Paylaş
28 Şubat'ın bütün gereklerini yerine getiren ANAP, önceki gün Merve Kavakçı krizi patladığında farklı bir tutum sergiliyor.
DSP milletvekillerinin aktivitesi karşısında, ANAP grubu sessiz kalıyor.
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler'in, ‘‘Dışarı çıkıyoruz’’ talimatına uyup kulise kapanıyor.
Ağızlarını bıçak açmıyor...
Bir tek Kars Milletvekili İlhan Aküzüm, FP'li bir milletvekilinin, ‘‘Yanlış yapıyorsunuz’’ sözüne tepki koyuyor:
‘‘Birinci yanlış sizde. Bu kadın yemin ederse ben etmem arkadaş...’’
* * *
Milletvekillerinden bazıları, Meclis'in ikinci katındaki odasında bulunan Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın yanına gidiyor.
Bir kısmı ise kulisteki TV'den, genel kurul salonunda devam eden DSP'lilerin eylemini izliyor.
Kulisteki havayı, ANAP milletvekillerinin art arda çalan cep telefonlarının sesi bozuyor.
İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, telefondaki kişiyi sessiz bir şekilde dinliyor. Yüzündeki çizgiler derinleşiyor.
Telefonu kapattıktan sonra arayanın eşi Altan Karakoyunlu olduğunu belirtip ekliyor:
‘‘Kavakçı'ya karşı neden tavırsız kaldığımızı soruyor?..’’
Telefonu yeniden çalıyor. Karakoyunlu, ‘‘Hanımefendi telefon numaramı nereden buldunuz?’’ diye soruyor. Belli ki, karşısındaki ağzına geleni söyleyip telefonu kapatıyor.
Biraz ileride cep telefonu ile konuşan ANAP İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun durumu da farklı değil.
Serdaroğlu, telefondaki kişiye, ‘‘Akıl mantık içinde çözülmesi gerekir’’ diyor.
Telefonunu kapattıktan sonra ANAP'ın olaya tavırsız kalmasına eşi Emel Serdaroğlu'nun tepki gösterdiğini bildiriyor:
‘‘Eşim söyledi, evin telefonları susmuyormuş. Herkes bize kızıyor...’’
Yemin törenini TBMM'de izleyen ANAP milletvekillerinin eşleri de genel kurul ara verdiğinde kulise iniyor.
Oya Aküzüm, eşi İlhan Aküzüm'e, ‘‘Cumhuriyetin 75. yılında bunu da mı görecektik?’’ diyor. O da tavırsızlığa kızıyor.
Diğer bayanlar da eşlerine aynı soruyu soruyor:
‘‘Siz niye sessiz kalıyorsunuz, niye tepki koymuyorsunuz?’’
* * *
Yılmaz'ın odasındaki tartışma da aynı noktada bütünleşiyor.
Bir bölümü salonu terk edip çıkmayı öneriyor. Bazıları ise sessiz kalmayı savunuyor.
Bu sırada Yılmaz'ın konutuna telefon ve faks yağıyor. ANAP liderinin eşi Berna Yılmaz dayanamayıp meclis grubunu arıyor. Telefona çıkan Mustafa Taşar'a sitemlerini iletiyor.
O da, neden tavır gösterilmediğini soruyor.
Yılmaz ise içeride, tepkisizliğin daha doğru bir tavır olduğuna milletvekillerini ikna etmeye çalışıyor.
İlginçtir, ANAP'tan olaya karşı tavır gösteren bir tek basın açıklaması dahi yapılmıyor.
Tavırsızlık ANAP'a hákim oluyor.
Peki, 28 Şubat'ın bütün gereklerini iktidarda yerine getiren ANAP'ı bu davranışa iten neden ne?
Acaba Yılmaz'ın, partisinin MKYK toplantısında dile getirdiği gibi ‘‘Devlet partisi görüntüsünün cezasını seçimde çekmiş olmanın’’ tepkisi mi?
Yoksa, ANAP'ın milliyetçi muhafazakár delegesini, türban sorunuyla olağanüstü kongre için ayağa kaldırmamak mı?
Herhalde her ikisi birden...
Paylaş