Paylaş
Gaziantep’e gitmek beni bir başka heyecanlandırıyor. Son 10 yıldır hiç bitmeyen bu heyecanın sırrı sadece doğal güzellikleri, arkeolojik ve gastronomik zenginliği değil. Her gidişimde kenti daha mamur, sivil toplum bilinci daha gelişmiş görüyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı döneminden beri vizyonuna büyük saygı duyduğum Fatma Şahin’in, Gaziantep’in gastronomik zenginliğiyle UNESCO’nun “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil olmasında payı büyük. 350 bine yakın Suriyeli mülteciyle birlikte nüfusu 2,5 milyona yaklaşmış kenti örnek bir belediyecilik anlayışıyla yönetiyor.
Tabii Antep’in eksiklikleri de var. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in konuşmasında vurguladığı gibi kente bir devlet tiyatrosu gerekiyor. Marka değeri çok yüksek olan Gaziantep’in bölgeye barış geldiğinde, gerekli yatırımlar yapıldığında dünyanın cazibe merkezi kentlerinden biri olacağına hiç kuşkum yok. Gaziantep’te beni bu kez en çok etkileyen kadınların açtıkları yeni işyerleri ve memleketlerinde yaşamayı seçen genç kuşak oldu.
Gaziantep Sanat Merkezi
İki yıl önce restore edilen tarihi Hükümet Konağı ve Adliye Binası mart ayından beri sanat merkezi olarak hizmet veriyor. Mozaik, kutnu ve ipek halı dokuma gibi el sanatları kursları düzenleniyor. Bir yıl önce Suriyeli mültecilere yönelik cam atölyesi açılmış. Bu ürünlerin büyük bir bölümü Belediye’ye ait tasarım mağazasında satışa sunuluyor.
Tarihi Hışva Han
1577 yılında Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan, Gaziantep’in en önemli tarihi hanlarından biri olan Hışva Han başarılı bir restorasyon sürecinin ardından Fatma Şahin’in önerisiyle 10 odalı bir tasarım oteline dönüştürülmüş. İç mimar Mahmut Anlar kentle özdeşleşen bakır, ahşap oymacılık, kutnu gibi el sanatı ürünlerini geleneksel ve moderni uyumla harmanlayarak kullanmış.
Her detay incelikle düşünülmüş. Otelin cam zemin yapılarak hanın su deposunun üzerinde inşa edilen barı da çok ilginç. Otelin sahibi Mine Özmen, Develik adlı restoranlarıyla da iddialı olduklarını söylüyor. Yemeklerini tatmadım ama umarım Antep’te eksikliği hissedilen ‘fine dining’ restoran konseptinin içini doldururlar.
Antep Sepeti
Dört ay kadar önce Tarihi Gümrük Han’da açılan Antep Sepeti geleneksel el sanatlarını, modern dokunuşlarla harmanlayan çok başarılı bir tasarım mağazası. İşin başında Füsun Koçer var. Özel dokutulmuş ipek kutnular ve ‘Antep iğne işiyle’ yapılan yatak örtüsü, yastık, gecelik sabahlık gibi ev tekstil ürünleri, şapka, çanta gibi aksesuvarlar satılıyor.
Hem mağazada hem de üretimde daha önce kurs verdikleri 40 kadar kadını istihdam ediyorlar.
Koçak Baklava
Coşkun Koçak 35 yıl önce baklava ustasının yanında mesleğe adım atmış. 20 yıl önce de kendi yerini açmış. Kardeşi İbrahim Koçak’la çalışıyorlar. Baharda otlayan koyun sütünden yaptıkları sade yağ kullandıkları sarmaların tadı hâlâ damağımda.
Bayazhan
Tütün tüccarı Bayaz Ahmet Ağa tarafından 1900’lerin başında inşa edilen Bayazhan geçmişten bugüne kentin tarihinde önemli bir yere sahip olmuş. 2009’da restore edildikten sonra üst katı Gaziantep Kent Müzesi’ne, alt katı ise restoran, pub, meyhane ve avlusuyla önemli buluşma noktalarından biri.
Gastronomik duraklar
Gaziantep’in farklı köşelerinde birçok iyi kebapçı, baklavacı ve sayıları az da olsa geleneksel yemekler sunan lokantalar var.
Bu kez her biri kente değer katan marka olan İmam Çağdaş, Kebapçı Halil Usta, Orkide, Bayazhan ve Koçak ‘Antep’i Keşfet’ turumuzun lezzet duraklarıydı.
Son gün de Ragıp Güzelbey yönetimindeki Gaziantep Mutfak Sanatları Merkezi’nde pancar yaprağı sarması, şiveydiz, pirpirim aşı gibi birbirinden lezzetli, restoranlarda pek fazla bulunmayan ev yemeklerini tattık.
Zeugma Mozaik Müzesi
Zeugma Mozaik Müzesi ve Zeugma Antik Kenti, şehrin en büyük miraslarından. Dünyada üç tane mozaik müzesi var. Bunlardan ikisi Hatay ve Gaziantep olmak üzere Türkiye’de; diğeri de Tunus’ta. Ancak müzede sergilenen mozaiklerde çok değerli kimi parçalar eksik. 1960’larda Zeugma’daki kaçak kazılar sırasında yurtdışına kaçırılan 12 parça bugün Amerika’nın Ohia Eyaletindeki Bowling Green State University’nin tiyatro salonunun lobisinde dekor olarak kullanılıyor. Türkiye’ye iadesi için çalışmalar sürerken, Change.org’da açılan ‘İade edilsin’ imza kampanyası devam ediyor. Destekleyelim...
Orkide Pastanesi
Geçmişi 1885 yılına dek uzanan Orkide Pastanesi dördüncü kuşağı Murat ve Mustafa Özgüler kardeşlere ait. Beşinci kuşak da gastronomi eğitimi alarak geleneği devam ettirme kararı almış.
Halen belediye başkan yardımcılığı görevini de yürüten Murat Özgüler, misyonlarını geçmişi geleceğe taşımak olarak özetliyor.
Özellikle sabah kahvaltılarında eski Antep geleneklerini yaşatıyorlar. Arasına kaymak konarak yenen fıstıklı katmerlerin lezzeti anlatılır gibi değil...
Paylaş