Paylaş
Aylin Yazıcıoğlu, “Çarşamba akşamı Nicole’de bir pop-up akşam yemeği düzenliyoruz. Zamanınız varsa gelin, San Francisco’da yaşayan Laura ve Sayat’ın orijinal bir mutfakları var, mutlaka tatmanızı isterim” dediğinde tabii ki kalktım gittim.
Çok haklıymış, ikilinin hem öyküleri hem felsefeleri, malzemelerin peşinde yaptıkları ve ortaya çıkardıkları lezzetler etkileyici.
Bu arada masayı paylaştığım ve sohbet etme şansı bulduğum gençlerin dünyadaki trendler, yemekler hakkındaki yorumları, malzemeler konusundaki bilgileri, keşif merakları da beni çok mutlu etti.
SAYAT’IN ÖYKÜSÜ
Sayat, 14 yıl önce üniversite eğitimi için Amerika’ya gider. Ekonomi ve çevre bilimi okur. Finans, bilgisayar, proje yönetimi ve endüstriyel mühendislik alanlarında çalışır.
6 yıl kadar önce de son çalıştığı şirket onu MBA’e göndermek istediğinde aşçılık okumak istediğine karar verip işten ayrılır.
Culinary Institute of America’ya başvurur. Eğitiminin ikinci yılının sonunda hayat arkadaşı Laura ile tanışır.
LAURA’NIN HAYALİ
19 yaşına dek Meksika’da yaşayan Laura ise Mexico City’de gastronomi okur.
Çeşitli restoranlarda çalıştıktan sonra New York’a Culinary Institute of America’da eğitimine devam etmeye karar verir.
Daniel Boulud’un kafesinde ve İspanya’da San Sebastian’da Mugaritz’te çalışır.
Ardından İstanbul’a gelir, Türk kültürüne ve mutfağına hayran olur.
“Ben acaba bu ülkede mi yaşasam” derken okulunun ikinci yılı için geri döndüğünde yolu okuldaki tek Türkiyeli olan Sayat’la kesişir. Tanıştıktan 9 ay sonra evlenirler.
Balayında 25 restoranlık bir staj turuna çıkarlar.
Le Bernardin, Pujol, Atelier Robuchon, Spago, San Francisco’da Amerika’nın tek Michelin yıldızlı Orta Doğu restoranı Mourad, çalıştıkları dünyaca ünlü restoranlar arasında.
İSTANBUL MODERN SF
Sonra sıra hayallerini gerçekleştirmeye gelir. İstanbul’un kültürel mirasını, zenginliğini yansıtan bir yeni İstanbul mutfağı yaratmak üzere yola koyulurlar.
Fas’tan Gürcistan’a, İpek ve Baharat Yolları’ndan Balkanlar’a, İran’dan Ermenistan’a uzanan yolculuğa çıkarlar.
San Francisco’da yaptıkları yemekler, kullandıkları baharatlar çok olumlu tepkiler alır.
Laura ve Sayat kurdukları İstanbul Modern SF oluşumuyla pop-up yemeklere devam etmeyi düşünüyor.
Paylaşımlı meze tabaklarıyla sundukları tadım mönüleri sayesinde kurulan arkadaşlıklar, yemekleri aracılığıyla tanıdıkları yeni kültürler onlara heyecan veriyor. Tabii bir yandan da bu yemeklerin gelecekte açmayı düşündükleri restoranın tuğla ve harcı olduğunun farkındalar.
Laura ve Sayat’ın hazırladığı zeytinyağlı yaprak sarması, asma yaprağında muhammaralı sardalye, Gürcü ızgara patlıcan dolması, çiğköfte ve kişnişli ayran aşı, yuvalama, mücevherli İran pilavı, siyah humus üzerinde pastırma ve baharatlı kayın mantarı, Osmanlı sarayı hoşafı gibi Anadolu ve Orta Doğu coğrafyasının yemeklerini yorumladıkları, baharatların başrolde olduğu tadım mönüsü gerçekten ilginçti.
Izgara patlıcan dolması, tereyağlı naneli yuvalama, çilav, yanık yoğurt, isotlu vişne püresi dolgulu armut hoşafı uyum ve lezzetini beğendiğim ve çok yaratıcı bulduğum çeşitler oldu.
Umarım ikiliyi İstanbul’da daha fazla görme, farklı yemeklerini deneme, gelişimlerini izleme imkanı buluruz.
Araştırmacı ruhları, mutfaktaki uyumları, birbirlerine verdikleri destek de görülmeye değer...
Sisam’ın misketleri
Bir süre önce yaptığım Samos/Sisam seyahati sırasında adı adayla özdeşleşmiş muskat/misket bağlarını dolaşırken Yunanistan ile Türkiye’nin ne çok ortak değeri paylaştığını, daha doğrusu paylaşamadığını düşündüm.
Ege’ye özgü dünyanın en eski üzümlerinden biri kabul edilen misket, Türkiye’de Bornova misketi, Yunanistan’da ise Samos misketi olarak adlandırılıyor.
Bağları dolaşırken aklıma, aramızda hiç bitmeyen Türk kahvesi/Yunan kahvesi, Türk yoğurdu/Yunan yoğurdu çekişmeleri geldi ve gülümsemekten kendimi alamadım...
Aslında bu günlerde suyun iki yakasında da hasadı başlayan misket, Romalılar döneminde keşfedilmiş.
Haçlı Seferleri sırasında da Fransa’ya fidelerinin götürüldüğü tahmin ediliyor.
Günümüzde Avustralya’dan Güney Afrika’ya, Almanya’dan İspanya’ya dünyanın farklı köşelerinde 200’ün üzerinde farklı cins misket olduğu tahmin ediliyor.
Bizde de birçok üretici Ege bölgesinde yetiştirilen misket üzümüyle çok başarılı şaraplar yapıyor.
Samos’un Misket şaraplarına dönecek olursak, dağ kekiği, yaban gülü ve tropik meyve kokularıyla dünyanın en aromatik şarapları arasında kabul ediliyor.
Samos’un bu ünlü şarabının bir diğer önemi ise Yunanistan’ın ünlü içkisi Metaxa harmanında yer alması.
Neyin hangi oranda kullanıldığının sırrını sadece ünlü master’ları Constantinos Raptis bilse de Metaxa; üzüm brendisi, Samos misketi ve mayıs gülü başta olmak üzere çiçek esanslarının birlikteliğinden oluşuyor...
Terasta tarım
İstanbul günden güne betonlaşırken kentlilerin yeşille, toprakla buluşacağı yeni çözümler yaratılmaya çalışılıyor.
Bunlardan biri de EkBiçYeİç işbirliği ile Akmerkez’de gerçekleştirilen “Terasta Tarım” uygulaması.
Uygulamanın ilk ürünleri
15 Ağustos Salı günü Akmerkez Üçgen Teras’ta yapılacak Hasat Şenliği ile toplanıyor.
Saat 17.00’de başlayacak şenlikte konuklar, şeflerin bahçeden toplanan taze meyve-sebzelerle yaptıkları yiyeceklerin tadına bakarken, gün boyu müzik, bahçe turları ve atölye çalışmalarına katılabiliyor.
Bodrum Müzik Festivali
12 yılı geride bırakan Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali bu yıldan itibaren Bodrum Müzik Festivali adıyla yoluna devam ediyor.
Festival bu akşam D-Marin Turgutreis’te Echo ödülü sahibi, Japon asıllı Alman piyanist Alice Sara Ott ve Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası konseriyle başlıyor.
16 Ağustos’a kadar devam edecek Bodrum Müzik Festivali’nde konserlerin yanı sıra sinema, çağdaş sanat, edebiyat, çocuk atölyeleri, gastronomi gibi farklı disiplinlerle işbirlikleri yapılıyor, klasik müzikle iç içe rehberli turlar düzenleniyor.
Festivalin mobilet.com ve mobilet iOS uygulaması üzerinden alınabilen biletlerinin tüm gelirleri de Tohum Otizm Vakfı’na ve Bodrum Sağlık Vakfı’na bağışlanıyor.
Paylaş