Paylaş
NİÇİN çıkarıldığı yavaş yavaş anlaşılan ‘‘Bu kış karanlıkta kalacağız’’ feryatlarıyla kara renkten başlayıp maviden geçerek beyazda karar kıldı enerji karmaşası. Kamuyu korumayıp kendi çıkarını kollayanların belirlenmesi, bu kampanya ancak sonuna kadar yürütüldüğü zaman gerçekleşecek.
Başlatılmış olması bile başlıbaşına sevinç vericidir.
Anlamsız yorumlar, asılsız haberler ve saçmasapan ‘‘kıskanç savcı’’ hikáyeleriyle piç edilmemesi gerekir.
Beyaza dönüş, aslında, yenilik değil, başlangıca dönüş demektir. Herkesin, özellikle kamu hizmetinde çalışanların temiz, bembeyaz olmaları asıl değil miydi? Bugünün Türkiye'sinde tuhaf ve üzücü olan, dürüstlüğün erdem ve marifet sayılmaya başlanmasıdır.
Ne var ki, beyaz, aynı zamanda, ünlü şiirin dediği gibi, kirlenme yarışında birincilik kazanan renktir. Belirgin özelliği, kirlenişinin çabuk fark edilir olması. Resmi bir akşam yemeğine tertemiz beyaz gömlekle gitmek, kendine özen ve çağırana saygı belirtisi sayılmaz mı?
Ama, Türkiye gibi kentleri pis, hatta isli ülkelerde insanlar kir göstermeyen koyu renk giysiyle dolaşmayı tercih ederler. Kir göstermemek, elbette kirlenmemek anlamına gelmez. O zaman, herkesin koyu giyindiği bir ülkede iki sakınca birden ortaya çıkar: Sokaklarda ya herkes kirlenmiş gibidir, ya da kirliyle temizi birbirinden ayırmak zorlaşmıştır.
Kamu yaşamında da.
Gerçek kirlilik çıplak gözle ve uzaktan kolay fark edilmiyorsa, bunu topluma kim fark ettirecek? Tabii, olupbiteni yakından ve sürekli izlemesi gereken medya. Her Allah'ın günü, ‘‘Gazeteler tarihe tanıklık eder, televizyonlar halk yığınlarının gözü kulağıdır’’ demiyor muyuz?
Kirliliği fark etmemek veya fark edip duyurmamak ille kirlenmiş olmayı gerektirmez. Kirlenmeden de yerine getirilmeyen ödevler, sorumluluklar vardır. Görmeyiş ve duyurmayışı ‘‘Bu da bir çeşit kirlenmedir’’ diye ağır sözle suçlamadan söylemek gerekirse, medya konusunda herhalde şu vurgulanabilir: Bazı renklere karşı körlükten, bazı seslere kulak tıkayıştan vazgeçilmelidir.
Örnek mi?
Örneği, yine günün konusu olan enerjiden vermek en kolayı.
Yapay telaşlardan ve TEK'in yönetim yapısını değiştirmekten başlayarak son uygulamalara gelinceye kadar, bunları önleyip doğru çözüm önermek ve kamuoyunu uyarmak için çırpınan bir yığın meslek kuruluşu, sendika ve vakıf oldu. Medya bu tepkilere ne kadar yer verdi ve çığlıkları ne kadar duyurdu? Gazetelerde ve televizyonlarda en beğenilen formül, ‘‘haberde nesnellik ve yorumda serbestlik’’ değil midir?
Beyazlığa asıl katkı, kirli gidişi duyurup durdurmakla olur. Kirlenişten sonraki temizlik iyidir de, çok büyük marifet sayılmaz.
Paylaş