Paylaş
Lise yıllarında ise İstanbul’un yolunu tutar. İbrahim Tan, kumaş da satar, Bursalı firmalara kostik de... Dört yıllık İstanbul macerasının ardından da Denizli’ye baba ocağına dönen İbrahim Tan, tekstil dışında yeni arayışlara girer. Demir ticaretine yönelir. İbrahim Tan, daha sonra baba mesleğine döner. Kardeşi Tevfik Tan’ın da çalışma hayatına dahil olmasıyla boyamanın yanına, zaman içinde gömlek kumaşı üretimini ekler. Üçüncü kuşağın da desteğiyle bugün birçok dünya devine gömlek kumaşı üreten Tan kardeşlerin gündeminde farklı sektörlere yönelik yatırımlar var...
İBRAHİM Tan... Çalışma hayatına adım attığı ilk günden itibaren karşısına çıkan tüm imkansızlıkları mücadeleci yapısıyla aşmayı başarmış bir isim. Ağabey-kardeş dayanışmasıyla da tam anlamıyla sıfırdan zirveye çıkmış bir girişimci. Tan Group’un kurucusu İbrahim Tan ile hem girişimcilik serüvenini, hem gelecek planlarını konuştuk. 1954 Denizli doğumlu İbrahim Tan, tekstil sektöründe ilk adımı baba Mehmet Ali Tan’ın attığını söyleyerek, hikayenin devamını şöyle paylaştı:
EZİLE-BÜKÜLE HAYATI ÖĞRENDİ
“Denizli Babadağlı babamın hayatı aslında 8 yaşındayken dedemin vefatıyla değişir. Ev geçindirmenin sorumluluğu babamın omuzlarına biner. Kahvede çıraklıktan çobanlığa kadar birçok işte çalışır. Ve 40’lı yıllarda Babadağ’da yokluk yıllarında dokuma işine girer. Ama orada da işin hacmi sınırlı olduğu için 1954’te Denizli’ye göç eder. Sermaye yok. Tüccardan borçla iplik alır ve ham bez dokur. Ben ise sürece ilkokul yıllarında babama sepetle öğlen yemeği götürerek dahil oldum. Zamanla dokumanın yanına boyahane eklendi. Ortaokul yıllarında el arabasıyla buraya iplik taşıdım. Babam, hamala 2,5, bana ise 1 lira veriyordu. Biriktirdiğim bu paralarla bayramlarda mantarlı tabanca ve ‘Şans Talih Kader Kısmet Beş Kuruş’ satışı yaptım. Ezile, büküle babamın yanında hayatı öğrendim.”
İSTANBUL-BURSA-DENİZLİ ÜÇGENİ
Çalışmaktan okula pek vakit ayıramayan İbrahim Tan, Denizli’de bitirdiği akşam ortaokulunun ardından kentten ayrılmayı kafasına koyar. O yıllarda İstanbul’da yaşayan akrabalarının yanına gitmek isteyen İbrahim Tan, şöyle devam etti:
“Baba engeline takıldım, ama sonunda akrabalarım onu ikna etti ve İstanbul’a gidip Vefa Lisesi’ne kayıt yaptırdım. Sultanhamam’da kumaş dükkanı olan akrabalarımın yanında da çalışmaya başladım. Burada ticareti öğrendim. Haftanın beş günü İstanbul’da çalıştım. Cumartesi günleri ise babam Denizli’den Bursa’ya iplik gönderiyordu. Oraya gidip o iplikleri havluculara satıyordum. Tabii, o anda babamdan habersiz bir iş daha yapıyordum. Bursa’daki boyahanelere İstanbul’dan kostik getiriyordum. Yine çalışmaktan okula zaman ayıramayınca ikinci sınıfta İngilizce’den kaldım ve eğitim serüvenim sonlandı. Dört yıllık İstanbul macerasının ardından da 1974’te askere gitme kararı aldım.”
ÇEYİZ MAĞAZASINDAN ‘T’ DEMİRE
Asker dönüşü Denizli’ye dönen İbrahim Tan’ın aklında hep İstanbul vardır. “Ben İstanbul’a gidiyorum” dese de baba Mehmet Ali Tan, ‘burada tuttuğun altın, orada tutuğun ise bakır olsun’ diyerek bu isteğe karşı gelir. İbrahim Tan, “Babamın o sözünden sonra Denizli’de zorunlu olarak kaldım. İstanbul’u görmüş biri olarak Denizli bana dar geldi. Tabii, o dönemde babam tekstilin dışında yurtdışında 10 bin teneke margarin ithalatı yapmıştı. Ama işler istediği gibi gitmedi ve bu işten büyük zarar edince tekstilden çekildi, işi bıraktı. Ben ilk başta iplik alıp satmaya başladım. Çeyiz mağazası açtım. Bir süre sonra bu işler bana küçük gelmeye başlayınca da yeni arayışlara girdim. O dönem seralarda kullanılan ‘T’ demir karşıma çıktı. Bu işin tek üreticisi o yıllarda Karabük’te bir firmaydı. ‘Sana ürün vermez’ söylemlerine aldırış etmedim. Firmanın kapısını çaldım ve şartları zorlayarak o firmadan ürün almayı başardım. Bir süre sonra burada da işler azalınca tekrar tekstile dönme kararı aldım. Babamın dokumaların çözgü işini yapan makinesiyle 1981’de sektöre geri döndüm” diyerek Tan Tekstil’in doğuş öyküsünü paylaştı.
BORÇLARLA
İŞİ BÜYÜTTÜ
İBRAHİM Tan, süreç içinde yaptığı her işte aslında girişimci kimliğiyle borçla başlasa da sonunda amacına ulaşmış. İbrahim Tan, “1981’de başlayan çözgü işi de borçla başladı. Babamın makinesinin yanına yeni makineler aldık. O yıllarda Denizli’de tekstil sektörünün hareketlenmesinden biz de payımıza düşeni aldık. Merhum babamın yönlendirmesiyle Denizli Organize Sanayi Bölgesi’nde yer aldık. Bu süreçte Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat mezunu kardeşim Tevfik Tan’ın da sürece dahil olmasıyla işleri büyüttük. Çözgüyü bırakıp, Denizli OSB’deki yeni fabrikamızda boyahane kurduk. Borçla başladığımız serüvende bugün 45 bin metrekare kapalı alanda, üç ayrı işletmede 700 kişiyle yolumuza devam ediyoruz” diyerek gelinen son durumu paylaştı.
PROJE AŞAMASINDA
HOLLANDALI ORTAK
İBRAHİM Tan, kazandığını hep yatırıma dönüştürdüğünü söyleyerek, “Boyahaneden para kazanınca Denizli’de 53 bin metrekarelik bir yer almıştım. Ben 18 yıl Denizli Ticaret Odası’nda meclis başkanlığı yaptım. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu benim ustamdır. Onun yönlendirmesiyle bu araziyi alışveriş merkezi olarak değerlendirme kararı aldım. Proje aşamasında da Hollandalı bir firmadan yatırım teklifi aldık. Ve ilk etapta yüzde 40 hisseyle imzaları attık. Denizli’de 100 bin metrekare kapalı alanı olan Teras Park AVM ortaya çıktı. Daha sonra yönetim işinin bize göre olmadığını görünce bunu Hollandalı ortağımıza teklif ettik. Onlar da çoğunluk hissesinin kendilerinde olması kaydıyla bunu kabul etti. Bugün hissenin yüzde 51’i onlarda olmak üzere bir de alışveriş merkezimiz bulunuyor” diyerek tekstille birlikte bu iki alanda 3 bin kişiye iş imkanı sunduklarını söyledi.
KUMAŞ DA
BOYARIZ
UÇAK DA
AĞABEYİ İbrahim Tan gibi Tevfik Tan’da küçük yaşlarda sektörle tanışmış biri. “Tevfik’te proje çok” diyen İbrahim Tan, bu kapsamda hayata geçen projeleri şöyle aktardı: “Bir otomobil bayiliği aldık. Sonra bu işin bize göre olmadığını gördük. Daha sonra yine Tevfik Tan’ın yönlendirmesiyle Isparta Süleyman Demirel Havaalanı’ndaki bir hangarda yarım kalmış bir yatırım vardı. Airbus ile Boeing uçaklarının boyanması üzerine. ‘Madem havlu ve kumaş boyuyoruz, uçakta boyarız’ diyerek yeni bir yatırıma yelken açtık. Daha sonra buraya Türk Hava Kurumu’nu ortak ettik. Bir süre sonra da hisselerimizi satarak bu alandan çekildik. Denizli’de ortaklı bir yapıyla buhar santrali, çorap fabrikası ve etiket tesisi kurduk. Bunları belli bir büyüklüğe ulaştırıp, ortaklıklardan kazanarak ayrıldık. Biz ortaklı iş yapmayı seviyoruz. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde de yeni yatırımlar gündeme gelebilir.”
DÜNYA DEVLERİNE ÜRETİM
BOYAMANIN yanına zaman içerisinde gömlek kumaşı üretimini de eklediklerini söyleyen İbrahim Tan, “Bir firmadan gelen taleple bu alana yöneldik. İlk etapta kendimiz üretmek yerine Denizli’de mendil üreticisi bir firmanın kapısını, ‘bu kumaşı bizim için üretir misiniz’ diyerek çaldık. ‘Peşin para, 6 ay sonra ürün teslimi’ deyince de girişimci ruh devreye girdi. Bu işe yatırım kararı aldık. Gelinen noktada ise gömlek kumaşı konusunda Türkiye’deki iki üreticiden biriyiz. Aylık bir milyon metreye yakın üretimimiz var. Ağırlıklı nevresim ve havlu-bornoz üreticisi olan Denizli’de önemli bir ilke imza attık. Lacoste, H&M, Gant, Zara ve Mango gibi devlerin Türkiye’deki tek gömleklik kumaş tedarikçisiyiz. Bu firmalara İtalyan tasarımcımızın hazırladığı koleksiyonları veriyoruz. 8 ülkede acentemiz var” diyerek gelecekte gömlek kumaş işinin daha iyi noktalara geleceğini paylaştı.
KISA.. KISA..
* İbrahim Tan, bu aralar bir laboratuvar kurmakla meşgul olduğunu söyleyerek, “Bu benim bireysel yatırımım. Doktor arkadaşlarımı da sürece ortak ederek hareket ediyorum. Sağlık konusunda tüm detayları ortaya çıkarabilecek donanımda bir yapı” diyor.
* Bir aile şirketi olduklarını aktaran İbrahim Tan, “Aile anayasamızı oluşturduk. Herkesin görev tanımı, sorumlulukları belli” diyerek üçüncü kuşağın da sürece dahil olduğunu aktardı.
Paylaş