Paylaş
Gözümüz kapı üstündeki ekrandaydı. Ancak ekran çalışmıyordu. Mahşer yeri gibi kalabalık olan koridorda biz doktorumuza doktorumuz da bize nasıl ulaşacak diye düşünüyorduk ki… Doktorumuzun oda kapısı açıldı. Hastalarından birisi çıkıyordu. İşte tam da bu esnada doktor avazının çıktığı kadar bağırarak sıradaki hastasını çağırmaya çalışmasın mı? Şaka gibi… Hem, bağırsa ne olacaktı ki? Mahşeri kalabalıkta ses nasıl duyulacaktı? Arı kovanında oluşan vızıltı sesi bu kalabalığın yanında hiç kalırdı vesselam! Derken yan odadaki doktor da aynı şekilde avazı çıkarcasına bağırmasın mı?
VAY GÜZEL DOKTORLARIMIZ VAY
Ancak oluşturduğumuz vızıltıyla alakalı olarak doktorların sesleri kapı ağzından öteye gidemiyordu!Vaziyet böyle olunca, kapı ağzındaki hasta da doktorun çağırdığı ismi tekrar ediyordu. O da yetmiyor ve arı kovanından beter olan kalabalıktaki seslenmeler paslaşa paslaşa gidiyordu! Ta ki sırası gelen hasta bu orijinal anonsu duyana kadar! Velhasıl annemin hastalığına nasıl üzüldüysem onun kat ve katı da doktorlarımızın durumuna üzüldüm. Çocukluk yıllarımda çay ocağında çalışmıştım. O dönemlerde gıpta edilen performansımla alakalı olarak hizmet verdiğim; askeri hastane başhekiminden tutun, bankaların personeline ve çarşı esnafına kadar kişilerin takdirini kazanan ben… Böyle bir kalabalığa çay hizmeti sunmuş olsaydım inanın afallardım. Of ki hem de ne offff! Vay güzel doktorlarımız vay… Sordum ve soruşturdum doktorların asistanı olmadığını öğrendim. Şaşırdım! Muavinsiz kaptan, hostessiz pilot, muçosuz gemi kaptanı olursa asistansız da doktor olsun!
GERÇEKTEN ACI
Bir doktorun böylesine yoğun çalışmasına ilave olarak tabiri caizse çığırtkanlık yapmaya da mecbur bırakılması gerçekten çok acı gerçekten çok büyük ayıp… İlgili yetkililere bir tavsiyem olacak. Bari bir iyilik yapın da doktorlara sireni de olan şarjlı el megafonu verin. Bursa’nın en büyük ve en modern hastanesinde çağımıza ayak uydurmaktan geri kalmamış olsunlar!
ÇOCUK OYUN PARKINDA BÜYÜK TEHLİKE
Okurlarımızdan Zehra Uzel’in e-postasını özetimle aktarıyorum: “Muhammet Bey. Üç gün önceki köşenizde arkadaşımız olan Burcu Yıldırım’ın Müge Çocuk Oyun Parkı’yla (Nilüfer ilçesi) alakalı olan yazısını okuduk. Yazıdan sonra alıcı gözle baktık da… Gerçekten bizim dikkatimizi çekmemişti bunlar. Bakmakla görmek arasındaki fark… Bu gözle bakınca da park içinde Deli Dumrul gibi hizmet veren elektrik panosu dikkatlerimize takıldı. Ortada son derece tehlikeli bir durum var. İşin muhatabı olan UEDAŞ’a sorumluluklarını hatırlatmak vatandaşın görevi olmamalı!”
KAMERASIZ VE KAYITSIZ İZLEME!
Adının açıklanmasını istemeyen cezaevi personeli: “Fatih Sultan Mehmet Metro İstasyonu’ndaki asansörde ‘Kamera kaydı ile izleniyorsunuz’ işareti ve yazısı var. Gel gelelim ortada kamera yok! Nasıl olacak bu izlenme?” diye soruyor. BURULAŞ’ın dikkatlerine…
BİZİM İÇİN ENGEL TEŞKİL ETMEZ ANCAK…
İsmini ‘Hülya’ rumuzuyla yazmamı rica eden okurumuzun e-postasını özetimle aktarıyorum: “Yıldırım ilçesinde ikamet ediyorum. Geçen ay dünyaya gelen evladımızın sağlık kontrolü için Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne gitmek üzere BURULAŞ Cumalıkızık Metro İstasyonu’ndan metroya bindik.
Metroda içinde bulunan çizelgede Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nin belirtileceği alanda Ertuğrul yazıyordu. Hem de her iki kapıda da… (458/ B vatmanın bulunduğu vagon) Bizim için bu engel teşkil etmez ancak yabancısı olan kişi için olumsuzluklara sebep olabilir. Benden söylemesi…”
HÜRRİYET BURSA YAZIYOR, SORUNLAR ÇÖZÜLÜYOR
ARACI ZARARA UĞRATTI YETMEDİ AYAĞI KIRDI başlıklı yayımımızdan sonra derhal ilgili soruna müdahale edilmiş olduğu bilgisini aldım. Okurumuz; “Sorunumuzu keşke iki yıl önce ilk olarak sizlere bildirmiş olsaydık. Sağ olunuz...” diyor. Sizler de sağ olunuz kıymetli okurumuz. Elbette bizleri takip eden değerli yetkililer de sağ olsunlar diyerek! Hepimize geçmiş olsun…
Paylaş