Aşık benim, maşuk ben…

Haberin Devamı

"Bir Saki'den içtik şarap arşdan yüce meyhanesi, Ol Saki'nin mestleriyiz canlar anın peymanesi(kadehi)…
Bizim meclis mestlerinin demleri Enel Hakk olur, Yüz Hallac-ı Mansur gibi anın kemin(küçük,değersiz) divanesi…
Yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil, bilmez misin cahillerin nice geçer zemanesi." (Hz.Yunus Emre)

'Şathiye' tasavvuf edebiyatının en gizemli türlerinden sayılır. Bu tür genelde şiir formunda olup Hakk'ı arayışında salikin aşkla kendinden geçip cezbe halinde söylediği sözlerdir. Kişi girdiği hal neticesinde, senlik/benliği kaybeder ve kimi zaman Hak'tan aldığı ilhamla öyle coşar ki kendini birlik penceresinden söz söyler bulur. Çok riskli bir alandır. Özellikle tasavvuftan tad alamamış, dinin kabuğundan ziyadesine erememiş zümreler tarafından hoş görülmeyen, kınanan, kimi zaman küfür olarak nitelenen bir formdur. Bu tür sözlerdeki ısrarları neticesinde sürgüne gönderilmiş, idam edilmiş, işkence görmüş kişiler tarihimizde çoktur. Hallac-ı Mansur, Nesimi, Sühreverdi, Niyazi Mısri bir çırpıda aklıma gelenler. Yunus Emre, Kaygusuz Abdal gibi mutasavvıf kimi şairler ise bu türde de eser verip ama zulüm görmekten kurtulmuşlardandırlar. Eser veren sufilerin birçoğunda bu hal zaman zaman ortaya çıkar, herkesin anlamayacağı bilindiğinden ve halka anlayacağı mertebeden hitab etmek daha uygun görüldüğünden büyük Pirlerin çoğu sırlanmasını, dışa vurulmamasını nasihat etmiş, yeğlemişlerdir. Hatta ekserisine göre kamil bir hal olmaktan uzaktır..
Şathiyelerde Yaradan'ın 'Cemali sıfatlar'ının öne çıktığını görürüz. Bu cezbe sözleri incelendiğinde, yaradılışa, insana, aşka dair derin ve gizli manalar, sırlar ihtiva ederler. Birçoğu da adeta Allah'ın kitabının, başta Kuran'ı Kerim'in, hadislerin tefsiri, daha doğrusu hal tercümesi gibidirler. Ama dile gelen kulun, bu tefsiri birinci tekil şahıs zamiriyle ifade etmesi en büyük tepkiyi çeker. Ve dahi cezbe haliyle bu gibi söz söyleyenlerin birçoğu belki de, hal geçince tövbe istiğfara sığınır, (keramet durumlarında olduğu gibi) kendilerinden bilinmemesi için dua eder, yalvarır, aşklarının taşkınlığından dolayı edebi terk etmiş olmaklıklarından utanırlar. Halkın önünde çıplak kalmışcasına, meydana sarhoş çıkmışcasına hicap duyarlar. Geleneğe göre akabinde gusul abdesti almak gerektir denilir. Öte yandan ise bu gibi eserler kimi Yaradan'a yol arayanları, aşıkları şevklendirir, aşklarını arttırır, coşturur, yakınlık hissi verir. Söyleyen açısından yapılacak birşey yoktur, fren patlamış, kişi kendinden geçmiştir, söyleyene değil söyletene bakılır..
Fakir de zaman oldu özendim, bu gibi hissiyatla söz söyledim, yazdım, ama geçici hal bildim, nefsimden şüphe ettim, asla sahiplenmedim, anlaşılmaz diye çoğunu paylaşmaktan imtina ederim, çekinirim. Kulluktan yüce makam bize haddi aşmaktır derim. Bugün ise ancak bu tür edebiyata güncel bir örnek vermek bakımından (takliden de olsa) azçok bu halle yazdıklarımdan (ufak bir düzenlemeye tabi tutarak) bir cüz paylaşmaya, fazla ciddiye almamanızı dileyerek cüret ediyorum. Daha sahicilerini merak edenler sufi edebiyatı ustalarından türün en güzel örneklerini bulabilirler. Yazar bu giriş yazısını yazarken, haşa bırakın kendini Yaradan'la bir tutmayı, kim bilir kulluk makamında bile değildir. Aciz, hakir, zayıf, garip Musa'nın günün birinde kulağından sinek geçmiş, bu vızıltıyı Hakk katından bir fısıltı, bir ilham sanmanın gafletiyle, o anın hazzıyla meczubane söz söylemiş. Sonra yine kendine gelmiş (ne demekse). Günahlarımdan, halden anlayan Yüce Rahman'ın affediciliğine sığınır, Rabbime hamd'ederim..

Haberin Devamı

"Ben sana aşık olduğumda sen yoktun. Ne bir yön vardı, ne bir araç. Önce bir pırıltı, bir kıvılcım. Fikrimden sıçrayan. Belli belirsiz bir amaç. Aşık oldum. Artık mecburum. Sense henüz mümkün. İki olmak için bir oldum. Maşuk oldum. İki olmak üç olmaktı. Aradaki yol oldum. Gerisi kendiliğinden. Ve bir anda. Oldu. Sen varoldun. Aşkıma layık. Beni benden alan. Aldıkça geri katan. Bal kasem..

Haberin Devamı

Benim sözüm birdir. Hiç bir yol olmayacaktır benden sana varmayan. Benden gayrı hiç bir şey olamaz seni sarmalayan. Sözüm budur. Beni bilip, beni sevmen için karanlığı yarattım ancak. Çünkü nurumdan başka bir şey yoktu önceden. Farketmen için, farktır yaratılan. Katman katman akıllardan geçirdim seni. Süzdüm feleklerden. Sen ki yoktun, seni çok sevmem için şimdi çoksun. Beni çok sevmen için şimdi çoksun. Hem özgürsün. Çünkü aşk özgürlükte yaşar..

Sen benim sevgilimsin daim. Benden başka seçeneğin olmadığını bilmelisin. Karanlığı seversen ona benzersin. Düşer, yoklukla bezenirsin. Seni karanlığımla sarsam öyle üşürsün ki, hissedemezsin. Sevgimin bu niteliğini kendinden geçmeden keşfedemezsin. Nurumu sev ki aşkımı bilesin. Bilmezsen sevemezsin. Sana akıl verdim, farkındalık bağışladım. Yol gösterdim. Kendimi seninle bildim, seninle sevdim. Mümkünü gerçek kıldım. Senin aşkına sen oldum, sen de ben ol istedim. Sana kolaylaştırdım, öğrettim. Kıskancım. Senden vefa isterim..

Haberin Devamı

Gez, dolaş, gör, tanı. Karnın doyuyorsa, veren benim. Güneş doğuyorsa, benden bil. Yaradılanları sevdiğinde beni an, beni sev. Sadık ol, ben sadığım. Benden derdin varsa bil ki, sana dermanı vereceğim. Açsan bu alemde, ama benimle, bil ki seni doyuracağım, belki bir başka alemde. Öldüyse cesedin benim için, ne mutlu sana ki seni yaşatacağım gönlümün en mutlu köşesinde. Bu hayali senin için yarattım. Herşeyi birbirine vesile kıldım. Merhametimle, adaletli davranırım sevdiğime. Başka türlüsünden şüphe dahi etme. Sabret, yolun sonunu gözle. Ben sözüme sadık kalırım..

Bir muhtaç görürsen, o benim, senin ilgini bekleyen. Bir hasta görürsen, tut elini, iki hoş söz söyle, benim duymak isteyen. Seni sevmek için yarattım. Beni bulman için gizlendim. Benim için kaç naz perdesine büründü alem. Benim seni gezdiren. Hakikati sezdiren. Mukabele ettikçe devran eder coşarız. Boynunu eğdikçe aşka, yükseleceksin arşa. Zerreden sonsuzluğa seninleyim mekanda, mekansızlıkta. Arayış ve buluşu belirlemek için yarattım zamanı. Beni bunlarla sınırlı sanma..

Haberin Devamı

Sana niyet ettim. Seni aklettim. Seni varettim. Sevdim. Niyet olmayanda varlık biter mi? Bilinçli olmayıştan bilinç türer mi? Aşık olmayandan sevda tüter mi? Aş şüphe dağlarını. Geç zulmet ormanını. Gayret et, gayretinin dahi benden olduğunu bile bile. Zorluktur kıymetimi bildiren sana. Engeller kavuşmayı meşrulaştırıyor. Hamd'et, ben bile kendime hamd'ederim. Dil bizi birbirimize bağlıyor. Dil gönüldür. Hak gönül içre gönüldür. Ne duyulur ne duyulmaz, ne görülür ne görülmez. İkilikte birden başka ne var? Birdir sıfırla bilinen. Aşk bulunmaz değil. Var, zalim değil..

Sevgilim, kader dediğin buluşmaktan ibarettir. Hikayedir. Sensin kahramanı. Kahramanca yaşa. Cehd'et, savaş ayrılıkla. Barışla var huzura. Sen benim kahramanımsın. Ve bana kahramanlık hikayesi yazmak yaraşır. Yeter ki benim için yaşa. Bildirdim, buldururum, olduracağım. Senin alçaldığın yerde benim yüceliğim. Secde edecek mabud bulamayan, nefsini hakikatine secde ettirsin. Öpecek el bulamayan kendi elini öpsün. Sevecek can bulamayan, gerek nefsini öldürsün. Alemler ona yetmez mi, nankörlük etme.

Haberin Devamı

Çağrıma kulaklarını tıkama. Acına tapma. Hatırla, ey süveyda. Randevumuzu hatırla. Gel buluşalım, yine kavuşalım. Buluşma yerine elde bir yaprak olsun hediyeyle gelmek adettir. Benim hediyem hazır. Sen de hikayeni getir. Bekliyor olacağım. Ben senin hasretinim, hep özlediğin sevgiliyim. Okudunsa, bildinse; Geldinse, bak, buradayım, seninle..". Hu

Estağfirullah el Azim! Muhtacız sana…

Yazarın Tüm Yazıları