Paylaş
Yanı başımızda saklı cennet
Restoran sektörünün saygın işletmecilerinden, şimdi otelciliğe de soyunan Önder Köse uzun zamandır ortağı olduğu Tuzla İçmeler Hilton Double Tree’den söz ediyordu.
Tuzla Hilton Business Termal Otel dünyada ve Türkiye’de tekmiş.
Kapıdan girince ilk izlenim, sıradan bir iş oteli. Ama otelin spa’sına inip termal havuzda yüzdüğünüzde ve ardından muhteşem bir Thai masajı aldığınızda bambaşka bir boyuta geçiyorsunuz.
Ancak asıl sürpriz, otelin arkasındaki uçsuz bucaksız bahçe içindeki tarihi Tuzla İçmeler Oteli. Eski İstanbullular mutlaka biliyordur ama ben kentin yanı başında bu saklı cenneti bilmiyormuşum. Kaplıca otelinin kuruluş öyküsü de çok ilginç.
Atatürk, Tuzla İçmeler’i 1927 yılında ziyaret eder. “Burada mutlaka bir termal otel de olmalı” der. İzinler için bizzat emir verir ve şifalı sularıyla ünlü Tuzla Termal Otel 1930 yılında açılır. Kendisi de sonra birkaç kez gelip kür yapar.
1990 yılında Önder Köse’nin inşaat mühendisi ve Tuzla’da müteahhit olan amcası Köksal Köse bir rastlantı sonucu hissedarlarla tanışır. Aslında ailenin arzusu, suya kirli raporu alarak araziyi termal alandan çıkarıp inşaat yapmaktır. Köksal Bey, araziye bakmaya gittiğinde ağaçlar, orman, doğa ve binalardan çok etkilenir. Daha ilk toplantıda hisselerin yüzde 50’sini, ikincisinde de tamamını alır.
“Yüzyıllardır termal tesisler, mineralli sular dünyanın farklı köşelerinde ekonomiye nasıl katılıyorsa biz de öyle yapalım” diyerek yola koyulur. İzinlerle, imar planlarıyla uğraşmak 15 yıl sürer ama pes etmez. Projeleri sonunda hayata geçirirler.
İstanbul Medikal Termal
Tuzla İçmeler Termal Tesisleri bünyesinde iki ay kadar önce Hidroterapi Destekli Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulanan İstanbul Medikal Termal adlı yeni bir merkez de açılmış.
Son derece modern tesiste bel ve boyun fıtığı, romatoid artrit, kireçlenme gibi hastalıklara destek tedavi programları uygulanıyormuş.
Yakında Çapa Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hydro Klimatoloji Ana Bilim Dalı Kaplıca Tıbbı ile işbirliği yapacaklarmış. Aslında merkez İskandinav ülkelerinden gelecekler için planlanmış. Ama terör olayları nedeniyle tüm rezervasyonlar iptal edilmiş.
Köksal Bey, “Turizm gelirlerinin artması için Türkiye’de sahil turizmi gibi kaplıca turizminin de desteklenmesi lazım” diyor.
İsveç’ten Kayakapı Projesi’ne
Kapadokya’nın her köşesi insana bambaşka bir heyecan veriyor.Geçen yılın son Kapadokya kaçamağında konakladığımız Kayakapı Premium Caves de bölgenin en özel otellerinden.Bölgenin ilk yerleşim merkezlerinden olan Kayakapı Mahallesi’ni korumaya ve canlandırmaya yönelik Kayakapı Projesi uzun yıllar önce Magic Grup tarafından başlatılmıştı. Çeşitli nedenlerle yarım kalınca Ürgüplü turizmci Dinler ailesi 10. yüzyıla ait mağara, kilise, Aziz Yohannes Evi, Selçuklu Tarihi Camii gibi tarihi yapıların da olduğu mağara evlerin restore edilmesini üstlenmiş.Kayakapı projesi UNESCO Dünya Mirası Merkezi tarafından da destekleniyor. Yakında içinde bir müze açılacak olan komplekste şimdilik 39 ev var. Üç yıl kadar önce açılan tesis, beş ay önce de Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bölgenin ilk ve tek butik otel belgesini almış.
DİNLER AİLESİNİN ÖYKÜSÜ
Mustafa Dinler’in babası Mehmet Dinler 1967’de İsveç’e gider. Demiryollarında çalışır. Daha sonra Stockholm’deki ilk Ikea’nın yemek bölümünü işletmeyi üstlenir. Sonra bir başka lokanta açar.
Mustafa Dinler hem babasının yanında çalışır hem de işletme okur. Çocukları Yakup ve Mehmet de İsveç’te doğar, eğitimlerini orada tamamlar. Mustafa Bey, 1987’de memleketi Ürgüp’e dönmeye karar verir. Ürgüp’ün ilk beş yıldızlı otelini açar. Şimdi oğullarıyla Antalya ve Ürgüp’teki otellerini işletiyor.
Ayrıca 10 tane de balonları var. Geçen yıl 19 bin 500 kişi uçurmuşlar. 2016’da bu sayı 8 binde kalmış. Gelen turistler bu yıl tümüyle kesilmiş.
Turizm ve Tanıtma Bakanlığı
Türkiye Otelcileri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kapadokya Otelcileri Birliği Başkanı Yakup Dinler bölgeye canlılık verdiğini düşündüğüm Cappadox’a bu haliyle karşı. Tarihinin yanlış olduğunu söylüyor. Ona göre bu festivalin ölü dönemde yapılması gerekiyor. Oysa Cappadox Kapadokya’nın en yoğun döneminde, 19 Mayıs’ta yapılıyor. Bölgeye tatile gelenlerin gücünü kullanıyorlar.
Yakup Dinler, “İç turizme yöneldik ama Türkler hafta sonu gelir iki gün kalır gider. Kapadokya turizmine ancak Çin, Rusya Latin Amerika pazarı çıkış olabilir” diyor. Şimdilik Latin Amerika ülkelerinden tek tük gelen oluyormuş.
Bir Japon kadına tecavüz olayından sonra Japonlar da turları durdurmuşlar. Dinler ailesinin 2017 ve hatta 2018’den umudu yok. “Bombalar turizmin ortasına düşüyor. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı istiyoruz acilen” diyorlar...
Mest’ten mutluluk topları
Kısa öğlen aralarında, akşam iş çıkışı ya da dolaşırken kimi zaman açlığımızı bastırmak kimi zaman da kendimizi ödüllendirmek için bir şeyler atıştırmak istiyoruz.
Ama onların da hem lezzetli, hem kaliteli, hem de ulaşılabilir fiyatlarda olmasını bekliyoruz. Kanyon Alışveriş Merkezi’nin alt katında bu beklentileri karşılayacağını düşündüğüm yeni bir yer açıldı. Mest Puff Profiterol.
Konseptin yaratıcısı Can Ünsal Reşitpaşa’daki restoranı Mest’te son bir yıldır profiterol hamuru ‘choux’ üzerine çalışıyor, tatlı ve tuzlu atıştırmalıklar deniyordu.
Fransız gastronomisinin keşfi profiterol bizde tatlıyla, özellikle de çikolatalısıyla özdeşleşmiş olsa da aslında bu tereyağlı hamur topu çorbaya eşlikçi olarak ortaya çıkmış. 16’ncı yüzyılda sıcak ekmeklerin içi sakatatla doldurulur, çorba yanında servis edilirmiş.
1800’lü yıllarda ünlü Fransız şef Antonin Careme, tereyağ un, süt ve suyla yapılan ‘choux’ hamurunu mükemmelleştirip içine de krema koymuş.
Üzerine kimin çikolata dökmeyi akıl ettiği ise bugün bile meçhul...
Geçen hafta Kanyon’da Mest Puff’un yeni ürünlerini denedim.
Konsept başarılı olmuş. İstediğiniz çeşitler ısmarladıktan sonra üç-dört dakika içinde ısıtılmış olarak servis yapılıyor. Susamlı, kaşarlı, rosebeff’li, parmesanlı, gibi tuzlular; klasik çikolatalı, frambuazlı, acıbademli, espressolu tatlılar var.
Ürünlerin tane fiyatları 4-6; kilosu ise 60-75 lira arasında değişiyor.
Hiç eleştirin yok mu derseniz, vardı onu da Can’a ilettim. Parmesanlı puff’ları çok küçük buldum. Hamurun gramajı diğer çeşitlerle aynıymış ama peynirin yoğunluğundan dolayı kabarmadığı için küçük görünüyormuş. Yine de gramajını artıracağına söz verdi!
Mest Puff Profiterol Kanyon’dan sonra ikinci şubesini çok yakında açıyor. Can Ünsal yatırımcı ortaklarının hedefi AVM’lerde 30 şube. Yolları açık lezzetleri daim olsun...
Paylaş