Paylaş
Trilye nihayet açılıyor
Aralık başında Ankara’daydım. Trilye’ye gittiğimde Süreyya Üzmez’le de bir araya geldik, sohbet ettik.
Süreyya Üzmez tam bir balık sevdalısı. Restoranı Trilye’nin menüsü, çıkardığı kitaplar, dergiler, gazete yazıları ve televizyon programları da bunun kanıtı.
Ülkemizde balık kültürünün gelişmesi, balığa saygı gösterilmesi için elinden geleni yapıyor.
Öğle yemeğine gittiğimiz ve ardından yola çıkacağımız için birbirinden lezzetli ve yaratıcı mezeleriyle başlamadık ama lakerdasını tatmamak olmazdı.
Tam mevsiminde tava hamsi kuşu, deniz ürünleri börek, Jumbo karides Nirvana, kalkan ızgara da her zamanki gibi çok lezzetliydi.
Beş yıldır emek verdiği Trilye’nin İstanbul şubesi de bu ay içinde açılıyor. Bebek’in manzarası ve denizin kokusu hiç kuşku yok Trilye’yi bambaşka bir boyuta taşıyacak.
Süreyya Bey, tüm deniz balıklarının yanı sıra bir Gelibolu klasiği olan ancak İstanbul’da ihmal edilen sardalyeye de gereken önemi vereceği için seviniyorum.
“Sardalye efsanesi İstanbul’da da sürecek” diyor Süreyya Bey.
Klasik yöntemlerin yanı sıra eminim ince dokunuşlarla yeni yeni lezzetler ortaya çıkaracaktır.
No4 Restaurant
Ankara’nın en kişilikli otellerinden biri olduğunu düşündüğüm Wyndham’a ilk açıldığı dönemde gitmiştim. O zaman adı Ramada Plaza idi. Kalitesiyle bir üst segment olan Wyndham’a uygun olduğu, biraz da kendini yenilediği için bir süre sonra adı değişti. Geçen ay burada konakladım. Hem otel hem de restoranı 7 yıl içinde çok daha iyi yerlere gelmiş. Otelin sahiplerinden Kemal ve Gül Erdoğan gustosu olan insanlar, tabii bu yönetime de yansıyor.
Özellikle No4 Restaurant’ı çok başarılı buldum. İlk açıldığı günden beri başında olan baş aşçı Kemal Akman, dünya mutfağı olarak yola koyulduğu menüde küçük değişiklikler yapmış. Mevsiminde ürün kullanıyor, yerel tatlara yer veriyor.
Hamsi tava, ördekli çıtır börek ve üzerinde kuzu incikle servis edilen keşkek başta olmak üzere yediğimiz her şey çok başarılıydı.
Ankara’nın en iyi ‘fine dining’ restoranlarından biri olmuş No4.
Taka
Trabzon’un Arsin ilçesinin Özlü Köyü’nde büyüyen Bektaşoğlu kardeşler, büyük abilerinin 1985 yılında garson olarak sektöre adım atmasının ardından onun yanında çalışmaya başlar.
10 yıl geçmeden ‘Bektaşoğulları Pide ve Köfte Salonu’nu, sonra da ‘Mavi Trabzon Lokantası’ ve ‘Tirabizonlinun Yeri’ gelir.
2002 yılında hedefler büyür ve Konya’da Karadeniz mutfağı sunan Taka Restoran projesini hayata geçirirler. 6 yıl önce de Ankara’da ilk şubelerini açarlar.
Konakladığım otele yakın olunca bir öğle yemeği için Taka’ya gittim. Ardından bir buluşmam olacağı için servis sorumlusu Zeki Bey’e acelemiz olduğunu söylemem yetti.
Hemen ikram olan salata, az fasulyemiz geldi. Hamsi istedik ama henüz hazır olmadığı için ızgara palamutta karar kıldık.
Servis de, sunum da, lezzet de, fiyat da harikaydı. Çayımızı içip kalktık. Yazdığım öyküleri de yanıma aldığım servis kağıdının üzerinden.
Artık Ankara’da güvenle gideceğim bir yer daha oldu, zaten menüde de denenecek çok şey var.
Lezzet Seyahatnamesi
Ömür Akkor, gastronomi dünyasının en üretken seyyahı. Belgeseller çekiyor, yemek kültürü üzerine yazılar kaleme alıyor ve şeflik yapıyor.
Bursa Mutfağı, Selçuklu Mutfağı, Osmanlıdan Günümüze Yumurtalı Tarifler ve Erken Dönem İslam Mutfağı’nın da aralarında olduğu 25 kadar yemek kitabı var.
Ömür, Anadolu seyahatlerine 20 yıl önce başlamış.
Haftada bir gün izin kullandığı zamanlarda işten çıkıp otogara gider, herhangi bir yere bilet alırmış.
Hem giderken hem de dönüşte otel masraflarından kaçmak için otobüste uyurmuş. Gün içinde de lokantaları, pazarları dolaşırmış.
Son yıllarda Komili’nin desteğiyle yaptığı “Lezzet Seyahatnamesi”nin üçüncüsü için Ağustos 2018’de yola koyulmuş.
Beş hafta boyunca Kilis, Malatya, Hakkari, Kahramanmaraş, Elazığ, Erzincan, Diyarbakır, Van, Adıyaman, Urfa, Bingöl ve Siirt’i dolaşmış.
İzlenimleri, yemek tarifleri, yemek yenecek ve görülecek yerlerin yer aldığı belgesel tadındaki “Lezzet Seyahatnamesi” 1 ay kadar önce yayımlandı.
Kahramanmaraş bölümünü özellikle okuyun derim. Bu seyahate Ömür Akkor ile birlikte gitmiştik.
Ömür, “Melek Hanım’ın hikayesini anlatacak ve engin mutfak bilgisini aktarabilecek cümleler kurabileceğimi sanmıyorum” diyor Maraş bölümünün girişinde.
Mükemmel sofrası benim de gözümün önünden hiç gitmiyor.
Ömür Akkor’un Anadolu mutfaklarından örnekler sunan restoranı Bursa’daki Zennup’un yemekleri de öyledir.
Bursa’ya yolunuz düşerse gidin derim. Bu arada güzel bir haber verelim, Zennup birkaç ay içinde İstanbul’da şube açıyor...
Nicole’ün sahibinden yanıt
Aylin Yazıcıoğlu’nun Nicole’den ayrılışının ardından yazdığım yazı sonrası Tomtom Suites ve Nicole Restaurant’ın Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Fehmi Yazıcıoğlu’ndan mail aldım.
Sayın Yazıcıoğlu şöyle diyor: “Geldiğimiz aşamada işletmeye ait düşünce ayrılıkları nedeniyle birlikte çalışma imkânı kalmadığına karar verdik. ‘Her ailede olur böylesine anlaşmazlıklar’ söyleminize de katılamıyorum, konu aile ile ilgili değildir, işle ilgilidir.
Aylin Hanım’dan önce de işten çeşitli ayrılan şefler olmuştur.
Mutfağın başındaki şef Aykut Doğanok öncülüğünde herkes çalışmaya devam etmekte. Çok iyi işler çıkaracaklarına inanıyorum.
Aylin Yazıcıoğlu az rastlanan donanıma sahip özel bir insan. Çok başarılı olacaktır.”
Paylaş