Paylaş
ABD’yi “ikiyüzlülükle” suçladı, o zaman neden IŞİD arması da takmadıklarını sordu ve “bu kabul edilemez” dedi. Hükümet hem Ankara, hem de Washington’da diplomatik girişimde bulundu, protesto etti.
Oysa AK Partili Naci Bostancı’nın CHP ve MHP’den gelen tepkilere karşı cevabı Çavuşoğlu kadar sert olmadı.
Bostancı’ya göre ABD askerleri “kamuflaj amaçlı” bir stratejinin parçası olarak o armaları takmış olabilirlerdi; Bostancı adeta makul bir gerekçe arıyor gibiydi açıklamak için.
Bostancı bu açıklamasıyla Çavuşoğlu’dan çok, bir gece önce Washington’da soruları cevaplayan Pentagon sözcüsü Peter Cook’un çizgisine yakın duruyordu sanki.
Cook da Amerikan Özel Kuvvetlerinin çatışma alanlarında bazen kendilerini gizlemek için başka armalar taşıdıklarını, bunun yaygın uygulamaları olduğunu söylemişti.
Belli ki Çavuşoğlu’nun protestosu ardından bu defa resmen Amerikan ordusundan değil, ama ABD önderliğindeki IŞİD’e karşı koalisyondan bir gönül alma açıklaması geldi; söcü Steve Warren, Amerikalı askerlerin YPG arması taşımaya talimatı almadığını ve bunun uygun olmadığını söyledi, Konuşacaklardı.
Evet, hükümet neredeyse bir yıldır, PKK’nın diyalogu koparıp eylemlere başladığından bu yana ABD ve diğer müttefiklere PYG/YPG’nin PKK’dan farkı olmadığını, onun Suriye’deki uzantısı olduğunu, IŞİD’e karşı da olsa onlarla işbirliği yapılmaması gerektiğini söylüyor.
Bunu sadece Türk yetkililer söylemiyor. Mesela ABD’nin eski Şam büyükelçisi Robert Ford da söyledi geçenlerde.
Ama ABD Başkanı Barack Obama görülüyor ki bu itirazlara pek aldırmıyor.
Türkiye’nin Kürt devleti endişesiyle “Ya sonra?” yaklaşımına karşın, ABD’nin yaklaşımı “Ona sonra bakarız” şeklinde ve Suriye çatlağı, tıpkı 2003’teki Irak çatlağı gibi büyüyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir yandan PKK/PYD konusunda gayet kararlı görünüyor, diğer yandan da ABD ile köprüleri atmak istemiyor; 2003’te ilişkiler dibe vurduğunda toparlamak hiç de kolay olmamıştı, bunu en iyi Cüneyd Zapsu bilir.
Zaten ortaya çıkan tabloda bazı tuhaflıklar, PYD geriliminde bilmediğimiz bazı karanlık noktalar olabileceğini düşündüren unsurlar var.
Mesela, Amerikalı komandonun omuzundaki arma PYD’nin askeri gücü YPG’ye ait değil, kadın militanlardan oluşan YPJ’ye ait. Yani sanki sahada IŞİD’e karşı koruma sağlama amacıyla takılmamış da Türk (ve diğer) kamuoyuna PYD’lilerle birlikte savaştıklarını göstermek amacıyla bir yerden rastgele bulunup takılmış gibi duruyor.
Bu yönüyle mesela Ankara’ya Türk topçusunun YPG’yi vurması halinde Amerikalı askerlerin de ölebileceği mesajını da veriyor olabilir mi? Kesinlikle evet diyebilmek için elimizde yeterli bilgi yok ama neden olmasın?
İkincisi, ABD’nin Merkezi Komutanlık (CENTCOM) komutanı Orgeneral Joseph Votel, 20 Mayıs’ta Suriye topraklarına yaptığı ve orada YPG ile YGP’nin ağırlığındaki Suriye Demokratik Güçleri cephesi ile temaslarında ne dedi? Dedi ki, elimizde IŞİD’e karşı kullanacağımız, savaştırabileceğimiz başka bir kuvvet yok, o yüzden YPG ile devam; ve işte devam ediyorlar. Üstelik Votel Suriye’den Türkiye’ye geçti ve Ankara’da Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Gürel ile görüştü, açık oynuyorlar yani.
Üçüncüsü, Votel Suriye’ye geçmeden bir gün önce, 19 Mayıs’ta Irak’ta, Bağdat’ta idi. Orada Amerikalı ve Iraklı askerlerle Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı başlanacak ortak bir harekatın toplantısını yaptı.
Çünkü ondan da bir gün önce, yani 18 Mayıs’ta önemli bir telefon görüşmesi vardı, bütün bu zincirleme trafiği başlatan.
Obama 18 Mayıs’ta Erdoğan’ı aramış ve 1 saat 10 dakika boyunca bütün bu konuları konuşmuşlardı.
Sonra mı?
Sonra birkaç şey oldu.
Mesela bir yandan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın bizzat katıldığı operasyonlar yapıldı Irak’taki PKK kamplarına.
Diğer yandan İncirlik’ten kalkan ABD ve diğer müttefik uçaklar Suriye’de, Türk sınırının hemen ötesindeki IŞİD mevzilerini vurmaya başladı.
Sonra, 23 Mayıs’ta Efes 2016 askeri tatbikatı başladı İzmir’der, Foça’da. Bu tatbikata Türk ve ABD askerleri dışında oldukça geniş yelpazede ülke birliği katılıyor. İngiltere, Almanya, Suudi Arabistan, Katar, Pakistan, Polonya ve Azerbaycan birlikleri ay sonuna kadar ortak harekat tatbikatında olacaklar.
Sonra 25 Mayıs’ta NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral Michael Scaparrotti, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı ziyaret etti. Görevi aldıktan sonra ziyaret ettiği ilk başkentti ve bütün bu konular konuşuldu.
Sonra, 26 Mayıs’ta, yani Fransız Haber Ajansı AFP’nin o fotoğrafları servise koymasından birkaç saat sonra Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplandı.
Toplantıda, PYD’nin Paris (Fransa), Berlin (Almanya, Stokholm (İsveç) ve Prag’da (Çekya) temsilcilik açmasına izin verilmesi dostluk ve müttefikliğe uymayan davranış olarak kınandı. ABD’ye bir şey söylendi mi MGK bildirisinde? Hayır, söylenmedi.
Özeti şu: ABD ile yaşanan PYD gerilimi hakkında henüz bilmediğimiz şeyler var. Olan bitenleri 18 Mayıs’taki Obama-Erdoğan görüşmesinden bağımsız olduğunu düşünmek safdillik olur.
Paylaş