Paylaş
Bu sözler Efsane yazar Yaşar Kemal’e ait.
Aramızdan ayrılalı bir yıl oldu…
Türkiye’nin en önemli edebiyatçılarından Yaşar Kemal 2015 yılı Şubat ayının 28 inde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmişti. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazarı olan Yaşar Kemal 92 yaşındaydı.
Yaşar Kemal, Kasım 2014'te Bilgi Üniversitesinin'Fahri Doktora' unvanı vermek için düzenlediği törene sağlık sorunları nedeniyle katılmayınca adeta ‘vasiyet’ gibi bir mesaj göndermişti. Törende okunan mesajda dünyaca ünlü yazar şöyle diyordu;
“-Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun.
-İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın.
-Kimse kimseyi aşağılayamasın.
-Kimse kimseyi asimile edemesin.
-İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin.
-Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir.
-Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır.
-Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar."
Yaşar Kemal Paris’e her gelişinde beni mutlaka arardı. Bu nedenle adı ne zaman geçse onunla ilgili birçok olay film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.
Chirac, Notre Dame'a girecek 3 gazeteci içinde beni de seçti
Fransa Cumhurbaşkanlarından François Mitterrand 8 Ocak 1996 günü öldüğünde Notre Dame Katedrali’nde bütün dünyadan liderlerin katılacağı bir tören düzenleneceği ve Katedrale sadece özel davetli Kral, Kraliçe, Devlet ve Hükümet başkanları ile önemli şahsiyetlerin alınacağı açıklandı. Cumhurbaşkanı Chirac’la birlikte Katedralin içine Elysee Sarayına akredite 3 gazeteci, 3 Televizyon Muhabiri ve 3 Ajans fotoğrafçısı alınacak diğer gazeteciler öteki davetlilerle katedralin önüne kurulacak dev ekrandan töreni izleyecekti.
Tören 3 gün sonraydı ve bende Chirac’la seyahat eden akredite gazeteciler arasındaydım. Cumhurbaşkanı sözcüsü Catherine Colonna’yı arayıp Notre Dame’a girecek gazeteciler arasında olmak istediğimi bildirdim. Bana ‘girmek isteyenlerden 3 gazeteciyi Cumhurbaşkanı seçecek, listeye senin de adını yazıyorum, bilgi veririm” dedi. Törenden bir gün önce ev telefonum çaldı. Arayan sözcüydü ve Chirac’ın adımı onayladığını Elysee Sarayına gidip giriş kartımı alabileceğimi söyledi.
Paris Notre Dame Katedrali'nde 11 Ocak 1996 günü düzenlenen törene saat tam 10.00 da Chirac’la birlikte girdik gazetecilere ayrılan bölüm hemen girişteydi. Aralarında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'inde olduğu 60'dan fazla Kral, Kraliçe, Devlet ve Hükümet başkanı ile beraberindeki heyetler ve Mitterand'ın dostlarıyla eski, yeni hükümet üyelerinden oluşan 1300 kişi yavaş yavaş gelmeye ve önümüzden geçmeye başladı.
Kimler yoktu ki?
Paris Başpiskoposu Jean-Marie Lustiger tarafından gerçekleştirilen dini tören adeta bir dünya liderler defilesini andırıyordu. İlk girenler arasında Filistin lideri Yaser Arafat, BM Genel Sekreteri Boutros Gali, Monaco Prensi Rainier ile Küba lideri Fidel Castro oldu. Cumhurbaşkanı Demirel yanında Nazmiye hanım, Paris büyükelçimiz Tanşuğ Bleda ve Dışişleri bakan yardımcısı Aldülkadir Ateş'le geldi. ABD Başkan yardımcısı Al Gore, Azerbaycan ve Ermenistan Cumhurbaşkanları Haydar Aliyev ile Levon Ter Petrosyan, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman ile Başbakan Şimon Peres, İspanya kralı Juan Carlos ve eşi Kraliçe Sophie ile Başbakan Felipe Gonzales onları takip etti.
Krallar ve Devlet Başkanları arasında bir Türk yazar: Yaşar Kemal
Ardından sanki Krallar resmigeçidi başladı, Ürdün Kralı Hüseyin'in kardeşi Prens Hasan Bin Tallal, Hollanda Kraliçesi Beatrix, Belçika Kralı Albert ve Kraliçe Paola, Kamboçya Kralı Norodom Sihanuk ve eşi Kraliçe Monineath geçerken arkalarından Yaşar Kemal’i görünce gözlerime inanamadım. İki metre yakınımdan geçince ‘Kemal Abi görüşelim’ diye seslenince bana döndü ve ‘yerime oturayım gel konuşuruz’ deyip protokolde ikinci sıradaki yerine oturdu. Daha adlarını burada saymadığım bir çok ülkenin lideri arka arkaya geldi. Kapı kapanmak üzereydi Galler Prensi Charles, İngiltere Başbakanı John Major, Rusya lideri Boris Yeltsin, Clinton'un yardımcısı Al Gore ve Almanya Şansölyesi Helmut Kohl son girenler oldu.
Evrensel kültür Akademisi üyesiydi
Davetliler yerlerini bulabilmek için ayakta beklerken aralarından sıyrılıp Yaşar Kemal’in yanına gittim. Hemen yerinden kalktı ve 'Sendemi buradasın Mardinli' diyerek sarıldı. Abi ‘ Hem Türk resmi heyetiyle değilsin hem de protokolde en öndesin” dediğimde o gür sesiyle 'gördüğün gibi seninle Notre Dame Katedraline bu kadar Kral, Kraliçe ve Devlet Başkanı arasında giren Anadolu’nun bağrından çıkmış iki Türk’üz' dedi ve ekledi.“Ben Mitterrand'ın kurduğu ‘Evrensel Kültür Akademisi'nin 12 kurucu üyesinden biriyim. İki ay kadar önce Paris'e geldiğimde hasta olduğu halde görüşmüştüm, büyük bir dosttu ve dostlarına müthiş bağlıydı. Fransa’ya her gelişimde mutlaka beni davet ederdi. Vefat edince törene Akademi üyesi olarak davet edildim”. Her Paris’e gelişinde görüştüğüm ve 'Yaşar Abi’ diye hitap ettiğim Efsane yazar beni ismimle değil hep ‘Mardinli’ diye çağırırdı.
Güzin Dino,Yaşar Kemal, Muammer Elveren, Marie de la Forest, Ayşe Kemal Baban
Yaşar Kemal roman yazdığında çok önemli bir durum olmadığı zaman eve kapanır dışarı çıkmadığını söylerdi. Ancak, Aralık 1993 te ölen Ressam-Çizgi ustası Abidin Dino’nun anısına eşi Güzin Dino Mayıs 2005’te Paris ‘Galerie Vielle du Temple’ da gerçekleştirilen serginin açılışı için bu kuralı bozmuştu. Açılışı yapmak üzere davet edilmiş ve eşi Ayşe Kemal Baban ile geldiğinde sergide görüşmüştük.
Yaşar Kemal'in açılışını yaptığı sergide Büyükelçiler ve Sanatçılar
Sergiye Paris Büyükelçisi Uluç Özülker, OECD Büyükelçisi Sencar Özsoy, Başkonsolos Aydın Sezgin, Emekli Büyükelçi Orhan Güvenen katıldı. Davetliler arasında SİPA Press’in patronu Gökşin Sipahioğlu, Ressam Utku Varlık, Ömer Kaleşi, Yazar Nilüfer Göle, Seramik sanatçısı Alev Ebuzziya, Karikatürist Selçuk Demirel, Tarihi eser uzmanı Ahmet Benli gibi tanınmış isimler vardı.
Yaşar Kemal bir ara koluma girdi ve ‘Biraz dışarı çıkıp hava alalım’dedi. Kapının önüne çıkınca ‘Kemal Abi bildiğim kadarıyla roman yazıyorsun nasıl oldu da yazıya ara verip geldin” diye sorunca şu cevabı verdi “Doğrudur roman yazarken pek çıkmam ama Abidin’i 21 yaşında tanıdım ve dostluğumuz ölümüne kadar devam etti, Güzin hanım da onun emanetidir. Onun için ‘Fırat Suyu Kan Akıyor, Baksana’, ‘Karıncanın Su İçtiği’, ‘Tanyeri Horozları’ ve ‘Bir Ada Hikâyesi’ dörtlemesinin sonuncusu ‘Çıplak ada-Çıplak Deniz’i yazarken Güzin Hanım ‘Açılışı yapar mısın?’ diye arayınca hiç düşünmeden ‘evet’ diyerek yazıyı bırakıp Paris'e geldim” demişti.
Yaşar Kemal bütün şanına, şöhretine rağmen işte böyle dostluklarına da sadık bir insandı. Ölümünün birinci yıl dönümünde bu hatıralarla anmak istedim. Mekânı cennet olsun…
Paylaş