Paylaş
NACİ Saraçoğlu, Şenol Göklü, Hüseyin Koca, Emin Koca.
Son ikisi, adlardan da anlayacağınız gibi, kardeş. Biri 22, öbürü 27 yaşında.
Yeraltındalar. 130 metre derinde.
Sağ kalıp kalmadıkları bilinmiyor. Oraya erişmek için günlerdir sürdürülen çabalar kolay sonuç vermiyormuş. Grizu patlamasıyla çöken ve büyük olasılıkla can verdikleri yer, vaktiyle kapatılan ve şimdi kaçak olarak işletilen bir eski kömür ocağı. Dolayısıyla, kapatılırken tumba edilip çökertilmiş, sonradan gizlice tekrar açılırken gerekli önlemler alınmaksızın, domuzdamı falan yapılmadan açılmış bir ocak. Hatta, alttan, resmen işletilen yakındaki bir başka ocağa geçildiği ve o damardan da kömür çıkarıldığı söylenmekte.
Bütün bunlar, Zonguldak havzasındaki Türkiye Taşkömürü Kurumu'na bağlı Gelik İşletmesi'nin hemen yakınlarında oluyor.
Son günlerde sık duyulan ve neredeyse Emile Zola romanlarının bir yüzyıl önceki Fransa madenciliğine ilişkin sayfalarını andıran kazalardan biri.
Kaza mı, yoksa sorumluluğu ya da sorumsuzluğuyla bütün toplumun yüzünü kızartacak bir cinayet mi?
O gencecik insanlar, böylesine bir yerde çalışmayı göze alarak bile bile niçin ölümün kucağına inerler?
Havzanın benzer köşelerinde çalışanlara sorsanız, yanıt bellidir: işsizlik.
‘‘Rödövans’’ usulüyle işletilen, yani işletme hakkı kömür teslim koşuluyla TTK'ca özel kişilere devredilen ocakların sendikasız bırakılmış işçilerine de sorsanız, yanıt yine aynı olur. İşsiz, her koşulda çalışmaya vardır.
Oysa, o toprakların altında, tam hesaplanmış olmamakla birlikte, 700 milyonla birbuçuk milyar ton arasında tahmin edilen iyi cins kömür rezervi yatıyor. Enerji sıkıntısı çeken ve işsizlik oranı yüksek bir ülkede, iyi yönetilen bir işletmecilikle, kaçınılmaz zararları asgariye indirerek o değerli rezervden rasyonel biçimde yararlanmak başarılamayacak iş sayılmaz.
Ne var ki, Özalizm'in egemen olduğu dönemden, hatta daha önceki yıllardan beri ‘‘Kapatalım, o bölgenin insanlarına başka işler bulalım’’ diyen ve somon balığı yetiştirme fantezilerine kadar varan bir hastalığın virüsü kafaları tam anlamıyla terk etmemiştir. Sanki orası Kuzey Fransa ve Belçika'dır ve sanki az nüfuslu bir ülke çok ileri teknolojiye geçmiştir de kömür madenciliği artık bırakılacak bir uğraş olmuştur!
Son zamanlarda ocakları büsbütün kapatma düşüncesi bırakılmış gözükse ve birazcık yeni işçi alımına başlanmış olsa da, aslında yapılması gereken iş, konuyu böylesine gönülsüz bir yaklaşımla değil, coşkuyla ele almak ve plansızlığa, kayırmacılığa, savurganlığa yer vermeyen ciddi madencilik atılımını cumhuriyet sanayiine öncülük etmiş olan aynı yerde, yine Zonguldak'ta başlatmaktır.
Paylaş