Aklımızda terör kurbanları

Atatürk Havalimanı’na IŞİD terör örgütünün saldırı haberini Roma’ya tepeden bakan bir restoranda kentin binlerce yıldır ayakta duran mimarisini ve kültürünü konuşurken aldık.

Haberin Devamı

Kültür ve tarih bir anda yerini teröre, terörün hedefindeki masum insanlara bıraktı. İnsan böylesi acı bir haberi ülkesinden uzakta aldığında olan biteni anlamaya takip etmeye çalışırken kendini çok daha fazla çaresiz hissediyor. Saldırının sonuçlarının çok daha büyük olduğunu düşünüyor.
Ama ne perşembe günü öğleden sonra hiçbir gecikme olmadan indiğimizde havaalanında karşılaşmayı beklediğimiz kaos ve karmaşa vardı, ne de hayatın akışı çok fazla etkilenmişti.
Aklımda havaalanı çalışanlarının yaşadıkları korku ve dehşetin aynası olan bakışları, terörü neden önleyemiyoruz soruları bilgisayarın başına oturdum.
Keşke terör saldırılarına karşı tasarlanmış bir savunma planı ve hemen devreye girebilecek bir özel tim
olsaydı diye mırıldanarak yazmaya başladım. Terörün istediğine boyun eğmemek, hayatın normal akışını yakalamak için...

 

Haberin Devamı

Tasarımla Ütopya ve Dilek Ağacı

Bu yıl Londra’da ilk kez Tasarım Bienali düzenleniyor.
Bienalin teması Thomas More’un ünlü yapıtı “Ütopya”nın yayımlanışının 500. yıldönümüne saygı niteliğinde ‘Utopia by Design/Tasarımla Ütopya’ olarak seçilmiş.
30 katılımcı ülkeden biri olan Türkiye, Londra Tasarım Bienali’ne “Dilek Makinesi” projesiyle katılıyor.
Serginin projesi tasarım stüdyosu Autoban’a ait.
Koordinasyonu da İstanbul Tasarım Bienali’ne imzasını atan İKSV üstlenmiş.
Yerleşik, sağlam temellere oturan bir tasarım kültürüne sahip olmaması ülkemizin en büyük eksikliklerinden.
Ne kentlerimizi, ne de özel alanlarımızı, ne de geleceğimizi tasarlayabiliyoruz.
Bu yüzden de bu yıl ilk kez düzenlenecek Londra Tasarım Bienali’nde olmamız çok önemli.
Bienale katılacağımız ‘Dilek Makinesi’ çalışması Anadolu inanışında derin bir yeri olan, Neolitik çağlara kadar uzanan dilek ağacından ilham almış.
Umarız bu ilk tasarım bienali dünyanın boğuştuğu küresel ısınma, artan şiddet, savaş ve terör gibi insanların geleceğini tehdit eden, yerinden edilmelere ve göçlere neden olan sorunlarına yol gösterici olabilir.
Dünyanın gelecekte daha yaşanabilir bir yer olmasına katkı sunabilir.
Londra Tasarım Bienali 7-27 Eylül tarihleri arasında yapılıyor.

 

Haberin Devamı

Zanzibar 23 yılın ardından yeni yerinde

Semih Tortamış ve Güniz Tortamış’ın 23 yıl önce açtığı Teşvikiye Destek Reasürans Çarşısı’ndaki Zanzibar her zaman güvenle gittiğim ve yemeklerinden memnun kaldığım bir yerdi. Geçen yıl kapandığını duyunca üzülmüştüm.
Zanzibar’ın kısa bir süre önce restoran cafe bar konseptiyle Zorlu Center köprü katında açıldığını öğrenince çok sevindim.
Semih Bey ve Güniz Hanım’la geçen hafta bir araya geldik. Yine çok zarif ve huzurlu bir mekan yaratmışlar.
O akşam denediğim integral un kullanılarak yapılan çıtır bir cins sandviç, keçi peynirli salata, levrek ızgara, dondurmalı profiterol ve armutlu creme brulee başarıyla yapılmış, son derece zevkli sunulan ve çok lezzetli çeşitlerdi.
Kapsamlı mönüyü hazırlarken İtalyan şef Riccardo Scaioli’den destek almışlar.
Zanzibar’da yaz dönemi boyunca açık alanda yer alan bar kısmında haftanın belirli günlerinde çeşitli canlı müzik dinletileri ve DJ performansları düzenlenecekmiş.
Temmuz ayının konuğu Kürşat Başar ve Orkestrası.
Zanzibar markasının Zorlu Center içindeki yeni yerinin yanı sıra Zanzi Kitchen adıyla Göktürk’te ve Cafe Zanzibar olarak Caddebostan’da yerleri var.
Dilerim daha uzun yıllar, sahip olduklarını heyecanı yitirmeden yollarına devam ederler...

 

Haberin Devamı

Alaçatı Hacımemiş’in Momo’su

Son yılların favori tatil yörelerinden Alaçatı’da iki İtalyan şef Lorenzo Pellecchia ve Pasquale Pressano, Momo adlı yeni bir restoran açtılar.
Momo, adını Michael Ende’nin yazdığı, hayatımızdan çalınmış zamanları bulup, sahiplerine geri getiren yaratıcı bir kız çocuğunun hikayesini anlatan kitaptan alıyor.
Yerel ve mevsiminde malzemeler kullanan, el yapımı makarnalar ve şarküteri ürünleri başta olmak üzere İtalyan mutfağından örnekler sunan, yenilenen bir taş evde yer alan restoran, kahveleriyle de iddialı.
Kahveler Hollanda’nın 140 senelik ünlü bir markasının özel harman çekirdek kahvesinden taze çekilerek sunuluyormuş...

 

Haberin Devamı

Bu akşam nereye gitsek?

Sürekli karşılaştığım bir soru vardır, ‘Bu akşam nereye gidelim, bir önerin var mı’ diye.
Önden, arkadan genişletilerek neredeyse 10 güne yaklaşan Ramazan Bayramı tatili sırasında İstanbul’da kalanlar, gelecek olanlar için sevdiğim yerlerden oluşan bir liste yaptım. Ancak bazı yerler bayramın ilk günü kapalı. Gitmeden sormakta, yer ayırtmakta yarar var. Şimdiden iyi bayramlar...

 

1 Mikla Tepebaşı: Mehmet Gürs’ün Mikla’sı bu yıl The Best Restaurant listesine 56’ncı sıradan girdi. Yeni Anadolu Mutfağı mönüsü deneyimlenmeyi hak ediyor.
2 Maya Lokantası Karaköy: Şef Didem Şenol açık ara İstanbul’un en güzel mücverini ve pastırmasını yapıyor.
3 Karaköy Lokantası: Öğlen anne yemekleri, akşam meyhane geleneğinden örnekler sunan yemekleri fiyat kalite dengesiyle insanı hayal kırıklığına uğratmaz.
4 Lacivert Restoran Anadolu Hisarı: Şef Hüseyin Ceylan’ın hiç bitmeyen heyecanı, enerjisiyle yaptığı lezzetli yemekler ve Boğaz manzarası daha ne olsun.
5 Sunset Ulus: Özel günler, özel konuklar için deneyimlenmesi gereken bir İstanbul klasiği. 20 yıldır popülerliğini kaybetmeyen ender mekanlardan.
6 Kilimanjaro Bomonti: Cemre Narin’in konsept danışmanlığını, Mustafa Otar’ın şefliğini üstlendiği Bomontiada Klimanjaro kısa sürede yemekleri ve barıyla kentin favori mekanları arasına girdi.
7 Asmalı Cavit ve Yakup: Asmalımescit’teki karşılıklı bu iki mekan İstanbul’un en iyi meyhanelerinden...
8 North Shield Gastro Pub: Teoman ve Lale Hünal’ın 26 yıl önce Ataköy’de açtıkları bugün güçlü bir marka olan North Shield’in Göktürk şubesi açık ara İstanbul’un en sevimli ve en iyi yemekli pub’ı.
9 İstanbul Modern Restaurant Salıpazarı: Müzeyi ve İnci Eviner sergisini dolaştıktan sonra Karaköy Limanına bakan eşsiz manzaralı restoranda bir mola İstanbul’da yapılacak en güzel şeyler arasında.
10 Müzedechanga Emirgan: Sakıp Sabancı Müzesi’nin içinde yer olan Müzedechanga İstanbul’un sanat ve iyi yemeğin iç içe geçtiği en özel restoranlarından.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları