Paylaş
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıla mahkûm edilip hapse atılması ardından 15 Haziran’da Ankara, Kızılay’da başladığı, bugün İstanbul, Maltepe’deki mitingle bitecek olan Adalet Yürüyüşü sadece AK Parti hükümetini, sadece CHP’yi değil, Türkiye’de siyaset yapma şeklini de değiştirmeye aday.
AK Parti hükümetini nasıl mı değiştiriyor?
Başbakan Binali Yıldırım’ın sözlerine bakalım örnek olarak.
Başbakan 16 Haziran’da, Kılıçdaroğlu’nun yürümeye başlamasından bir gün sonra “Adalet sokakta aranmaz. Sorumsuzluktur” demişti. Aynı konuşmada, yürüyüşün nasıl olsa bitirilemeyeceği imasıyla “Neden hızlı trenle gitmiyor?” diye alaycı bir soru da sormuştu.
Başbakan o sözlerden 23 gün sonra, 8 Temmuz’da Kılıçdaroğlu yürüyüşünü bitirmek üzereyken “Yollarda adalet aramak olabilir” noktasına gelmişti. Tek ricası vardı: “Ama 15 Temmuz’a kontrollü darbe demekten vaz geçeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da 17 Haziran’da Adalet Yürüyüşüne katılanlara hitaben “Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var? Onların F-16’sı tankı vardı, siz de yürüyorsunuz” sözleriyle yürüyüşçüleri darbecilerle, FETÖ ve PKK benzetmeleriyle bir tutmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Temmuz’da ise “Gaflet yürüyüşüdür” çizgisini sürdürse de, “Program [Maltepe mitingiyle] bu şekilde biter orada bunu noktalayacak olurlarsa, verilen sözü yerine getiririz diyordu. “En ufak hukuksuzluk olması halinde gerekli müdahale yapılır” demek bir anlamda “Olaysız bitsin, artık uzamasın, kabul” demek gibidir.
O arada Başbakanın 7 Temmuz’daki “Yürüyüş amacına ulaştı” sözü var.
Başbakan haklı. Yürüyüşün hedefi zaten Berberoğlu’nun serbest bırakılması olarak açıklanmadı, bunun mahkeme kararına bağlı olduğu malum. Kılıçdaroğlu amacını zaten mahkemelerin adaletsizliğine dikkat çekmek, bunu protesto etmek olarak açıklamıştı.
O nedenle Başbakan haklı, Kılıçdaroğlu amacına ulaştı.
New York Times, The Guardian Kılıçdaroğlu imzasıyla makaleler yayınladı. Özellikle New York Times makalesi, Fethullahçılar ve 15 Temmuz konusunda ABD kamuoyuna hükümetin bir yıldır anlatamadığını sakin sakin anlatabilen bir metin. CHP lideri yürüyüşün her gününde, 69 yaşında ortalama 20 km yürürken dünya televizyonlarına, ajans ve gazetelerine mülakatlar verdi.
O medya kuruluşları bundan 25 gün önce ana muhalefet partisini konuşmaya değer dahi bulmuyorlar, “Ne yapıyorlar ki ne diyecekler?” diye burun kıvırıyorlardı.
Bundan 25 gün önce Türkiye’ye dışarıdan bakanlar, baktıkları yöne göre sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı görüyor, onun sesini duyuyorlardı, şimdi öyle değil.
Kılıçdaroğlu, Hindistan’ın dünyada pasifist eylemlerin piri sayılan lideri Gandi’nin 1930’daki Tuz Yürüyüşü rekorunu hem süre, hem mesafe olarak kırarak onu izleyen on binlerce kişiyle bugün Maltepe’de çok daha büyük olacağı tahmin edilen bir kitleye hitap edecek.
Mitingde Türk bayrağı, Atatürk resmi ve “Hak, hukuk, adalet” dışında slogan istemiyor, CHP bayrağı dahi istemiyor.
Tek başına yürümek istemesinin bir nedeni de bu.
Evet, güvenlik nedeni de var.
Evet, CHP içinde yürüyüşe uzak durup son anda görüntü vermek isteyenlere, “orada durun” mesajı da var.
Ama asıl olarak içeriye, dışarıya “Türkiye’de siyasetin bir adresi daha var” mesajı vermek istiyor.
Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak başladığı yürüyüşü, CHP lideri olarak da değil, muhalefet lideri olarak tamamlamak istiyor; son 25 günde yaptıklarıyla bunu istemeye de hakkı var.
Mitingde yapacağı konuşmayı her halde en dikkatle izleyecekler arasında bundan sonra sırada neyin olduğunu merak eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım da olacak.
Paylaş