Paylaş
Bodrum Belediyesi'nin evrak mahzenlerinde bulunup fotokopisi çıkarılmış 44 sayfalık bir dosya. Sonuna 9 paftalık harita ve kroki de eklenmiş: ‘‘Halikarnassos Sahil Milli Parkı: Uzun Devreli Gelişme Planı’’.
Üzerinde tarih yok. Ama belli ki, 1970'lerin ilk yıllarında, büyük olasılıkla 1971'de hazırlanmış. Ünlü imzalar: Ankara Üniversitesi'nden arkeoloji profesörleri: Ekrem Akurgal, Yusuf Boysal; Doçent Ümit Serdaroğlu, ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nden Doçent Tuğrul Akçora; çeşitli bakanlıklardan genel müdürler, uzmanlar, müze müdürleri.
Bodrum yarımadasını ‘‘milli park’’ ilan eden ve ‘‘tabii sahil peyzajına tarih öncesinden bugüne kadarki sosyo-ekonomik yaşamın kalıntılarını da ilave eden’’ bir çalışma. Turgutreis'in adı henüz Karatoprak, Gündoğan'ınki Farilya. Torba'dan geçerek oralara varan ‘‘turistik yol’’ daha yapılmamış. Zaten, plan ‘‘Park içinde yeni yol yapımı asgaride tutulmalıdır; uzak köşelere deniz yoluyla ulaşım geliştirilmelidir’’ diyor.
Ayrıca ‘‘parkın giriş noktalarında, önemli patika başlangıçlarında’’ tanıtım ve kullanım yerlerinin işletilmesi bakımından ziyaretçilere bilgi vermek üzere ‘‘danışma istasyonları’’nın kurulması öngörülmekte.
Kısacası, yarımadanın bugünkü haliyle karşılaştırıldığında, sanki otuz küsur yıl öncesine ait değil de, ‘‘tarihten önce vardık; tarihten sonra varız’’ dedirtecek kadar ‘‘çağdışı’’ yahut ‘‘çağ-ötesi’’ sayılabilecek bir ‘‘bükolik ve idilik ütopya’’.
Başbakan adayı Mesut Yılmaz, seçim otobüsünü Raşid'in Kahvesi denen yerdeki cami önüne çektirmiş, elindeki mikrofonla araba tepesinde Çiller'vari gezinerek milletvekili adaylarını ve belediye başkan adayını tanıtıyor.
‘‘Bodrum, Türkiye'nin incisi; buradaki her yatırım ülkenin tanıtımı ve güzelleştirilmesi için yapılmış demektir’’ sözlerinden sonra, yapılacakların sayılmasına sıra geliyor: daha çok büyüme, zenginleşme, kabına sığmayan, yarımadaya taşan bir Bodrum. İster istemez, Milli Park planını düşünüyorsunuz.
Bu arada, politikanın güçlükleriyle ilgili görüşler: ‘‘Politikacı, asılsız suçlamaları göğüslemeli; cesur olmalı ve gerektiğinde mafyayla uğraşmayı göze alabilmeli!’’ İnanmaya susamış insanlar da alkışlıyor.
İşin tuhafı, tanıttığı belediye başkan adayı, geçen beş yıl içinde bir ‘‘iskele meselesi’’ yüzünden ANAP'la bozuşan ve kendisine destek verilmediği için bağımsızlaşan şimdiki başkandan başkası değil.
İskele meselesi, bir yığın uyduruk iskele yerine teknecilerin rahatça kullanabilecekleri doğru dürüst yanaşma yerleri yapmak ve bu arada halka kapalı tutulan uzantıları kaldırmak ya da genel kullanıma açmak isteyen belediye başkanının ayağına dolanmış bir yılan hikáyesi demektir. Kumbahçe'deki eğlence yerlerinden birinin denize uzattığı bir iskele var ki, yıksan yıkılmıyor, açmak istesen açılmıyor, yanaşmaya kalksan yanaşılmıyor. Ankara'daki ilişkiler yüzünden, Bodrum'daki kurallar ve mahkeme kararları para etmemiş.
Milli Park düşüncesinin iskeleti bile kalmamış olsa da, hiç değilse bu kadarcık bir yerel özenin merkezden destek bulması doğru olmaz mıydı? Mesut Yılmaz'ın Bodrum'daki başkan adayına oy kazandırması için, Ankara'daki ortaklık nüfuzunu kullanarak ne yapıp yapıp o iskeleyi 18 Nisan'dan önce yerli teknecilerin yanaşımına açtırması gerek. İnandırıcılık ancak böyle olur.
Paylaş