Müge Akgün

BİR KAVAKLIDERE HİKÂYESİ...

12 Nisan 2025
Hafta başında Ankara’da dolu dolu bir 24 saat geçirdim. 39 yıldır Sevda ve Cenap And Müzik Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası Ankara Müzik Festivali vesilesiyle ilk kez tarihi Sevda ve Cenap And Evi’ni görme, aile anılarını Ali Başman, kızları Cevza ve Aslı’dan dinleme fırsatı bulduk. Ardından da festival kapsamında sahnelenen iki modern dans gösterisi izledik. Anlatacak çok şey var ama önce kısaca da olsa aile öyküsü...

Yurtdışında eğitim gören genç bir mühendis ve girişimci olan Cenap And, 1929’da Türkiye’nin ilk özel şarap üretim tesisini kurar. TBMM’nin ilk milletvekillerinden Tunalı Hilmi Bey’in kızı olan eşi Sevda And ise döneminin önde gelen kültür insanlarındandır. 1952’de bağlarının bulunduğu Kavaklıdere’de ev yaptırmaya karar verirler.
Anıtkabir’i de tasarlayan ünlü Türk mimar Prof. Emin Halid Onat proje çalışmalarına başlar, geleneksel Türk evi ile İsviçre dağ evi tarzını harmanlayan yapı 1955’te tamamlanır.



Ve ortaya erken Cumhuriyet dönemi Ankara’sının önemli sivil mimarlık örneklerinden biri çıkar.
Cenap ve Sevda And evlerinde sık sık klasik müzik buluşmaları düzenler.
Ancak Sevda And 1958’de geçirdiği bir trafik kazasıyla erken yaşta yaşama veda eder. Cenap And 10 yıl sonra ikinci evliliğini ilk Demokrat Parti hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Avni Başman’ın kızı, Fransa’da matematik ve İstanbul’da Fransız Filolojisi eğitimi gören Ayşe Cevza Başman ile yapar.


Yazının Devamını Oku

Göktürk’ün ikinci baharı

5 Nisan 2025
26 yıl önce Levent’te yaşarken kızımızı Hisar Okulları’na yazdırmaya karar verdiğimizde Göktürk’le tanışmıştık.

Zor bir karardı, uzun, ince ve dar bir yoldan 45 dakika süren yolculuğun, sadece benzin istasyonun yanında kahve içecek bir yer olmasının gözümüzü korkutmadığını söyleyemem.
Ama okulun artıları ağır bastı, kızımız eğitim yaşamına burada başladı. 20 yıl kadar önce biz de Göktürk’te yaşamaya karar verdik. Küçük bir köyün değişim sürecinin yakından şahidi olduk.
Bir zamanlar kentten daha sakin, doğayla iç içe bir yaşam için gelenlerin yerini, yapılaşmanın hızlı bir şekilde artmasıyla kent merkezine göre daha konforlu ve uygun fiyatlı ev arayışında olanlar aldı.
15 dakika mesafede İstanbul Havalimanı’nın açılmasının ve ikinci konut seferberliğinin başlamasının ardından da yeni bir döneme girildi.
Bu kez Göktürk havaalanında çalışanların, hatta sık uçanların cazibe merkezine dönüştü ve konut fiyatları hızla yükseldi. Her ne kadar statüsü hâlâ mahalle olsa da Göktürk’ün nüfusu her geçen gün artıyor.
Böyle bir tablonun yeme-içme alanına da yansımaması kaçınılmazdı.
İlk genişleme döneminde birbiri ardına yeni restoranlar, kafeler açılmıştı. Ancak yeni yerleşikler hâlâ gece ya da hafta sonu bir yere gidecekse eski alışkanlıklarıyla kent merkezindeki mekânları tercih ediyordu.

Yazının Devamını Oku

BUGÜN GÜNLERDEN ARİFE

29 Mart 2025
Bugün günlerden Arife... Çocukluğumun en sevdiğim dönemi, bayram hazırlıklarının son günü...

Her ne kadar resmi adı Ramazan Bayramı olsa da benim için- sanırım bu konuda yalnız değilim- hep Şeker Bayramı oldu. Tatlılara düşkün biri olmasam da her Ramazan Bayramı’nda çocukluğumun rengarenk akide şekerleri, lokumları, badem ezmeleri, annemin bir gün öncesinden yapıp sabah şerbetini döktüğü cevizli oturtma ve kadayıf tepsileri birer birer gözümün önünden geçer.
Umarım bu yıl da öyle olur.
Dileğim en azından yarın sabah içimizdeki çocuğun bayram sevincini yaşamasına, geleceğe dair güzel şeyler düşünmesine, umutlarını yitirmemesine izin vermek. Hepimize iyi bayramlar...

HAYALİNDEKİ RESTORANI NİHAYET AÇTI

Restoran sektörü çok kırılgandır, ekonomiden, ekolojiye, toplumsal olaylardan salgınlara her şeyden etkilenir. Bu yüzden de açılıp kapanmalar özellikle de küçük ölçekli şef restoranlarında çok olur. Türkiye’nin önde gelen şeflerinden İsmet Saz da 10 yıl kadar önce Kuruçeşme’de açtığı TOİ, ardından gelen Steeve ve Stefano ile bu kırılmalardan nasibini aldı.
Bir buçuk yıl kadar önce aynı mekânda açtığı Stefano’yu da kapatmış, hatta son konuşmamızda kariyerinin neredeyse yarıya yakınını geçirdiği yurtdışında restoran açma planları yaptığını, elinde olmayan değişimlerden, farklı yönlerden esen rüzgarlardan yorulduğunu anlatmıştı.

Yazının Devamını Oku

Ramazana geleneksel mutfaklar yakışır...

22 Mart 2025
Her zaman dillendirdiğim gibi gösterişli iftar sofralarının ramazan ayının anlamına ters düştüğünü, büyük bir israf olduğunu düşünürüm.

 Tercihim her zaman onlarca çeşit birbiriyle uyumsuz yemeklerin art arda sunulduğu lüks restoranlar yerine Ege, Karadeniz, Trakya gibi bölgelerin ya da yemeğiyle özdeşleşmiş Malatya, Gaziantep, Antakya, Adana, Urfa, Tokat, Kayseri gibi kentlerin mutfaklarından örneklerin sunulduğu, geleneğin yaşatıldığı yerlere gitmek.



Hafta başında İsmet Öztanık’tan Avantgarde Urban Levent’te Siirt mutfağı yemeklerinin sunulacağı iftar daveti alınca hiç düşünmeden ‘evet’ dedim.
20 yıl önce genç bir şef adayı olarak yanlarında çalışmaya başlayan bugün İstanbul’daki otellerin Executive Chef’i olarak görev yapan Siirtli Cüneyt Apuhan ve ekibi iftar sofrasında dört dörtlük bir Siirt mutfağı deneyimi yaşattı bizlere.



Yazının Devamını Oku

İLHAM VE UMUT VEREN BİR BULUŞMA

15 Mart 2025
Üç yıl kadar önce Atatürk Kültür Merkezi’ne taşınan Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi’ni bir türlü ziyaret edememiştim. Vakko CEO’su Jaklin Güner’in Kadınlar Günü vesilesiyle basın dünyasından kadınları bir araya getirdiği daveti bir ilk oldu.

Doğrusunu söylemem gerekirse fotoğraflarını daha önce görsem de mimarisinden konseptine böylesi etkileyici bir kütüphaneyle karşılaşacağımı hayal edemezdim.
Jaklin Güner’in konuşmasına başlarken altını çizdiği gibi Dünya Kadınlar Günü artık hiçbirimiz için sadece bir kutlama değil.
Kadının toplumdaki yerinin nasıl güçlendirileceğinin istatistikler eşliğinde konuşulduğu, tartışıldığı, çözüm önerilerinin yapıldığı bir buluşma. Zaten Güner de Vakko’da kadın istihdamı, oranları, cinsiyet ve fırsat eşitliği hakkında detaylı bilgiler verdi. Ama önce bu muhteşem kütüphaneden söz etmek istiyorum.




BABAM BEYOĞLU’NU ÖZLEDİ

Yazının Devamını Oku

HUZURU ARAYANLAR VE BULANLAR...

8 Mart 2025
Bazen bir yazının başına oturdu-ğunuzda öyle ilginç rastlantılar olur ki bir bakarsınız yazacağınız konular kendiliğinden bir bütünün parçalarına dönüşür. Bu hafta da öyle oldu.

Yaşam yolculuğunda farklı yollardan geçerek de olsa aradıklarını zanaatla, sanatla iç içe bir yaşamda bulan, birbirini hiç tanımayan belki de hiç tanımayacak isimler bir araya geldi.
Ama aradaki bağlantıyı da aslında ben değil, saygı duyduğum hayran olduğum büyük edebiyatçı ‘Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında’ diyen Ahmet Hamdi Tanpınar sağladı...

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ

Geçen hafta başında tavsiyeyle gittiğim saat tamircisi ‘Vakkithane: Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün kapısından girdiğim anda başladı hikâye. Sadece adı değildi ilginç olan, kaç tane tamircinin bir duvarı başta Tanpınar’ınkiler olmak üzere zaman içinde yolculuk yaptıran edebi kitaplara, romanlara ayrılmıştır ki?


Yazının Devamını Oku

Ramazan sofralarında geleneği yaşatmalıyız

1 Mart 2025
Her ramazan benim için geçmişten bugüne yolculuk gibi olur. Bu kez de farklı olmadı. Akrabalar ya da komşularla iftar sonrası yapılan çay sohbetleri gibi çocukluğumun kıştan ilkbahara, yazdan sonbahara uzanan ramazanları aklımda kaldığı kadarıyla birer birer gözümün önünden geçti.

Eminim ramazanla ilgili hepimizin bir anısı, onunla özdeşleştirdiği yiyecekler vardır. Benim için ramazan babamla çıktığımız iftariyelik alışverişiyle başlardı.
Zeytin, Trakya kaşarı, tulum peyniri, pastırma hepsini tek tek tatmak işin en sevdiğim kısmıydı. Akşam üstleri topa beş kala mahallemizdeki fırına gidip pide kuyruğuna girmek de ailenin en küçük üyesi olarak bana kalırdı.
Kaçı yumurtalı kaçı sade olacak bazen karıştırsam da pideleri ellerim yana yana koşarak eve getirirdim, görevini eksiksiz yapmış olmanın verdiği mutlulukla.



Diğer aileleri bilemem ama annemin, anneannemin, babaannemin, yengelerimin mutfakta en yaratıcı oldukları dönem bu bir ay olur, neredeyse her akşam ayrı bir menü hazırlanırdı.
Mevsimine göre değişiklik gösterse de bizde hemen her zaman babamın sevdiği yemekler yapılırdı.

Yazının Devamını Oku

OSCAR’IN İNCİLİ’LERİ...

22 Şubat 2025
Fatih Karaca ile 2016 yılının sonuna doğru Hürriyet Gazetesi ve Karaca iş birliğiyle hayata geçirmeye karar verdiğimiz, Türkiye’nin ilk restoran rehberi projesinin toplantıları sırasında tanışmıştık.

Zarafeti, nezaketi, olgunluğuyla çok da alışkın olmadığımız bir CEO portresi çiziyordu. Henüz 34 yaşında olduğunu öğrendiğimde şaşırmadığımı söyleyemem.
Oysa o tanışmamızdan 10 yıl önce, üniversite ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, daha 24 yaşındayken aile şirketlerinin yönetim kurulu üyesi olarak göreve başlamış.



Ve o günden bugüne ekibiyle birlikte grubu büyüterek, dünyanın alanında üç büyüğünden biri olma hedefine her geçen yıl daha da yaklaşarak yoluna devam ediyor, ses getiren projelere imza atıyor.
Hafta başında Fatih Karaca ile bir kez daha bir araya geldik. Yaratıcılıkta sınır tanımayan ünlü şefimiz Fatih Tutak’ın menüsünü Oscar töreninin hemen ardından verilen ‘After Party’de yemeklerin sunulacağı, inci tozu kullanılarak yapılan porselen Karaca Red Carpet Collection” serisini bir grup gazeteci ve yazarla birlikte deneyimledik.


Yazının Devamını Oku