşimi yeraltı sularına göre ve içindeki (muhtemelen) kuartz kristali ile uyumlu çalışan sistem bilmediğimiz bir teknoloji, kesintisiz ürettiği 28 KHz ultrases yüzünden labirentlerde hiç hayvan olmuyor. Müthiş elektromanyetik alan ölçümleri var. Labirentlerin havası, kanallar sinüs eğrisi formunda yapıldıkları için her dem taze, ısı hep aynı, insan vücudunu iyileştiren negatif iyonlar burada çok çok yüksek. Radyasyon minimumun 10 kat altında. Labirentleri açanlar bir başka uygarlık, çok sonra gelen bir başkası da labirentleri kapatmak için epey uğraşmış, sanki önemli bir şeyleri saklamak istemişler, büyük bir değişim olmuş olmalı. Yolların kesişim noktalarından birindeki dev megalitin bulunduğu odada bir süre geçiriyorum. Burada derin bir meditasyonda veya zikir meydanında hissedilebilecek kalbi hislerim oluyor. Vücudumun tazelendiğini duyumsuyorum. Güvenli… Sessiz… Derin ve bilgece…
YENİ BİR SÜPERUYGARLIK Piramidi tırmanırken Sam ile sohbet imkânımız oluyor. Sam karşılaştığı güçlüklerden dem vuruyor. Burada çalışmalar bağımsız şekilde yürütülüyor. Normalde olduğu gibi elitlere ait bir arkeolojik site değil burası. Devlet desteklemiyor. Müzeler müdürlüğü zaten yokluk içinde, katkıda bulunmayı reddediyorlar; "Burada firavun olmadığına göre piramit de olamaz!". Çalışmalar bağışlarla ve gönüllülerin katkılarıyla ilerliyor. Şu anda dünyadaki en büyük ve aktif açık arkeolojik alandayız. Tüm bulgular internet üzerinden paylaşılıyor. Hiç bir şeyi gizli tutmuyorlar. Piramidin amplifiye ettiği elektromanyetik alan tepeye çıktıkça artıyor ve en tepeden 4,5 m çapında bir enerji hüzmesi uzayın derinliklerine doğru yükseliyor. Acaba bu hissedilir yüksek enerji ne için üretiliyordu; dünyanın iklimini ayarlamak, öte dünyalarla iletişim hatta teleportasyon, dünyayı şifalandırmak, temiz bedava enerji üretimi, silah? Cevap bekleyen dev sorular bunlar. Ama bu cevapları edinmek günümüz teknolojilerinden rant sağlayan çevrelerin işine gelir mi? Bir "süperuygarlığı" keşfetmeye hazırmıyız? Tüm tarih kitaplarını çöpe atmak istiyor muyuz? Bilim ezoterik yaklaşımları da işin içine katarak disiplinler arası çalışmalarla ilerlemeye hazır mı? Aura çalışmaları, bioenerji, biofoton ölçümleri… geleceğin teknolojileri bu yeni keşiflerde mi yatıyor? Devrim zamanı geldi mi? Aslında olduğumuzdan çok daha fazlası mıyız? Tüm bunlara cevap verebilecek donanıma sahip değilim. Şahit olduğum şeyler uydurmaysa helal olsun, lütfen daha fazla uydurun o zaman. Bu araştırmalar daha çok su kaldırır. Zaman delilik ve deha arasındaki çizginin neresinde olduğumuzu gösterecek. Bu çalışma sahası Bosna'nın makus tarihini değiştirme gücüne sahip, belki de dünyamızı… Neden olmasın? Hislerim burada kayda değer önemli birşeyler olduğunu söylüyor. Geçmişimizi anlamak için, geleceğimizi şekillendirmek için…
Daha fazlasıyla ilgiliyseniz buradaki çalışmaları
www.piramidasunca.ba www.bosnianpyramidofthesun.com adreslerinden takip edebilirsiniz. Ayrıca her sene gönüllüler Bosna'da yazgündönümü için buluşuyorlar, 16-23 Haziran tarihlerinde çalışmaları yerinde görebilir ve katkıda bulunabilirsiniz.
PİRAMİDİ ANLAMANIN 7 KURALI Piramidin piramit olduğunu nasıl anlarsınız. Ortak kabul görmüş bir teori yok. İşte Osmanagiç'in 7 kuralı:
1) Yapı-Geometri : 4 kenar olacak, Üçgen yüzeyler, net köşeler aynı açıyla yükselecek.
2) Oryantasyon : Yönler tam olarak doğu/batı/kuzey/güney'i gösterecek. Bu güne kadar en iyi oryantasyon 0 derece 2dk sapmayla kuzeyi gösteren Keops piramidi. Bosna Piramidi 0 derece 12 sn sapmayla 1 numaraya yerleşiyor.
3) Yapı malzemesi : Her bölgede o coğrafyanın doğal malzemesi kullanılmış. Mısır'da kireç taşı, Peru'da volkanik taş, kumtaşı, Çin kumtaşı granit… Bosna'da beton bloklar, doğru duydunuz, Romalıların keşfettiği sanılan doğal beton, jeopolimer çimento. Modern beton'un sertliği 10-60 megapaskal, burada kullanılan ise 63-134 megapaskal, bilinenden çok daha sert ve sağlam. Modern betonun su emme oranı %3 iken buradaki %1 orana sahip. Fransa ve İtalya'da yapılan araştırmalarda bu beton'un yapay olarak geliştirildiği ispatlandı. Muhtemelen labirentlerden çıkarılan kumlu toprak kille karıştırılarak piramitleri oluşturan bu bloklar yapılmış.
4) Tüneller : Bosna Piramit vadisinin altı 10'larca kilometrelik tünellerle kaplı. Bunların ancak %2'lik bölümü ortaya çıkarıldı. Labirentlerdeki gezimiz bizi çok şaşırtıyor.
5) Su : Vadiden akan ve kesişen iki nehir dışında vadinin ve piramitlerin altından zengin yeraltı suları geçiyor.
6) İç yapılar : Labirentlerin içindeki oda ve yapılar dışında jeoradarlarla yapılan ölçümlerde piramidin içinde 350 mt derine inen 7 seviye tüneller ve odalar olduğu tahmin ediliyor. Bu yapılanma spiral formda, alttan yukarı yükselen ve Tesla teknolojisini andıran şekilde. Bu şekilde piramit müthiş bir enerji jeneratörü olmuş olabilir.
7) Kutsal geometri : Pi sayısını doğrulayan ölçümler, mükemmel eşkenar üçgenler, piramitlerin birbirine oranının oluşturduğu üçgen içinde üçgenler…