Paylaş
Akşan Yapı, İzmir’in ana gündeminde yer alan kentsel dönüşüm sürecinde ve deprem sorununa çözüm olarak çelik yapı sistemlerini sunuyor.
ÇELİK yapı sektörünün önde gelen firmalarından Akşan Yapı’nın yönetim kurulu başkanı Melih Şimşek, kentsel dönüşüm sürecinde çelik yapı sistemlerinin önemine dikkat çekti. Önemli açıklamalarda bulunan Şimşek, "Aynı arsa üzerine, geleneksel yapı sistemi ile 100 bin konut inşa etmek yerine, çelik yapı sistemi ile 107 bin konut inşa edilebilir. Yani çelik sistemi kullanılarak yüzde 7 daha fazla konut kazanımı söz konusu. Bu konutlarda ayrıca, 450 milyon Euro gibi enerji tasarrufu da sağlanıyor" dedi.
Çelik yapı sistemlerinin birçok avantajının bulunduğunu dile getiren Melih Şimşek, özellikle Türkiye’nin önde gelen üç sorununa çözüm getirdiğine dikkat çekti. Şimşek, sözlerine şöyle devam etti;
"Şu anda İzmir’le birlikte ülkemizde deprem, enerji ve çevre konuları problem olarak önümüzde duruyor. Ülkemiz bir fay hattında ve çelik yapı sistemleri şu anda dünyada depreme en dayanıklı sistem olarak biliniyor. Diğer taraftan dünyanın en pahalı enerjisini kullanan ülkelerden biriyiz. Çelik yapı sistemleri ile farklı iklim koşulları için farklı ve ekonomik çözümlerle yüksek enerji verimliliği sağlayabiliriz. Çevre konusu da üzerinde önemle durulması gereken bir konu. Çelik yapı sistemleri yüzde 90 ve üzeri oranda geri dönüştürülebilir. Ayrıca, çelik yapı sistemleri ile inşaat sırasında minimum su tüketimiyle tasarruf sağlayarak su kaynakları ve yer altı sularının kirlenme riskini azaltıyor."
İnşaat süresi kısalıyor
Kentsel dönüşüm sürecinde çelik yapı sistemlerini olmazsa olmaz bir gereklilik olarak gören Melih Şimşek, bu süreçte enerji, çevre, güvenlikle birlikte hız konusunun da çok büyük bir başarı faktörü olarak ortaya çıktığını söyledi. Şimşek, “Kentsel dönüşüm yasası son dönemde alınan en önemli ve hayati önem taşıyan kararlardan biridir ancak bu süreç tabi ki zorlu bir süreç olacaktır. Yüzlerce konut yeniden yapılacak ve vatandaşlar yeni konutlarına yerleştirilecek. Her şeyden önce hızlı işlemesi gereken bir süreç bizleri ve ev sahiplerini bekliyor. Elbette ki bir binanın belli bir inşa süresi vardır. Ancak çelik yapı sistemleri ile artık bu süreyi minimuma indirmek mümkün. Çelik yapı sistemleri diğer alternatif yapı sistemlerine göre yapım aşamasında iklim şartlarından etkilenmediği hızlı bir yapım sürecine sahiptir. Çok kısa sürede yüzlerce depreme dayanıklı, sürdürülebilir enerji tasarrufu sağlayan, çevre dostu yapılar inşa edebilirsiniz” bilgisini verdi.
Kapasite 125 bin
Aynı zamanda Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) ve Çevre Dostu Binalar Derneği’nin (ÇEDBİK) yönetim kurulu üyesi olan Melih Şimşek, Türkiye’de yılda 125 bin adet 100 metrekarelik çelik sistemli konutu üretme kapasitesi bulunduğunu belirterek, “Bu kapasitenin bir yıl gibi kısa bir sürede 3-4 katına çıkmasının mümkün. Bu süreçte, özellikle kamunun çelik yapılara yönelmesi, Türk yapı sektöründe güvenli binaların geleceği için belirleyici olacaktır. Çelik yapı sektörü ülkemizde sadece teşvik edilmeyi bekliyor. 5 yıl içinde özellikle birinci derece deprem riski altındaki illerimizdeki yapıların yüzde 10’u çelikten inşa edilirse, ülkemizde güçlü yapıların kurulmasında iyi bir başlangıç olur” dedi.
YÜZDE 60’I SATILDI
İzmir’de inşaatı devam eden 35. Sokak projesi hakkında da bilgi veren Şimşek, 555 adet konuttan oluşan ve ilk etabı 2013 ocak ayında teslim edilecek olan projenin yüzde 60’ının satıldığını ifade etti. Şimşek, “1+1 bahçeli evler, 2+1 daireler, 2+1 bahçe dubleksleri, 3+1 sıra evler, 3+1 bahçe dubleksleri ve 4+1 avlulu evler olmak üzere toplam 6 tip konut seçeneği sunuyoruz. Projenin şu anda yüzde 60’nı satmış durumdayız” dedi.
Yeni projeler yolda
İzmir’de yapmayı planladıkları yeni proje yatırımları hakkında da bilgi veren Melih Şimşek, İzmir’de arazi geliştirme çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü aktardı. Şimşek, 2013’te yeni projenin başlayacağını söyleyerek, "İzmir’de hem kuzey, hem de batı aksında iki proje belirledik. Bunlardan hangisinin önce başlayacağını önümüzdeki aylarda duyuracağız. Biri 100 ,diğeri ise 200-300 milyon TL’lik proje olacak. Yeni projemiz de İzmir’in mimari dokusuna uygun, kentsel dönüşüme öncülük edecek, İzmirlilerin ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan, uygun fiyat aralığı ile geniş bir kesime hitap eden bir proje olacak. Biz 2015 yılına kadar 5 bin konut inşaa etmeyi planlıyoruz. Bunun çoğunun da İzmir’de olmasını istiyoruz" ifadesini kullandı.
HEDEF YÜZDE 10
Bugün yapılarda çelik kullanımı oranlarının Japonya ve Amerika’da yüzde 70, İngiltere’de yüzde 54, İskandinav ülkelerinde yüzde 40, Almanya ve Fransa’da ise 30’un üzerinde olduğunu vurgulayan Şimşek, “Türkiye’de ise bu oran yüzde 5. Bunun da ancak yüzde 1 kadarı konut yapılarına ait. Diğer bölümün endüstriyel yapılardan oluşuyor. Hedef bunu yüzde 10’lara çekmek” diye konuştu.
Yapıların değerine değer katan artılar
FLORA Park Satış Pazarlama Müdürü Eylem Tümer Marol, konut alırken bugünkü ihtiyaçların yanı sıra gelecekteki taleplere yanıt verip vermediğine bakıldığını dile getirdi. Konut seçiminde dikkat edilen konulara değinen Marol, “Konutun yapıldığı alanın zemin sağlamlığı tercih sıralamasında en önde duruyor. Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması nedeniyle zemini güvenli olması, konutun değerini ve talebi arttırıyor. Flora Park Residences projesinin de talep görme nedenleri arasında, inşa edildiği alanın çok iyi derecede çimentolaşmış taban kongremalası ve sert kayaç ihtiva etmesi, zeminin çok yüksek nitelikli ve depreme dayanıklı zemin sınıfında olması yer alıyor. Bir konutu güvenli bir yaşam alanı yapan diğer etkende, bizim de tercih etmiş olduğumuz deprem açısından enüstün sistem olan radye temel sisteminin uygulanıyor olmasıdır. Bununla birlikte tabiî ki inşaatın kalitesidir önemli bir unsur” diye konuştu.
Bunlar yoksa rağbet görmüyor
Konutların değerine değer katan ve tercih nedeni olmasını sağlayan bir diğer konunda projelerin yeşil alan ve sosyal alana ne kadar yer ayırdığı ile ilgili olduğunu dile getiren Marol, “Artık günümüzde projelerdeki yeşil alanların oranı, çevre düzenlemesi, yeşil alanların değerlendiriliş tarzı konutu diğerlerinden ayıran bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Son dönemlerde sosyal tesisi olmayan, bünyesinde havuz, çocuk oyun alanı, spor kompleksi bulundurmayan, günlük acil ihtiyaçlara yönelik çözüm üreten market, kuaför, restoran alanları yaratmayan projeler neredeyse artık rağbet görmüyor. Bunların olması ise konuta artı bir değer katıyor” dedi.
Paylaş