Paylaş
Bu konudaki bilgiler, Londra merkezli Uluslararası Radikalizasyon ve Şiddet Araştırmaları Merkezi (ICSR) ve önde gelen danışmanlık şirketi Ernst and Young (EY) tarafından hazırlanan ve 17-19 Şubat tarihlerinde yapılan Münih Güvenlik Konferansı sırasında kamuoyuyla paylaşılan bir raporda veriliyor.
Rapor, IŞİD’in (ya da Arapça baş harfleriyle DEAŞ’ın) ilan ettiği sözde halifeliğe atfen “Halifelik Çöküşte: İslam Devleti’nin Mali Serveti Üzerine Bir Tahmin” başlığını taşıyor.
Raporda, IŞİD’in nüfusu yüksek yerleşim birimlerini ve “Suriye’deki Cerablus gibi kilit geçiş noktalarını kaybetmesine” bağlı olarak, 2015’te yılda 400 ila 800 milyon dolar olarak tahmin edilen vergi ve haraç gelirlerinin 2016 sonu itibarıyla 200-400 milyon dolar düzeyine düştüğü tahminine yer veriliyor.
Türkiye sınırında yer alan ve IŞİD’in geçiş yapan araçlardan, kaçakçılardan vergi adı altında aldığı haracın yanı sıra “zekat” adı altında halktan vergi topladığı yerleşim birimlerinden Cerablus, Türk ordusu destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) milisleri tarafından Fırat Kalkanı harekatının ilk gününde 24 Ağustos 2016’da IŞİD’ten alınmıştı.
Harekât ile bugüne kadar yalnızca IŞİD’in Türk sınırıyla teması kesilmekle kalmadı, Cerablus’un yanı sıra, IŞİD açısından ideolojik ve sembolik önemi yüksek olan Dabık da örgüt kontrolünden çıkarıldı. IŞİD’in Rakka ile Suriye’nin batısı arasındaki ikmal yolları üzerinde bulunan El-Bab şehrinin ise tamamen ele geçmek üzere olduğu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından ifade ediliyor.
Şimdiye dek 68 askerin Suriye topraklarında şehit düştüğü harekat ile 1,900 küsur kilometrekare alan IŞİD’ten temizlenmiş durumda; Erdoğan’a göre amaç en az 5,000 km kare.
IŞİD’in parası nereden?
Bu rakamların neden önemli olduğu raporda gayet açık anlatılıyor.
Rapora göre IŞİD’in “en önemli gelir kaynakları (kontrol ettiği) bölgeyle yakından ilintili.”
IŞİD’in gelir kaynakları önemine göre şöyle sıralanıyor raporda:
1- Vergi ve haraçlar,
2- Petrol satış gelirleri,
3- Yağma, gasp ve cezalar.
Raporda, kamuoyundaki yaygın kanının aksine, dışarıdan gelen bağışlar, tarihi eser kaçakçılığı ve kaçırılan insanlar için istenen fidyenin IŞİD’in önemli gelir kaynakları arasında olduğuna dair “somut kanıt bulunamadığı söyleniyor.
Dolayısıyla IŞİD’in elinden çıkan her yerleşim birimi, mali kaynaklarına da darbe vurmuş oluyor.
IŞİD için en büyük gelir kaynağı, elinde tuttuğu en yüksek nüfuslu şehir olan, Irak’ın ikinci büyük şehri Musul.
Zaten 10-11 Haziran 2014’te –Türk başkonsolosluğu dahil- Musul’u işgal ettiklerinde, şehirde birkaç gün içinde yaptıkları yağma ve gasp miktarının 1 milyar doları bulabileceği tahminine de yer verilmiş.
Bu IŞİD’in bir seferde eline geçen en yüksek miktar olmuş. Ve buna Irak kolordusunun tek kurşun atmadan kaçıpo giderken geride bıraktığı, çoğu Amerikan bağışı olan çok miktarda silah, cephane ve askeri araç dâhil değil.
Musul kadar büyük olmasa da El Bab, ya da Münbiç’ten çok daha büyük olan Suriye’deki Rakka şehrini ise IŞİD 2014’ün Ocak ayında işgal etmiş ve karargahını orada kurmuştu.
Bu iki işgal sayesinde IŞİD’in 2014 gelirlerinin 1,9 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Yani bu iki şehrin IŞİD’ten alınması, yalnızca siyasi ve askeri bakımdan değil, mali bakımdan da IŞİD’i büyük oranda bitirebilir.
Bu iki şehirde de nüfusun çoğunluğu, özellikle de Rakka’da tamamına yakını Sünni Araplar’dan oluşuyor.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Amerikalıların Fırat Kalkanı harekatı sayesinde Türkiye’nin söylediklerini ciddiyetle dikkate almaya başladıklarını söylemişti.
Bu raporla Fırat Kalkanı ve Cerablus’un alınmasının mali yönden de IŞİD’e darbe vurduğu ortaya çıkıyor.
Harekatın askeri ayrıntıları her gün duyurulurken bu önemli konunun hükümet tarafından neden bugüne dek açıklanmadığı ise ayrı bir soru cevap bekleyen.
Ankara gergin
Irak ordusu Musul üzerindeki baskısını artırmak üzere yeni bir çember daraltma harekâtına başladı.
ABD de PKK’nın Suriye kolu (eski CIA Başkanı David Pertaeus’un deyimiyle “kuzeni”) PYD’nin kara desteğiyle, hava akınlarını artırarak Rakka üzerinde baskı kuruyor.
ABD Başkanı Donald Trump, henüz Türkiye’nin PYD ile işbirliğinden vaz geçerse, bir kısmı zaten Rakka ahalisinden olan Arap güçlerle birlikte Rakka’yı IŞİD’ten alma harekâtını birlikte yapma teklifine cevap vermiş değil.
Konu dün (Münih dönüşünde) Ankara’yı ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen ABD’li Senatör John McCain ile de konuşuldu, kaynakların verdiği bilgiye göre.
McCain, Cumhuriyetçi parti içindeki akil isimlerden biliniyor ve Trump’ın fevri kararlarından rahatsızlığını gizlemiyor. En son Trump’ın CNN ve New York Times’ı “sahte haberlerle halkı kandırmakla” suçlaması üzerine “Diktatörlüğe giden yol basını susturmakla başlar” mealinde bir çıkış yapmıştı. McCain öteden beri Türk-Amerikan ilişkilerinin korunmasından yana tutum alan bir isim olarak biliniyor.
Erdoğan ve Trump’ın 8 Şubat’taki telefon görüşmesini takiben CIA Başkanı Michael Pompeo, Savunma Bakanı James Mattis, Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ve Başkan Yardımcısı Mike Pence ile önemli ikili görüşmeler yapıldı. Şimdi McCain de Washington’a bir Ankara nabzı verecektir.
Yine de Trump’ın kararı bekleniyor ve bu durum Ankara’daki gerilimi artırıyor.
Paylaş