Büyük feláketin belgeleri 234 sene sonra Türkiye’de
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Denizcilik tarihimizin en büyük yenilgisini 1770’in 6 Temmuz gecesi Çeşme’de almıştık ve Kont Aleksi Orlov kumandasındaki Rus donanması, limanda demirli bulunan Türk savaş gemilerinin tamamını ateşe vermişti.
Tarihlere ‘Çeşme faciası’ olarak geçen, koskoca bir donanmaya ve binlerce askerimizin hayatına málolan hadisenin kahramanı Kont Orlov’un bu baskınla ilgili evrakı, ABD’nin San Francisco kentinde geçtiğimiz günlerde açık arttırmaya çıkartıldı. Türkiye’de konuyla ilgili hiçbir resmi makamın farketmediği arttırmaya Oğuz Aydemir adında bir Türk işadamı katıldı, Orlov Belgeleri’nin tamamını satın alıp Türkiye’ye getirdi ve incelemem için bana verdi. İki günden beri, dostum Prof. İlber Ortaylı ile bu dosya üzerinde çalışıyoruz. Herbiri Kont Aleksi Orlov’un imzasını taşıyan belgeler arasında savaş gemilerimizin özellikleri ile mevkilerini gösteren çizimler, Çeşme baskınının planları ve Kont’un hücum emirleri bulunuyor.
MASAMIN üzerinde birkaç günden beri, içerisinde 22 adet belgenin yeraldığı bir dosya duruyor. Bunlar tarihimizin, özellikle de askeri tarihimizin en önemli olaylarından biriyle, donanmamızın neredeyse tamamının 1770’in 6 Temmuz gecesi Çeşme’de Kont Aleksi Orlov kumandasındaki Rus donanması tarafından yokedilmesiyle sonuçlanan, tarihlere ‘Çeşme faciası’ olarak geçen, denizde yaşadığımız gelmiş geçmiş en büyük yenilgiyle ilgili belgeler...
1770’in 18 Haziran’ı ile 17 Eylül’ü arasında bizzat Kont Aleksi Orlov tarafından yazılıp imzalanan belgeler arasında Türk savaş gemilerinin özellikleri ile mevkilerini gösteren çizimler, Orlov’un savaş planları, Çeşme faciası öncesinde yapılan taktik çalışmalar ve Kont’un gemilerine gönderdiği hücum emirleri bulunuyor.
BÖYLE BOZGUN GÖRMEDİK
Denizcilik tarihimizin en büyük yenilgisiyle ilgili olan bu belgeler, ABD’nin San Francisco kentinde geçtiğimiz günlerde açık arttırmaya çıkartıldı. İşin ilginç olan tarafı, Türk makamlarının Kont Orlov’un bizim için son derece önemli olan bu evrakının müşteri beklediğini farketmemiş olmalarıydı. Belgeleri, dostum olan Oğuz Aydemir adında bir Türk işadamı satın aldı, bundan üç gün önce Türkiye’ye getirtti, incelemem için bana verdi ve bir diğer dostumla, konunun en önemli üstadlarından olan Prof. Dr.İlber Ortaylı ile iki gece boyunca belgelerle hemhál olduk! İlber, ikinci anadili ile, yani nefis Rusça’sı ile Kont Orlov’un hakkımızda bundan tam 234 sene önce hazırladığı feláket senaryolarını okudukça Çeşme’de 6 Temmuz 1770 gecesinin kahreden hararetini hissettik ve göklere yükselen çığlıkları yeniden duyar gibi olduk.
‘Çeşme faciası’nın ne olduğunu, bilmeyenler yahut unutmuş olanlar için kısaca anlatayım:
1768 yılında Osmanlı tahtında Üçüncü Mustafa oturuyordu ve Rusya ile ilişkiler gergin bir hal almıştı. Rus Çariçesi İkinci Katerina’nın ordularının himayemiz altında bulunan Polonya’yı işgale kalkması üzerine 8 Ekim günü Rusya’ya savaş ilán ettik ama hiçbir hazırlık yapmadığımız için, orduyu ancak altı ay sonra harekete geçirebildik. Savaşın iki yılında ne Türkiye, ne de Rusya, önemli bir başarı kazanamadı.
ÇARİÇE’NİN SEVGİLİSİ
Çarpışmalar devam ederken, Rusya, Mora’da yaşayan Rumlar’ı ayaklandırmak maksadıyla İngiltere’nin de desteğiyle Akdeniz’e oldukça kuvvetli bir donanma gönderdi. Bu arada karadan gelen ve Çariçe Katerina’nın sevgilisi olan Kont Theodore Orlov ile kardeşi General Kont Aleksi de askerleriyle beraber donanmaya katıldılar.
Rumlar, Mora’ya asker çıkartan Ruslar’ın kışkırtmasıyla isyan edip Türkler’e karşı bir katliama giriştiler. Ayaklanma, Osmanlı kara ve deniz birlikleri tarafından bastırıldı, Rus askerleri ise gemilerine binerek yeniden Akdeniz’e açıldılar.
Üç filodan oluşan Rus donanması ile Kaptan-ı Derya Hüsameddin Paşa’nın kumandasındaki Türk gemileri çok geçmeden karşı karşıya geldiler ama gemilerimiz geri çekilmek zorunda kaldı. İkinci karşılaşmada, daha sonraları kaptan-ı deryalık ve sadrazamlık yapacak olan Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın kalyonuyla Rus Amirali Spiridof’un gemisi çarpışıp yanmaya başladı ve her iki taraf, yangının kendilerine de sıçramaması için tekrar geri çekildi. Türk donanması ise tarihi bir hata yaptı, manevra imkánı bulunmayan Çeşme Limanı’na girip demirlemek gafletinde bulundu.
O sırada Çeşme’nin açıklarında beklemekte olan Rus gemileri, Türk tarafının sıkışmış bir halde bulunduğunu farkedince limanın girişini kapattılar ve 1770’in 6 Temmuz gecesi Türk donanmasının üzerine iki adet ‘brulot’, yani yaklaştıkları anda patlayıp her tarafı yangın yerine çevirecek olan ateş gemileri gönderdiler. Bazı kaptanlarımız yeniden gaflete düşerek ateş gemilerini teslim olmak isteyen Ruslar’la dolu kayıklar zannedip bunları İstanbul’da yapacakları zafer resmigeçidinde kullanma hayaline dalınca, olan oldu: Ateş gemileri bir anda patladı, alevler tedbirsiz davranan Türk gemilerini sardı, koskoca donanma birkaç sat içerisinde yokoldu ve kurtulmayı başaran tek gemimiz de Ruslar’ın eline geçti.
TESELLİYİ ŞİMDİ BULDUK
Çeşme’de uğradığımız feláket, Rusya’da bayram havası estirdi. Çariçe İkinci Katerina, filolardan birinin kumandanı olan Kont Aleksi Orlov’a ‘Çeşmenski’, yani ‘Çeşmeli’ unvanını verdi. Daha sonra zaferin hatırasına başkenti Petersburg’a yarım saat mesafede ‘Çarko Selo’ adını taşıyan bir köy inşa ettirdi ve köy 1996 senesinde baştan aşağı restore edildi.
Türkiye, bundan tam 234 sene önce bugünlerde, tarihinin en büyük yaralarından birini sarmaya çalışmakla meşguldü.
Bir işadamının San Francisco’da satılan belgelere başkalarına fırsat bırakmadan sahip çıkması, büyük feláketin acısını 234 sene sonra hafifletmiş ve baskında can veren binlerce levendimizin ruhlarına az da olsa teselli vermiş oldu.
ZENGİNLERE ÖRNEK OLSUN
Biz, millet olarak yenilgilerimizi hatırlamaktan pek hoşlanmayız ama önümüzdeki günlerde aynı ‘patron’un girişimiyle bir ilk ortaya konacak. Çeşme Kalesi’nde yine Oğuz Aydemir’in girişimiyle bir ‘1770 Holü’ düzenlenecek, Rusya’dan getirtilen baskınla ilgili gravürler, küle dönen kalyonlarımızın maketleri, Orlov Belgeleri’nin kopyaları ve yeniden yaptırılacak olan bahriye sancaklarımız bu holde sergilenecek.
Oğuz Aydemir’in Orlov Belgeleri’ni satın alması, servet sahibi entellektüellerimizin şahsi çabalarının kültür hayatımıza ne derece büyük katkılar yapabileceğinin güzel bir örneğidir. Türkiye’nin bu yeni ‘patron’unu yani ‘sanat koruyucusu’nu devletin ilgili hiçbir makamının haberdar olmadığı bu belgelere sahip çıktığı için tebrik ediyorum.
FACİANIN SIRRI ÇÖZÜLÜYOR
Rusya tarihinin Türkiye’deki tek üstadı olan Prof. Dr. İlber Ortaylı ile bendeniz Orlov Belgeleri üzerinde sabahlara kadar çalıştık.