Rusya’yla geleceğe dönüş

Basın toplantısını izleyenler, iki ülkenin daha büyük bir krizden yeni çıktığını anlamakta zorlanırlardı.

Haberin Devamı

Evet, Vladimir Putin St Petersburg’taki toplantının başında basına fotoğraf verirken “Öldürülen Rus pilotlardan” söz etmişti, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sadece “Nahoş olay” demekle yetinirken.

 

Basın toplantısındaysa Putin’in “Nahoş olaya” dair tek atfı, kriz sonrasında Türkiye’ye uygulamaya başladıkları yaptırımları “kademeli olarak” kaldıracağını açıklaması oldu.

 

Onun dışında doğrudan ekonomik işbirliğine girdi.

 

Türk (ya da Günay) Akımı çok önemliydi. Rusya bir an önce Türkiye üzerinden Güney Avrupa’ya yeni bir gaz hattı döşemek istiyordu. Turizm, ticaret, inşaat sektörleri önemliydi, ama en stratejik olanı enerjiydi.

 

Haberin Devamı

Putin, ilişkilerin Kasım 2015 öncesine dönmesine öncelik vermek gerektiğini söyledi.

 

Yani 24 Kasım 2015’te Rus uçağının bir Türk uçağı tarafından Suriye sınırını ihlal ettikten sonra düşürülmesi öncesine…

 

Bunu Erdoğan da tekrar etti.

 

Yani Türk-Rus ilişkileri geleceğe yönelmek için önce geçmişe dönmek durumundaydı.

 

Erdoğan da ekonomik ilişkiler üzerinde özellikle durdu, kriz öncesinde yılda 35 milyar doları bulup sonrasında 27’ye inmiş ticaret hacminin yolda 100 milyar dolar olmasını hedeflemeleri gerektiğini söyledi.

 

Ama siyasi bir konuyu özellikle vurguladı.

 

Putin 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesi günü Erdoğan’ı arayıp geçmiş olsun dilemiş, dayanışma ifade etmişti. Bu telefonla Türkiye’nin müttefiki bütün NATO üyesi ülkelerin önüne geçmişti. Erdoğan darbe girişimi sonrası ilk yurt dışı seyahati Rusya’ya yapmasında bunun da payı olduğunu söylüyordu.

 

Haberin Devamı

Zaten Putin de daha görüşmeye başlamadan, bunun farkında olduğunu vurgulamıştı. Rusya, Türkiye’nin darbe girişimi nedeniyle ABD ve AB’ye ne kadar kırgın olduğunu biliyor, buna göre davranıyordu.

 

İşin bu kısmına bir mim koyun, çünkü yazının sonundaki bir tahminle ilgisi olabilir.

 

Kriz öncesinde Türkiye ve Rusya’nın bir ilkesi vardı: Siyasetle ekonomiyi ayrı tutmak.

 

Yani, Türkiye ve Rusya Suriye ve Ukrayna krizlerinde zıt saflarda kalmaya devam ediyor, ama ekonomik ilişkilerini sürdürüyorlardı; kriz bunu bozmuştu.

 

İşte “Geleceğe dönüş” formülünü bu alanda uygulamaya koydular ve Suriye (ve güvenlik) meselelerini ikinci bir toplantıda ele almaya karar verdiler.

 

Haberin Devamı

İki konu arasındaki teğet konu Akkuyu nükleer santrali olarak dikkat çekti. Hükümet Rusya’nın ülke dışındaki ilk nükleer santrali olan Akkuyu’yu da teşvik kapsamına alacağını açıkladı. Bu Rusya’ya gerçekten önemli bir jestti ve kriz çıkmamış olsa Rusya’nın bu teşviği alması mümkün olmayabilirdi.

 

Ama her iki lider de Akkuyu’yu artık stratejik ilişki kapsamında değerlendireceklerini söyledi.

 

Strateji dediğinizde güvenlik akla gelir. Akkuyu Mersin’de Suriye krizine, Suriye’deki Lazkiye ve Tartus Rus askeri üslerine de, NATO ve IŞİD’e karşı ABD önderliğindeki koalisyonun kullanımına açık İncirlik askeri üssüne de ve Kıbrıs’taki İngiliz üslerine de yakın mesafede.

 

Haberin Devamı

Suriye ve bölgesel güvenlik konuşulurken boru hattı projeleri (ki İsrail ile normalleşme sürecinde o ihtimaller de dâhil edilmeli) yanı sıra Akkuyu nükleer santrali de gündemde sayılmalı artık.

 

Suriye konusunda yeni bir çözüm zemini arayışı gündemde gibi görünüyor. Erdoğan’ın görüşme öncesinde Suriye krizinde Rusya’nın en önemli aktör haline geldiğini Rus basınına söylediğini hatırlayalım. Bu yeni zemin Rusya’nın (daha az) Türkiye’nin (daha çok) siyaset değişikliğiyle tartışılmaya başlanacak gibi görünüyor. Kasım seçimleriyle iş başına gelecek yeni ABD yönetimiyle ortak zemin bulunmasına da yardımcı olabilir bu arayış.

 

Tabii Erdoğan’ın bu sözlerinde ABD’nin Suriye siyasetine dolaylı bir sitem de var.

 

Haberin Devamı

Şimdi gelelim az önce bir mim koyduğumuz konuya.

 

MİT Müsteşarı Hakan Fidan Rusya seyahatine boşuna katılmadı. Rus istihbaratı FSB’nin Başkanı Alexander Bortnikov da oradaydı. Sadece Suriye, IŞİD, PKK ve PYD mi konuştular? Sadece İran’ın ve Beşar Esad yönetiminin örtülü faaliyetlerini, Özgür Suriye Ordusu’nun Rusya tarafından Esad dolayımıyla terörist saydığı faaliyetlerini mi konuştular?

 

Yoksa mesela Rusya’nın elinde Fethullah Gülen’in ABD içindeki ve ABVD ile Türkiye arasındaki iletişimiyle ilgili Rusya’nın elinde istihbarat olup olmadığını da konuştular mı? Malum, Putin o zamanlar Erdoğan’ın açılmasını istemesine karşın Gülen okullarını CIA ile işbirliği suçlamasıyla kapatmıştı.

 

Putin’in Erdoğan’ın 15 Temmuz nedeniyle ABD’ye kırgınlığının farkında olduğunu belirttiği için soruyorum. Eğer Erdoğan Rusya’dan bir Gülen dosyasıyla dönerse şaşırmamak lazım, ben şaşırmayacağım.

 

Yazarın Tüm Yazıları