Paylaş
Başbakan Mesut Yılmaz ile CHP lideri Deniz Baykal arasında varılan mutabakat, belirlenen kanun tasarı ve tekliflerinin Genel Kurul'dan çıkmasına yetecek mi? TBMM'de birçok milletvekili de sohbetlerinde aynı soruyu birbirlerine soruyor.
Meclis'in çalışma temposu bu düzeyde gittiği takdirde, mutabakata bağlanan 10 yasanın temmuz sonuna kadar yetişmesi olanaksız görülüyor. Bunun temel nedeni de oylama düzeni.
TBMM'nin çalışma düzenine bakıldığında, bu daha açık ortaya çıkıyor. Saat 15.00'te başlayan oturumda 40 dakika oylama devam ediyor. Çoğunlukla yeterli sayı bulunamadığı için 20 dakika ara veriliyor. İkinci yoklama da yine 40 dakika sürüyor. Birer saatten iki saat gümdem dışı konuşmalar ve sözlü sorular eklendiğinde, saat 18.40'ı buluyor. Geriye kanun yapmak için 20 dakika kalıyor.
Bütün bunlara bir de geçici olarak kullanılan Senato Salonu'nun küçüklüğü ve havasızlığı eklendiğinde, Genel Kurul'un çalışma temposu daha düşüyor.
Bütün bu olumsuzlukları gidermesi için yapılan yeni salon ise, inşaatındaki şaibeler dolayısıyla uzun süredir açılmayı bekliyor.
SALONUN SUÇU NE
Salonun açılması için çaba gösteren TBMM Başkanvekili Hasan Korkmazcan, dün grup başkanvekilleri ile yaptığı görüşme sonrasında şunları söylüyor:
‘‘Salonla ilgili ne eksiklik, yanlışlık varsa hepsi tespit edilmiş durumda. Bu süreç tamamlanmışken, salonu kullanmayalım demenin mantığı yok. Bir iki gün içinde gelecek olan geçici kabulü alıp salon devreye sokulmalı. Eğer Meclis'in süratli çalışmasını istiyorsak bu gerçekleşmeli.’’
Korkmazcan, muhalefet partilerinin ‘‘hakkında şaibe olan salona girmeyiz’’ yönündeki çıkışlarına ise sert tepki gösteriyor ve şöyle diyor:
‘‘Yunan Tiran'ları gemileri batınca denizi kırbaçlarlarmış. Bu da aynı ilkçağ kafası. Burada koltuklar, masalar mı soruşturuluyor.’’
Geçici kabul tutanağı yapıldıktan sonra bir iki gün içinde milletvekillerinin parmak izlerinin alınıp yeni salonun çalışmaya başlayacağını da vurguluyor.
DYP milletvekillerinin ‘‘yeni salona taburelerle gideceğiz’’ sözlerine Korkmazcan'ın tepkisi daha da büyük oluyor:
‘‘Sayın Çiller bu konuda gösterdiği duyarlılığı kendi mal varlığında gösterirse yüzünü silecek havlu, çorba içecek kaşık bulamaz...’’
YOLU KAPATMAK GİBİ
Korkmazcan, salonun açılması için kararlılığını bu sözleriyle koyuyor.
DSP Grup Başkanvekili Metin Bostancıoğlu da aynı görüşü dile getiriyor. Hukukçu olan Bostancıoğlu, dün telefonda şu soruyu yöneltiyor:
‘‘Bir karayolunda trafik kazası olunca, mahkeme bitene kadar yolu kapatıyor musunuz?’’
Bostancıoğlu'nun bu sorusunun hemen ardından arayan yine hukukçu milletvekillerinden DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven, ‘‘Biz o salona sorumlu olanların dokunulmazlıkları kaldırılmadan girmeyiz’’ diyor. Bostancıoğlu'nun sorusunu kendisine yönelttiğimizde ise başka bir örnek veriyor:
‘‘Üzerinde kaçak mal yakalanan kamyon müsadere altına alınmaz mı?’’
Kamyonun bir şahsın ticari kazancını durdurarak cezalandırmak için müsadere altına alınabileceğini, ancak salonun tüm milletin malı olduğunu hatırlatıyoruz.
Güven, bunun üzerine salon düzenini eleştirmeye başlıyor:
‘‘Kürsünün hiçbir koruması yok. Medeni ülkelerde olmaması gereken bir durum ama kürsüdeki milletvekili sürekli dayak yiyebilir. Hiç değilse salonun kürsüsü sökülüp yeniden yapılmalı...’’
Türkiye'nin önünü açıp rahatlamasını sağlayacak kanunlar çıkmak için beklerken, siyasi parti temsilcilerinin tartışması bundan öte gitmiyor.
Paylaş