Paylaş
Büyüklü-küçüklü tam 18 bin ada! İşte bu adaların en şahanesi olan ve Malezya’nın 13 eyaletinden biri sayılan Penang Adası, bize yakın olduğu kadar uzak sayılan ülkenin en güzel yeri diyebilirim. Fazlasıyla şaşırtıcı, büyüleyici ve bana kalırsa da en farklı adası… Bu arada 2008 yılında Unesco Dünya Kültür Miras Listesine alındı Penang. Yıllar boyunca İngiliz hükmünün sürdüğü başkent Georgetown – ki adını Britanya Kralı 3. George’dan almıştır - caddelerinde umarsızca dolaşırken rastladığım mekanlar, içine hesapsızca daldığım sokaklar, tapınakların büyüleyiciliği ve elbette sokak sanatının geldiği son nokta beni şaşırtmaktan da öte “neredeyim ben yahu?” dedirtti.
Gerçekten inanılmaz bir sanat iklimi hakim buraya. Hiç bu kadar şaşıracağımı düşünmemiştim açıkçası. Döndüğünüz her köşede şaşkınlık yaşarken de duygusal bir bağ kuruveriyorsunuz aslında bu ada kentle. Penang ’ı gezip tozdukça dünyada trend olan yeni nesil yaşam alanları arasında benim favorilerimden biri oluverdi hemen. İlk başlarda burun kıvırarak gezdiğim sokaklarının büyüsüne kapılıverdim. Hem geleneksel, hem modern ama en önemlisi tavizsiz bir bohem! Mistik olanın çekiciliği ya da… Açıkçası; “Gez Asya’yı, gör Penang’ı” diyorum çünkü buna gerçekten değiyor.
TAM İNSTAGRAMLIK GRAFFİTİLER VAR BURADA
Penang’ı böylesi keyifli yapan mevzuların başında sokak sanatı var elbette. Zira kentin beni en çok yakalayan bölümü burası oldu. Tarz olarak bizim Karaköy, Galata ya da Balat’ı andıran bir yapısı var Georgetown’ın bu mahallelerinin. Adadaki sokak sanatında, Litvanyalı sanatçı Ernest Zacharevic’in fırçasından çıkan graffitilerin etkisi büyük. Yıkık dökük geniş bina ve duvarlarını graffiti objeleriyle birleşmesi hayli esprili ve tam anlamıyla instagramlık duvarlar ortaya çıkmış. “Penang Style” adı verilen tarzlarını dünyada bilmeyen pek yok. O nedenle yöre halkı bunun değerini iyi biliyor ve gayet de güzel değerlendiriyor. Muntri, Ah Quee, Armenian, Cannon, Chew Jetty Sokağı graffitilerin şahane örneklerinin görülebileceği yerler. Dünyaca ünlü “Kids on Bicycle” graffitisi bunlardan biri mesela. Gittiğiniz de göreceksiniz. İnsanlar burada fotoğraf çekmek için adeta birbirlerini eziyorlar.
Son derece gerçek ve bir o kadar da şaşırtıcı bu eserler. Tabi bu çizimlerle beraber birbirinden güzel ve keyifli tarzı olan bohem mekanlar da oluşmuş. Tasarım mağazalarını dolaşmak bile apayrı bir deneyim. Tüm bu sokak ve caddelerin yürüme mesafesinde ve düz ayak olması çok daha güzel tabii. Fakat arada bir bastıracak tropikal yağmurlara karşı tedbirli olmak da gerekiyor. Ha bu arada buralara gelmeden su üzerine kurulu evlerin yer aldığı Chew İskelesi’ne uğramanızı özellikle öneririm. Bu ev ve dükkanların arasından ve tahta iskelelerin üzerinden yürüyerek bambaşka hissiyatlar içinde olmanız olası. Kokulara dikkat ediniz tabii ki! Bir tarafta modern yaşam bir tarafta tek göz odada ve deniz üstündeki sefil olarak nitelenebilecek bir yaşam! Belki de gelenekleri ve inançları bunun böyle olması gerektiğini istemektedir. Bilemeyiz!
MALAY, ÇİNLİ, HİNTLİ VE DİĞERLERİ BİR ARADA
Penang’ta tam bir harmoni hakim. Anlayacağınız uyum, düzen, ahenk burada! Bu da hem doğasından hem de insanından kaynaklı elbette. Karışıma bakar mısınız: Halkın % 55’i Malay, % 25’i Çinli, % 10’u Hint ve geriye kalan % 10’luk kesimse diğer etnik kökene sahip. Çin ağırlığını fazlasıyla hissediyorsunuz zaten. Ticareti yeğ tutan zengin Çinliler’in yanında, ağırlıklı olarak işçi sınıfını oluşturan Hintliler ve zaten adanın yerlisi sayılan Malaylar ortak bir yaşam düzleminde adanın renklerini oluşturuyorlar. Durum böyle olunca da kavga etmek yerine, barış içinde yarışmayı seçmişler. E bu renklilik de yansımış tabii sosyal dünyaya, düşünce iklimine. O yüzden burası Malezya Yarımadası’nın batısında yer alan kendine özgü bir eyalet.
Tavrıyla, tarzıyla, doğasıyla insanı kendisine çeken bir büyüsü var. Bu şahane ada Malay yarımadasına 13 kilometrelik bir köprü ile bağlı. Penang’ta Malezya’nın ikinci en büyük üniversitesi olan University Sains Malaysia bulunuyor. O nedenledir ki genç nüfusu bir hayli fazla. Durum böyle olunca da bu genç nüfusa hitap eden kafeler, restaurantlar, yeni nesil tasarım dükkanları bir hayli fazla. Zaten en çok da bu hali sevdiriyor kendini Penang’ın. Hint mahallesinin yanı başında, hiç ummadığınız bir sokakta, hiç ummadığınız bir şekilde Berlinvari, New York usulü, İskandinav tarzı noktalarla karşılaşmak zaten yeterince otantik olan Penang’ı daha otantik ve keyifli kılıyor. Penang’daki kültürel zenginlik etnik grubun yanı sıra yemeklerine de yansımış ve yemekleriyle de ciddi anlamda ün yapmış bir bölge. İşte bu etkiyle de Qatar Airways, Doha’dan Penang’a karşılıklı direkt seferlerini başlatmış. Kuala Lumpur’a uğramadan, aktarmasız, direkt seferler adaya bolca turist taşıyor tabii. Tropikal iklimden beklendiği gibi de her taraftan yeşilliğin fışkırıyor olması asla şaşırtıcı değil. Bununla beraber orkide çiftlikleri, sürüngen çiftlikleri kentin en asli unsurlarıdır diyebilirim.
Paylaş