Paylaş
Sonra Türkiye’nin en cazip yurtdışı destinasyonlarından biri oldu. Ama dürüst olmak gerekirse Kıbrıs’ı ya sorunlarıyla ya da alışveriş, eğlence ve kumar turizmiyle özdeşleştirdik.
Oysa her şey gibi onu da yakından tanımak, değerlerini keşfetmek için biraz emek vermek gerekiyor. Kıbrıs, doğası, tarihi, kültürel ve gastronomik değerleriyle tahminlerimizin ötesinde zengin bir ülke.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 1980’lerden bu yana birkaç kez gitme fırsatım olmuştu.
Ancak ilk kez Hürriyet Gazetesi-TURSAB işbirliği ve yeni Ercan Havaalanı’nı yapan Taşyapı İnşaat’ın katkılarıyla düzenlenen “Hürriyet ile Keşfet” seyahatimiz sırasında farklı yönleriyle de tanımaya başladım diyebilirim.
Bunda üç gün boyunca bizimle beraber olan rehberlerimiz Sedat Çomunoğlu ve Cem Akça’nın payı büyük...
Nasıl bir turizm
Birleşme gerçekleşse de gerçekleşmese de, Kuzey Kıbrıs güneş, deniz ve eğlence tatilinin yanı sıra tarihi, antik kentleri, anıtsal yapıları, kültürel mirasıyla cazibe merkezi olacak potansiyele sahip.
Gazimağusa’nın kuzeyindeki büyük bir bölümü 1952-1954 yılları arasında yapılan kazılarla ortaya çıkarılan Salamis Antik Kenti, Soli Antik kentinin içindeki Kıbrıs’ta inşa edilen ilk kilise olduğu söylenen Bazilika ve St. Barnabas Manastırı inanç turizminin en önemli duraklarından.
1192-1489 yılları arasında hüküm süren Fransız hanedanlarından Luzinyanlar döneminde Kıbrıs’ta mimari ve sanat çok gelişmiş.
St. Sophia Katedrali (Selimiye Camii), St. Nicholas Katedrali (Lala Mustafa Paşa Camii), Bellapais Manastırı, St. Hilarion, Kantara, Bufavento, Girne, W. Shakespeare’in ünlü yapıtı Othello’ya konu olan öykünün geçtiği Othello Kulesi hep bu dönemde inşa edilmiş.
1571- 1878 Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise adada Büyük Han, Mevlevi Tekkesi, Arap Ahmet Camisi, Kumarcılar Hanı gibi eserler yapılmış.
Karpaz’daki kilometrelerce uzanan Altın Kumsal sahil şeridi, Akdeniz’in en el değmemiş plajlarından biri sayılıyor.
Yaklaşık 100 milyon yıldır adanın ziyaretçileri arasında olduğu tahmin edilen Caretta ve deniz kaplumbağaları da Kıbrıs’ın sahip çıkılması gereken bir başka değeri.
Ülkenin sembolü olan, Dip Karpaz’da özgürce dolaşan eşekleri de öyle.
Bu kez Hürriyet’le Keşfet ekibi olarak Elexus Hotel’de konakladık. Bir yıl önce açılan Elexus bizleri içten bir konukseverlikle ağırladı. Gala yemeğinde hazırlanan menü de çok başarılıydı.
1974’ten beri kapalı Maraş bölgesinin hemen yanı başındaki Arkın Palm Beach Hotel’in Cascata adlı restoranına da konuk olduk. Restoran şefi Gökhan Mutlu ve ekibinin hazırladığı yemekler de çok lezzetliydi...
Biraz tarih
Kıbrıs, Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası. Mısırlılar, Fenikeliler, Asurlular, Persler, Roma, Bizans, Luzinyanlar, Birleşik Krallık, Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok uygarlığın katman katman izleri var.
Osmanlı Devleti 1878 yılında Kıbrıs’ın yönetimini İngiltere’ye devreder. İngiltere I. Dünya Savaşı sırasında Kıbrıs’ı ilhak eder.
Türkiye Cumhuriyeti de 1923 Lozan Barış Antlaşması’yla Kıbrıs’ın İngiliz toprağı olduğunu kabul eder.
1960 yılında Rumlar ve Türklerin eşit ortaklığında Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilir.
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör devletler olur. Ancak ortaklık 1963 yılında toplumlar arası çatışmaların başlamasıyla fiilen sona erer.
15 Temmuz 1974’te Yunanistan’ın başlattığı askeri darbenin ardından, Türkiye de Garanti Anlaşması’ndan doğan hakkını kullanarak Barış Harekatı’nı gerçekleştirir.
Kıbrıslı Türkler adanın kuzeyinde, Rumlar ise güneyinde yaşamaya başlar.
1983 yılında ise KKTC kurulur.
Ama eş zamanlı olarak da soruna çözüm bulma, iki halkı tekrar bir devlet çatısı altında birleştirme çabaları sürer.
1977-1979 Doruk Anlaşmaları temelinde ve BM’in yarattığı müktesebata uygun bir görüşme trafiği gerçekleşir.
2004 yılında ortaya kapsamlı bir plan çıkar, ancak Rumlar planı yapılan referandumda reddeder.
Fakat toplumlar arası görüşmeler bitmez.
Liderler görüşmeyi sürdürür.
BM arabuluculuk, kolaylaştırıcılık çabalarına devam eder.
Bugün de KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis arasında görüşmeler devam ediyor.
Adada edindiğim izlenim, yeniden birleşmeyi mümkün kılacak bir zemin oluşacak gibi görünüyor...
Yeme içme kültürü
Kıbrıs ve yemek kültürü dendiğinde ilk aklımıza gelen hellim olur. Oysa adaya özgü kolakas, bullez, molehiya ve yabani kuşkonmaz ayrelli gibi mistik bir tada sahip kök sebzeler ve otlar da var.
Dağlarda kekikle beslenen kuzuları da, adanın patatesleri de harnup denilen keçiboynuzu da, zeytinleri de çok lezzetli.
Evlerde yerel malzemelerle yapılan yemek geleneği sürdürülüyor.
Ama restoranlarda bu zenginliği, geleneksel çeşitleri bulmak kolay değil.
Binlerce yıllık zeytin ağaçlarıyla övünen bir ülkede ayçiçek yağı da çok fazla kullanılıyor.
Kolokas
Genellikle Karpaz bölgesinde yetiştirilen kolokas iri yapraklı bir kök bitki. Tavuk ve kuzu etleriyle yahnisi yapılıyor. Kolokas’ın daha küçük bir cinsine de bullez deniyor, genellikle kızartma olarak tüketiliyor.
Pirohu
Kıbrıslıların adaya özgü yemeklerinden biri de bir cins mantı olan pirohu. İçine hellimin peynir altı suyundan yapılan nor ve nane konarak suda haşlanır, üzerine peynir rendelenerek servis edilir. Pirohu, Trakya bölgesinin de geleneksel hamur işleri arasındadır.
Şeftali kebabı
Kıbrıs’ta beni en çok heyecanlandıran ve sevdiğim yemeklerden biri de ‘şeftali kebabı’.
Çocukluğumdan kalma bir tat olan şeftali köftesi Gelibolu’da da yapılır. Koyun ya da keçi eti kıyması, içine çok ince kıyılmış soğan ve maydanoz konularak yoğrulur, ‘telp/gömlek’ denilen iç zarına sarılarak kömür ateşinde ızgara yapılır. Bu kez en iyisini adanın en ünlü et restoranı Niazi’s Restoran’da yedim.
Molehiya
Molehiya, Hindistan kökenli bir bitki. Yapraklar toplandıktan sonra kurutuluyor.
Bez torbalar içinde saklanıyor.
Kullanılacağı zaman biraz suyun içinde bekletiliyor. Sonra soğanla kavurarak ister etli ister zeytinyağlı pişiriyorsunuz. Rehberimiz Sedat Bey kuzu kolla öneriyor.
Petek Pastanesi
Maraşlı baklava ve dondurma ustasının yanında çalışan Mehmet Demirci, 1974 Barış Harekatı sırasında asker olarak gelir, yaralanır, gazi olur. Daha sonra Kıbrıs’ta kalmaya karar verir. Şimdi Kıbrıs klasiği haline dönüşen Bellapais’teki Petek Pastanesi’ni açar.
Börekleri, hellimli, zeytinli çörekleri, gelin ve Kıbrıs tatlısı, fıstıklı çikolatalı muhallebisi en ünlü çeşitleri arasında...
İkinci kuşak genç bir turizmci
Üç günlük “Hürriyet ile Kuzey Kıbrıs’ı Keşfet” seyahatimiz süresince bizimle beraber olan Taşyapı’nın sahibi Emrullah Turan’ın kızı Ece Turanlı, üç yıldır aile şirketinde çalışıyor.
Satış pazarlama ve turizm yatırımlarıyla ilgileniyor. Üniversitede yönetim bilimleri okumuş. Eminim ileride başarılı bir işkadını olarak adını çok duyacağız...
Paylaş