Paylaş
Hükümetin Olağanüstü Hal çerçevesinde dün, 25 Ağustos’ta yayınladığı 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) istihbarat ve devlet içindeki rolüne dair şu düzenlemeler yapıldı:
- MİT Müsteşarı artık doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olacak, raporunu ona verecek. Daha önce Başbakana bağlıydı, Başbakanın uygun bulmasıyla Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanına rapor vermekle yükümlüydü.
- Yalnızca MİT Müsteşarı değil, MİT yapısal olarak da Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Artık MİT bütçesi, zaten kısmen örtülü olan Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle birleştirilecek.
- MİT Müsteşarı ataması, şimdiye dek Milli Güvenlik Kurulunda (MGK) görüşülen isimler arasında Başbakanın teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından yapılırdı. Yeni ifade “Cumhurbaşkanına atanır”. Cumhurbaşkanı yalnızca MİT Müsteşarını değil, yardımcılarını ve MİT’te işleyiş bakımından önemli işlevi olan başkanları da doğrudan kendisi atayacak.
- Üç ayda bir MİT Müsteşarının başkanlığında toplanan Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu (MİKK) artık Cumhurbaşkanı tarafından yönetilecek. Kurul uzun yıllardır MİT, Genelkurmay ve Emniyet arasındaki mesleki rekabet gibi nedenlerle işlevsel olamıyordu, bu önlem siyasi otoritenin ağırlığıyla Kurulu işletmeye yönelik olabilir.
- Yalnız MİTR müsteşarı değil, eski ve yeni personelinin mahkeme ya da örneğin Meclis komisyonlarına tanık ya da sanık sıfatıyla ifade verip vermemesi Cumhurbaşkanının iznine tabi olacak. Bu durumun örneğin emekli MİT üyelerinin komisyon ya da mahkemelerde ifade vermesine de engel olup olmayacağını zaman gösterecek.
- Bu çerçevede MİT üyelerinin ve ailelerinin kimlik, görev ve yerlerinin açık edenler 3 ila 7 yıl hapisle yargılanabilecek.
- MİT yönetimiyle uyum içinde çalışmayan MİT personelinin, Müsteşarın Cumhurbaşkanına sunup onay almasını takiben 17 gün içinde kurumla ilişkisi kesilecek ve bir başka devlet dairesine geçişi sağlanacak. Bu madde daha önce de vardı ama zaman sınırlaması bulunmadığı için uzun sürelere yayılabiliyordu; 17 gün, cumadan pazartesiye iki haftalık bir süreye işaret ediyor.
- Kararname ile getirilen en önemli değişikliklerden birisi de MİT’e bakanlıklar ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde de istihbarat toplama yetkisi verilmesi.
Bu yetki 2011 yılında, dönemin genelkurmay başkanı Işık Koşaner’in üç kuvvet komutanıyla birlikte istifası üzerine genelkurmay başkanlığına getirilen Necdet Özel tarafından kaldırılmıştı. 15 Temmuz kalkışmasıyla ordu içinde ciddi bir Fethullahçı örgütlenmenin varlığının su yüzüne çıkması ve neredeyse son ana dek MİT’in bundan haberli olmadığının açıklanması ile ordu içindeki istihbarattan da artık Cumhurbaşkanına bağlanan MİT sorumlu olacak.
Muhalefet, muhalefet derken CHP ve HDP uygulamaya sert tepki gösterdi. HDP’li Osman Baydemir devlet yönetiminde Meclis’in devre dışı bırakıldığını söyledi. CHP’li Levent Gök ise “Abdülhamid rejimine” dönüş iddiasında bulunarak “Başbakan ceketini alıp gitmeli” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım ise soru üzerine MİT’in kendisinden alınıp Cumhurbaşkanına bağlanmasının “Başbakana güvensizlik” anlamına gelmediğini söyledi. Başbakana göre bu 16 Nisan referandumuyla kabul edilen icracı başkanlık, ya da bizdeki adıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin sonucuydu.
Bu saptama temel olarak doğru. Bütün icra yetkisinin cumhurbaşkanı elinde toplanmasını öngören 16 Nisan Anayasasının istihbaratı da içermesi aslında beklenmeliydi.
Dikkat çekici olan Erdoğan’ın zaten AK Parti grubundan hazır olmalarını istediği Eylül’den itibaren devletin ve siyasetin dönüşümü hamlesine MİT’ten başlaması ve bunu yaparken de MİT’in yetkilerini yalnızca dış değil, kısmen iç güvenliği de kapsayacak şekilde genişletip, yasalara karşı ek ayrıcalıklar vermesi.
Bütün bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, doğası gereği şeffaf ve bütünüyle hesap verebilir bir kurum olmayan istihbaratı, yeni sistemde devlet yönetimin en etkili aygıtlarından biri olarak gördüğünü bize anlatıyor. MİT’in dolayısıyla istihbaratın devlet yönetiminde hiç olmadığı kadar etkisini hissettireceği bir döneme giriyor olabiliriz.
Paylaş