Sümer Tilmaç, Hürriyet’ten Şermin Terzi’ye verdiği röportajda kolundaki kalpaklı Atatürk dövmesi için "5 yıl önce yaptırdım, şimdi olsa daha büyük yaptırırdım...
Kendi devrimcimi kolumda taşımak istedim" diyor. Şık bir dövme, ancak bu dövmeyi "Milyonda Bir" dizisinde göremedik. İlk bölümlerde Tilmaç’ın dövmesinin olduğu sağ kolunda bandaj vardı.
Milliyet Televizyon Dergisi’ndeki "Söz Okurun" bölümünde Senem Enez adlı bir okur "Tilmaç’ın kolunda bandaj var. Bu rahatsızlıktan dolayı mı yoksa orada olan kalpaklı Atatürk dövmesini kapatmak için mi? Eğer böyle bir şey varsa ve böyle bir şeye Sümer Bey izin veriyorsa o da bizleri üzer" demiş.
Evet böyle bir şey var. Dördüncü bölümde de yaz sıcağında Tilmaç uzun kollu gömlek giyiyordu.
Tilmaç’ın canlandırdığı Yaşar Usta karakteri bir bahçıvan. Dövmeli bir bahçıvan olamaz mı? Olabilir de, olmayabilir de. Dövmenin Yaşar Usta karakterinin gerçekliğini gölgeleyebileceği de düşünülmüş olabilir.
Bana kalırsa dövme olsa da bir sorun çıkmazdı. Hatta bu dövmeden çok güzel yan öyküler çıkabilirdi.
Anneler ve eşcinsel oğulları
Oğlunuz bir gün yanınıza gelip "Ben eşcinselim" deseydi ne yapardınız?
Türkiye’de bu soruyla yüzleşen ya da bildiği halde yüzleşmekten kaçınan birçok aile var. Var ama, eşcinsellerin sorunlarının tartışılması için önümüzde daha yüz yıl olduğundan (bunu şu anki devlet yetkilileri diyor) bu sorunlar gündeme gelmiyor.
Neyse ki, Lamda İstanbul gibi sivil toplum kuruluşları var. Lamda İstanbul, eşcinsel, biseksüel, travesti olan çocukları ebeveynleriyle buluşturuyor.
Cumartesi günleri düzenli olarak buluşan Lamda İstanbul aile grubu, "Kim olursan ol, önce benim çocuğumsun" sloganından hareket edip "Bu topraklarda farklı cinsel kimliklere yöneltilen şiddet son bulsun" diyor.
Taraf gazetesinden Ayça Örer, "Onlar eşcinsel çocuklarına sahip çıkıyor" başlıklı haberinde 15 yaşında "Ben senin gibi hissetmiyorum. Kız gibiyim" itirafında bulunan oğlunu artık kızı kabul eden Pınar Hanım’ın şu anlamlı sözlerine yer vermiş:
"Hálá oğlumun yasını tutuyorum, geceleri eski fotoğraflarını öpüp koynuma koyuyorum."
Aynı Pınar Hanım şimdi çocuğuna ameliyat öncesi süreçte yardımcı oluyormuş. Hatta çocuğundan daha ilgiliymiş, bilinçlenmek istiyormuş.
Lamda İstanbul aile grubunda aynı durumu yaşayan ailelerle fikir alışverişinde bulunmak için toplantıları kaçırmıyormuş.
Türkiye’de Pınar Hanım’ın durumunda birçok anne var. Bilinçlenmeleri, yol gösterilmeleri gerekiyor.
Lamda İstanbul, bu görevi üstlenen sivil toplum örgütlerinden biri. Ancak onlar da toplumun ahlakını bozdukları iddiasıyla kapatılma davasıyla boğuşuyorlar. Seslerini duyurma şansları çok az. Çünkü Türkiye’nin çok daha önemli gündem maddeleri var!
Tüylü kadınlar çekicidir
Yok ben değil, Almanya’da satış rekorları kıran "Feuchtgebiete" (Bataklık Bölgeler) kitabının yazarı Charlote Roche diyor.
Roche, kitabında hemoroit ameliyatı olmak için hastaneye yatan 18 yaşındaki Helen Memel’in hasta yatağında kurduğu cinsel fantezileri anlatıyor. Hem de ne fanteziler!
Helen, vajina sıvısını kulak arkasına parfüm niyetine sürüyor. (Almanya’daki rap yıldızı Reyhan Şahin’in meğer bir bildiği varmış.) Apış arasına sızan kokudan büyük zevk alıyor. Seks fantezileri ise burada yazılmayacak cinsten tabu deviren.
Bu kitap Türkçe’ye çevrilmedi. Bilgileri Radikal Kitap ekinden Ümran Kartal’ın tanıtım yazısından okudum.
Roche’u Stern dergisi yeni bir feminizm öncüsü olarak alkışlıyor. Tabii kitabı ’iğrenç bir pornografi’ bulanlar da mevcut.
Gelelim en ilginç yoruma:
Bu kitabı parfümlü petlerin 24 saat vaat ettiği hijyen çılgınlığının eleştirisi olarak görenler de varmış.Ben "Sex and the City" kuşağının ve photoshop harikası kadınları idol olarak sunan kadın dergilerinin, kadını gerçek doğasından tamamen uzaklaştırdığını düşünenlerdenim.
Roche’un anlattığı tüylü çekici kadınları okumayı da merakla bekliyorum. Tabii Kartal’ın dediği gibi bu tabu deviren kitabı Türkiye’de basmaya cesaret edecek yayınevleri çıkarsa...