Gamze Özçelik’e tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanan Gökhan Demirkol’la artık hangi kadın beraber olmaya cesaret eder ki, diye düşünenler fena halde yanıldı.
Yeni eğlencemiz Facebook’tan gündemimize düşen fotoğraflardan anlaşılacağı üzere Demirkol, kendine güzel bir İspanyol sevgili yapmış. Diyeceksiniz ki, "Elin Maria’sı, Gökhan’ı nereden tanısın?" Doğru... Facebook’tan izini sürdüğüm Demirkol da aynı fikirde olsa gerek rotasını yurtdışına çevirmiş.
Ancak Demirkol’un Facebook’taki sayfasındaki çoğu kadından oluşan 561 kişilik arkadaş listesinde Türkiye’den de bir hayli kişi varve çoğu da Demirkol’a asılıyor.
Demirkol, sayfasına engelleme koymayıp, kamuoyuna açmış. Belli ki, maceralarını bizlerle paylaşmak istemiş. O halde biz de Demirkol’un bu isteğine ortak olalım.
İlk mesaj, Demirkol’a sırılsıklam aşık olan İspanyol Ana Maria’dan: "Harika hissediyorum kendimi. Böyle bir duyguyu yaşamamıştım. En son böyle bir duyguyu ne zaman yaşadığımı da hatırlamıyorum. Cumartesi akşamı, arkadaşlarım bekliyor ama ben telefonu açmıyorum. Çünkü dün gece sadece dört saat uyudum... Hiçbir şeye ihtiyacım yok. Mutluyum ve kendimi tatmin olmuş hissediyorum."
Didem: "Gökhan bu Malta işi çok uzadı. Kesin bi b.klar çeviriyorsun orda. Dön artık."
Nazlı: "Ne işin var Malta’da Allah’ın cezası nasıl aldılar seni oraya. Mülteci bu, diye şikayette bulunacağım. Hoş orada mülteci olsan ne olur... Şöyle hazır gitmişken yanlışlıkla mafya filan sıksa da topuklarına ben de rahatlasam."
Quanita (Birleşik Arap Emirlikleri): "Nasilsen? How is your plans getting along for your trip to Cape Town?" (Quanita, Cape Town gezisi için planlar ne durumda diye soruyor.)
Fallon (Güney Arfika): "Hello Gokhan! So i hear you joining us in Cape Town... Thats lovely, well look forward to meeting you" (Fallon, Gökhan’ın Cape Town’a geleceğini duymuş, sabırsızlıkla bekliyor.)
Dila: "Fas’daki düğüne de gidecek misin?"
Bu mesajlardan çıkan ana fikir şu: Gökhan Demirkol, Turist Ömer misali dünya turuna çıkmış, her limanda kendine sevgili yapmış ve Türkiye’deki arkadaşları da "Crystal sensiz yetim kaldı" diyerek dört gözle onun dönmesini bekliyor.
Demirkol’un elinde kamerası, sinsi sinsi gülüşüne bakıyorum da "Yeni Nuri Alço’muz vatana millete hayırlı olsun" diyorum.
n "Bu marş ırka yazıldı, siyah birinin bu marşı söylemesi tuhafıma gidiyor."
(Futbol yorumcusu Tuğrul Yenidoğan, Yunanistan’a yenildiğimiz maçta seyircinin alkışla destek verdiği Aurelio’nun İstiklal Marşı söylemesine kıl olduğunu açıklarken...)
n "Abdullah Çatlı’yı eleştirenler şimdi bir daha düşünsün. Bu ülkeye 50 tane daha Abdullah Çatlı lazım."
(Futbol yorumcusu Kemal Belgin, Abdullah Çatlı’ları göreve çağırırken...)
n "Tezahüratı aksak ritimli yapsınlar. Mehter Marşı gibi. Yabancılar o tür tezahüratlara alışkın değil, ritimleri aksıyor."
(Tuğrul Yenidoğan, taraftardan istek konusunda sınırları zorlarken...)
n "Kadınlar, erkeklerden daha çabuk eğitiliyor. Erkekler yontulmuyor, dünyaya üremek için gelmişler."
(Neslihan Yargıcı, erkekleri tahlil ederken...)
Livaneli hangi kitabı bitiremedi
Zülfü Livaneli’nin anılarını kaleme aldığı Sevdalım Hayat kitabı, sadece tartışma yaratacak anılarla değil yazarının samimi itiraflarıyla da ilgi çekiyor. Örneğin Karl Marx’ın her biri tuğla büyüklüğünde üç ciltten oluşan Das Kapital kitabını nasıl bitiremediğini anlattığı bölüm...
"Hep, ’Yirmi yarda keten bezi’ geçiyordu okuduğum bölümde. Bir süre sonra ’Yirmi yarda keten bezi’nden fenalık gelmişti. Eski İngiltere ekonomisinden de bıkmıştım... Kıvıramayacağımı anladım ve haddini bilen bir genç olarak bu kitapları okumayı erteledim" diyor Livaneli.
Sosyalizme ilgi duymuş her gencin üzerine kábus gibi çöken, "Okudun mu?" denince derin bir sessizlik ve eziklik duygusu içinde "Daha bitiremedim" yanıtı verilen ve bir türlü bitirilemeyen Das Kapital’in bitmediğini solcu gençliğin dilinde marş olmuş şarkılara imza atan Livaneli’den duymak ilginç. Bu durumun, birçoklarında rahatlama hissi yaratacağı kesin.