Merkezi Paris’te olan ‘Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü-OECD’ dünyada taklit ve sahte ürün imalatı ve bu ürünlerin korsan ticaretiyle ilgili bir rapor yayınladı. Bu rapora göre, 500 milyar dolara yaklaşan küresel taklit ve sahte ürünlerde yüzde 63,2 oran ile dünyada birinci sırada yer alan Çin’i, yüzde 3,3 ile Türkiye takip ediyor. Yani taklit ve sahte ürün ticaretinde dünya ikincisiyiz. Üçüncü sırayı da yüzde 19 ile Singapur takip ediyor. Bu nedenle Çin, Türkiye ve Singapur ‘taklit ve sahte mal cennetleri’ olarak kabul ediliyor. Rapora göre taklit ve sahte ürünlerin miktarı küresel ithalatın yüzde 2,5'ine denk geliyor. En fazla taklit edilen ürünler ise ABD, İtalyan ve Fransız malları.
Avrupa Birliği ülkelerine ithal edilen mallarında yüzde 5’ini taklit ve sahte ürünler oluşturuyor. Dünyada taklit edilen markaların yüzde 20' si Amerikan, yüzde 15'i İtalyan, yüzde 12'si Fransız, yüzde 12'si İsviçre, yüzde 8'i Japon, yüzde 8'i Alman ve İngiliz. Korsan ürünler için Hong Kong, Singapur ve Çin uluslararası ticaretin kaçınılmaz platformları ve geçiş noktalarını oluşturuyor. Taklit ve sahte ürün kaçakçıları genellikle Afganistan ve Suriye gibi siyasi istikrarın olmadığı ülkelere yerleşip malları oralardan başka ülkelere gönderiyorlar
OECD raporunda dünyada yıllık korsan ve sahte mal ticaretinin terörü beslediği ayrıca, otomobil yedek parçalarından, ilaçlara, çocuk sağlığını bozan oyuncaklardan gıdalara kadar üretilen sahte ürünlerin insan hayatını tehlikeye soktuğunun altı çizildi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü raporunda, yasadışı sahte ürün ticaretinden elde edilen gelirin uyuşturucu ticaretinden daha büyük olabileceği ve küresel yeraltı ekonomisinin en büyük parçası olan korsan ürün ticaretinin terör örgütleri ile suç çetelerine büyük kaynak sağladığı belirtildi.
Peki, nedir bu Dağlık Karabağ meselesi? Gelin Sovyetler Birliği döneminden kalma bu karmaşık meseleyi birde benden dinleyin… Çünkü o günlerde ‘Kaynayan Kafkaslar’ röportajı için Dağlık Karabağ’daydım.
Yıl, 1991 Eylül 24…
Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15 Cumhuriyet’te bağımsızlık hareketlerinin olduğu yıllar. Azeri-Ermeni çatışmasının sürdüğü Dağlık Karabağ’da ilan edilmemiş bir İç savaş vardı. Ermeni çeteciler, Azeri köylerine otomatik silahlar, roketatar ve bombalarla saldırıyor. Sovyet Kızıl Ordu askerleri ise Ermeni ablukası ve olaylar karsısında aciz ve seyirci kalıyordu. Namluların çevrildiği Azeri köylerine yardıma gitmeyen, kurdukları barikatlarda kımıldayamayan Kızıl Ordu birlikleri ve Sovyet tankları. Esirler, Yaralılar, kaçırılıp rehin tutulan, öldürülen Azeri Türkleri ve dünyanın duyamadığı imdat çığlıkları...
Bosna genelinde öldürülen yaklaşık 100 bin kişinin yüzde 83’ü, yarısı sivil olmak üzere Müslüman Boşnak'tı. Halk arasında 'Çetnik' adı verilen Sırp Komitacı ve Milislerin saldırılarıyla Bosna’da kan gövdeyi götürürken Sırbistan ordusu bu gözü dönmüş katillere silah desteği, milis ve mühimmat veriyordu.
O günlerde Hürriyet Paris Bürosunda Fransa'nın Birleşmiş Milletler çerçevesinde Saraybosna'ya asker göndermesi haberini yazarken, Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök arayarak 'Muammer, Saraybosna'ya gidermisin? Faruk Zabçı bir süredir orada, şartlar çok zor biraz yorulmuş Londra'ya dönmek istiyor, yani nöbeti sen devralacaksın' dedi. Daha önce Azerbaycan’da Dağlık Karabağ savaşı, Sovyetler Birliğinde Gorbaçov’a karşı yapılan darbedeki olayları, Romanya ve Bulgaristan'daki çatışmaları gazete adına ben izlemiştim, tereddüt etmeden 'Tamamdır' diyerek hazırlıklara başladım. Önce Birleşmiş Milletlerin Zagreb'teki karargâhını aradım çünkü Saraybosna Sırpların kuşatması altında olduğu ve Havalimanı sivil uçuşlara kapalı olduğu için oraya sadece askeri malzeme götüren BM askeri nakliye uçakları uçabiliyordu.
Paris’ten ilk uçakla Zagreb’teki BM Operasyon Merkezine gidip akredite olduktan sonra bölgede çalışabilmek için BM basın kartı aldım. Bana Saraybosna’ya gidebilmem için İtalya'nın sahil kenti Ancona yakınlarındaki askeri üs'ten gidecek askeri bir nakliye uçağı beklemem gerektiğini söylediler. Zagreb’ten Ancona’ya kara yoluyla ulaştıktan sonra askeri Üs’te beklemeye başladım.
Bu sözler Efsane yazar Yaşar Kemal’e ait.
Aramızdan ayrılalı bir yıl oldu…
Türkiye’nin en önemli edebiyatçılarından Yaşar Kemal 2015 yılı Şubat ayının 28 inde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmişti. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazarı olan Yaşar Kemal 92 yaşındaydı.
Yaşar Kemal, Kasım 2014'te Bilgi Üniversitesinin'Fahri Doktora' unvanı vermek için düzenlediği törene sağlık sorunları nedeniyle katılmayınca adeta ‘vasiyet’ gibi bir mesaj göndermişti. Törende okunan mesajda dünyaca ünlü yazar şöyle diyordu;
“-Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun.
-İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın.
Mart 2011 den bu yana kanlı bir iç savaşa sahne olan Suriye’de en az 250 bin kişi yaşamını yitirdi, 4 milyon kişide evini, toprağını vatanını terk ederek 2,5 milyonu Türkiye'ye olmak üzere başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Dış güçlerin müdahalesi ile de savaş bölgesel ve uluslararası alanda karmaşık ilişki ve çıkarların bir sahnesi haline geldi. İşte birçok ülkenin müdahil olduğu ve dünyanın çeşitli ülkelerinden sayıları 30 bini aşan teröristin karıştığı bu kanlı ve karmaşık savaşta kimin kime destek verdiği, kimin kiminle savaştığını anlamak için Merkezi Washington'da olan 'Savaş Araştırmaları Enstitüsü’ haritalarla Suriye savaşının şifrelerini hazırladı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden alınan bilgililerle desteklenen araştırma haritaları Suriye savaşının ne kadar karmaşık olduğunu da gözler önüne seriyor. Fransız Le Monde gazetesinde de yer alan araştırmada Suriye savaşının aktörleri, bölgesel ve uluslararası destekçileri ile hangi ülkenin hangi bölgeyi niçin vurduğu belirtiliyor.
Suriye savaşının 4 aktörü
-Bugün Suriye'de savaşın 4 aktörü var. Bunlardan ilki iktidarı bırakmamaya kararlı olan Beşar Esad rejimidir. Düşmanları da Suriye’deki terör gruplarıdır. El Kaide'nin Suriye kanadı ‘El Nusra örgütü’ ve İslamcı grup ‘Ahrar El Şam’ ile Esad rejimine karşı savaş veren 'Suriye Özgürlük Ordusu' ayaklanmanın ılımlı aktörleri olarak tanıtılıyor. Diğer önemli aktör Kürtler. Bölgenin dört ülkesine dağılmış olan bu büyük azınlık iç savaşı fırsat bilerek devlet kurmaya çalışıyor ve bu amaçla da savaşın karmaşıklığından yararlanarak Suriye’nin Kuzey doğusunda kontrolü elinde bulunduruyor. Ancak bu bölgedeki Kürtler Şam güçleriyle ya da diğer terörist gruplarla değil sadece savaşın 4.cü aktörü IŞİD ile savaşıyorlar. Irak'ta kurulan ve İslam cihatçısı olduğunu ileri süren terör örgütü IŞİD, Suriye'yi bölgedeki nüfuzunu arttırmak için bütün dünyadan katılan 30 bin kadar yabancı teröristi yönettiği bir üs olarak kullanıyor.
Cumhurbaşkanı François Hollande 13 Kasım 2015'te Paris’te 130 kişinin ölümü ve 350 kişinin yaralanmasına yol açan terör saldırılarından sonra konuyu gündeme getirmişti.Hollande Versailles’da ‘Ulusal Meclis’ ve ‘Senato’nun ortak toplantısıyla oluşan ‘Fransa Parlamentosu’ önünde yaptığı konuşmada ‘Terör suçuyla bağlantılı olarak vatandaşlıktan çıkarma" ile ‘olağanüstü hal ilan edilmesi’ konularını içeren Anayasa maddelerinde değişiklik yapılmasını istemişti. Bunun üzerine hazırlanan ‘Anayasa Ulusu Koruma Kanun Tasarısı’ büyük tartışmalara neden oldu. Bu tartışmalar tasarıya karşı çıktığı için Mayıs 2012 den bu yana Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Christiane Toubira’nın istifasını beraberinde getirdi.
Paris saldırısından hemen sonra herkes sivillere karşı yapılan hunharca saldırının etkisi altında duygulu açıklamalarda bulundu ancak daha sonra işin ‘hukuki’ ve ‘yasal’ durumu düşünülmeye başlandı. Şimdi ise aradan daha 3 ay bile geçmeden hem soldan, hem sağdan hem de diğer görüşteki parlamenterlerden farklı sesler yükselmeye ve konu ‘politik malzeme’ haline getirilip tartışılmaya başlandı
Fransa bir taraftan Ürdün ve uçak gemisi Charles de Gaulle’den kalkan savaş bombardıman uçaklarıyla IŞİD’e karşı Suriye ve Irak’ta operasyonlarını sürdürürken örgütün yayınladığı terör propagandası videolarına da İçişleri Bakanlığı vasıtasıyla video, afiş ve İnternet sayfası ile karşı propaganda yaparak vatandaşları uyarıyor.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PROPAGANDA VİDEOSU
Paris saldırılarının ardından Fransa ve Belçika’da teröristleri hedef alan operasyonlarını artıran Fransa’ya karşı IŞİD, 130 kişiyi öldüren saldırganların Suriye’nin Rakka kentinde çekildiği sanılan 17 dakikalık görüntülerini yayınladı. Terör propagandasının yapıldığı profesyonelce hazırlanan videodaki görüntülerde Paris’te baskında ölen teröristlerden 9’u yer aldı. Paris saldırılarını düzenleyen üçü Fransa, dördü Belçika ve ikisi Irak vatandaşı olan teröristler arasında saldırılardan iki gün sonra Saint Denis semtinde yapılan operasyonda öldürülen ekibin lideri Abdelhamid Abaaoud’ta bulunuyor. Videodaki görüntülerde atış talimi yapan ve esir tuttukları kişilerin kafalarını kesen teröristler yer alıyor. Fransa İçişleri Bakanlığı IŞİD’in bu ve buna benzer propaganda videolarına karşı hazırladığı propaganda kampanyasında vatandaşları bilgilendiren, uyaran afiş ve kısa videolarda terör örgütünün gençleri kandırmak için yaydığı yalan İslami söylemleri verirken altlarında da gerçeklere vurgu yapıyor.
IŞİD VİDEOLARINA KARŞI PROPAGANDA AFİŞLERİ
Ellerinde siyah bayraklarla lüks araçlarda tur atan teröristlerin olduğu afişlerden birinin renkli üst yarısında
Haberleri tararken hürriyet.com.tr’ ye “İş adamı Halis Toprak (78), Fransa’nın Nice şehrinde kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetti” haberi düştü. Haber “1938 yılında Diyarbakır Lice’de doğan ve iş hayatına Adana’da başlayan sanayici, iş adamı Halis Toprak Fransa’nın Nice kentinde kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Seramik, kâğıt, ilaç gıda gibi 30’a yakın sektörde faaliyet gösteren Toprak Holding’i Türk sanayine kazandıran Halis Toprak’ın cenazesi bugün Fransa’dan İstanbul’a getirilecek” diye devam ederken tam 20 yıl öncesine gittim.
26 Nisan 1996 öğlen saatleri…
Hürriyet Paris bürosunda gündemle ilgili haberleri hazırlarken dönemin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök aradı.“Muammer, işadamı Halis Toprak’ın sevgilisiyle ön balayı için Fransa’nın Côte d'Azur sahiline gittiği haberini aldık ancak tam nereye gittiğini öğrenemedik. Sen bölgeyi iyi bilirsin Hürriyet Haber Ajansı Genel Müdürü (şimdiki DHA) Uğur Cebeci, Toprak’ın özel uçakla Nice havalimanına gitmiş olabileceğini söyledi, buradan yola çıkarak araştırma yapılabilir, bir bak nerede olduğunu bulursan derhal atla git mahkemelik bir olay var çok önemli” diyerek kapattı.
Özkök’ün bahsettiği sahil Fransa’nın hemen hemen tüm güneyini kaplayan Nice, Antibes, Cannes, Théoule-sur-Mer, Saint Raphael, Sainte Maxime ve Saint Tropez’nin olduğu ve özel olarak korunan dünya sosyetesi yazlıklarının bulunduğu geniş bir bölge, yani denizde balık aramak gibi bir şey. ‘Mahkemelik önemli olay’ dediği de Halis Toprak’ın boşanmak istediği 25 yıllık eşi Ayşe hanımın istediği 100 Milyon dolar, o günün parasıyla tam 7 Trilyon Türk lirası…
İlk iş bölgedeki tanıdıkları telefonla arayıp bir bilgileri olup olmadığını sormak oldu. Hemen hemen hepsinin cevabı