Paylaş
Yılmaz Kılıkçı, 25 yıldır özel izinle tarihi eserleri aslına uygun yapıyor. Kılıkçı’nın ürettiği heykeller başta ABD eski Başkanı Bill Clinton olmak üzere çok sayıda devlet adamına hediye edildi.
ONUN için “doğuştan mucit” dersek yanlış olmaz... Maddi sıkıntılar nedeniyle orta 2’de eğitim yaşamını noktalamış. Sırasıyla, ayakkabı tamirciliği, kunduracılık, ata arabası yapımı, ressamlık, alçıdan çocuk manken, açık hava reklamcılığı ve Suudi Arabistan’da su deposu üretimi gibi farklı işlerle uğraşmış. 60 yaşından sonra ise CV’sine yepyeni bir iş eklemiş: Kopya antik heykel üretimi... Kopyadan geçimini sağlayan Kılıkçı, icat ettiği makineyle 25 yıldır orijinalleri müzede bulunan tarihi eserlerin kopyasını yapıyor. Tabii ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle. Kılıkçı’nın gerçeğinin birebir kopyası olarak yaptığı büst, rölyef ve heykeller, başta ABD eski Başkanı Bill Clinton olmak üzere çok sayıda devlet adamına hediye edildi. Kopya konusunda usta olan Çinliler bile uzun uğraşlarına rağmen Kılıkçı’nın yöntemini çözememiş.
Yılmaz Kılıkçı, bugün 85 yaşında. İşleri daha çok kızı ve Antiksan’ın genel müdürü olan Birsen Emiroğlu yürütüyor. Ama her şey Kılıkçı’nın kurduğu sistemle işliyor. Antiksan Orijinalden Kopya Anıt ve Heykel Yapım’ın kurucusu Yılmaz Kılıkçı’nın mücadele dolu yaşam öyküsü var. Aksaray doğumlu Kılıkçı, maddi imkansızlıklar nedeniyle eğitimine nokta koyarak aile bütçesine katkı için çalışmaya başlar. İlk iş olarak da ayakkabı tamirciliğini meslek edinen Kılıkçı, öyküsüne şöyle devam etti:
Suudi Arabistan’da 10 yıl
“Kunduracılık, at arabası imalatı yaptım. Bu işler zamanla yok oldu. Doğuştan var olan ressamlıkla geçimimi sağlamaya başladım. Daha sonra İstanbul’un fethinin 500. yılı nedeniyle bir resim yapmaya karar verdim. Belediye başkanına gittim. O da beni gazetecilik yapan hemşehrimiz Fikret Otyam’a gönderdi. Otyam da zamanın İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay’a vermiş. Şimdi o resim İstanbul Belediye Müzesi’nde. Resmin ardından bir dönem İstanbul’da alçıdan çocuk mankenler yaptım. Sonra İzmir’e geldim. Burada da açık hava reklamcılığına adım attım. Ama o yıllarda Türkiye çok karışıktı. Ben de Suudi Arabistan’a gittim. Orada da bir Suudi bir ortakla su depoları üretmeye başladık. İyi para kazanıyorduk ama zamanla aynı işi yapmaktan sıkıldım. Yeni öneriler getirdim ama ortağım kabul etmedi. Amacım Arapların yaşadığı villaların dış süslemesini yapmaktı. Bunun için silikon kullanmayı öğrendim ama olmadı. 10 yıllık Suudi Arabistan serüveninin ardından İzmir’e döndüm.”
12 ayda bir heykel yaptı
İzmir’e dönünce yeni bir iş peşinde koşan Yılmaz Kılıkçı’nın dikkatini, aile dostu Yusuf Usta’nın NATO askerleri için yaptığı ağaçtan oyma Nasrettin Hoca maketleri çeker. Kılıkçı’ya cazip gelir ama onun hedefinde tarihi eserler vardır. İlk olarak da Artemis’in kopyasını yapmak ister. 12 aylık bir sürecin ardından Kılıkçı amacına ulaşır. Tabii bunu ticari bir ürüne nasıl çevireceğini bilemez. ‘Bu iş tutarsa Suudi Arabistan’da kazandığım parayı buraya yatıracağım’ diyen Kılıkçı’ya dönemin Selçuk Müze Müdürü Selahattin Erdem yol gösterir. Kılıkçı, “Seri üretim noktasında sıkıntı çıktı. Sonuçta bir Artemis heykelinin 12 ayda yapabiliyordum. Reklam işiyle uğraştığımda dükkanı devrettiğim kişi vakumlu makineyle ampul üretiyordu. O aklıma geldi ve o makineden yola çıkarak istediğim kalıp makinesinin resmini çizdim. 1. Sanayi Sitesi’nde aile dostlarımın yardımlarıyla bu makineyi ürettim. O gün ürettiğimiz makine hala tıkır tıkır çalışıyor. 3 metreye kadar üretim yapabiliyor. Bizim hammaddemiz polyester ve mermer tozu. Tüm eserlerimiz, aslının birebir aynısı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın özel izniyle yapıyoruz. Bugüne kadar yüzlerce eserin kopyasını yaptık” diyor.
İLK İHRACAT JAPONYA’YA
Yılmaz Kılıkçı’nın yaptığı eserlerin ünü zamanla Türkiye dışına da taşar. Öyle ki bugün Japonya’da kurulan Türk Köyü’ndeki bir çok eseri o yapmış. Japonların kendilerini bulduğunu anlatan Yılmaz Kılıkçı, “Bir Japon turist DOSİM mağazasında bizim Artemis heykelini görmüş. İlk başta onlara küçük boyutlu eserler gönderdik. Ama orijinalinden kopya eserleri ilk kez 1999’da Japonya’ya ihraç ettik. Burada 9 heykel ve sütunlar vardı. Üç yıl aralıksız Japonya’ya ürün gönderdik” bilgisini veriyor.
ATATÜRK BÜSTÜ İÇİN 7 YIL
Yılmaz Kılıkçı, Atatürk’ün Ege Üniversitesi’nde bulunan büstünü yapmak için de 7 yıl uğraş vermiş. En sonunda bu isteğini de gerçekleştirmiş ve o büstün de kopyasını yapmayı başarmış. Tabii bu büstün özelliği ise Atatürk’ün 1926’da heykelini yaptırmak için sadece bir kez Avusturyalı bir heykeltıraşa poz vermiş. Bu büste o heykeltıraşın eseri. Tabii Atatürk’e benzemiyor diye eleştiriler var. Ama Yılmaz Kılıkçı, en orijinal büstün bu olduğunu söylüyor.
ÜNLÜ İSİMLER VAR
Birsen Emiroğlu, Antiksan’ın ürettiği eserlerin bugün dünyanın birçok liderinde bulunduğuna dikkat çekiyor. Liste uzun. Kimler yok ki. ABD eski Başkanı Bill Clinton’a Meryem Ana heykeli, eşi Hillary Clinton’a ise Artemis heykeli ve Eros başı hediye edilmiş. Bunun yanı sıra Macaristan, Avusturya, Hırvatistan’ın cumhurbaşkanları bunlardan bir kaçı. Birçok akademisyende de Antiksan imzalı kopya tarihi eser bulunuyor.
ÇİNLİLER BAŞARAMADI
Birsen Emiroğlu, geçmiş yıllarda katıldıkları Doğaltaş Fuarı’nda yaşadıkları ilginç bir olayı anlatıyor. Olayın kahramanları ise taklit konusunda dünyaya nam salmış Çinliler... Fuarda standlarını Çinli bir heyetin ziyaret ettiğini aktaran Emiroğlu, olayın devamını şöyle anlatıyor: “Çinliler, yaptığımız eserlere hayran kaldı. Nasıl bu kadar kusursuz olduğunu sordular. Vakumlu makineyle yaptığımızı anlattık ama inanmadılar. Fuar boyunca her gün standımızı ziyaret ettiler. Her şeyin fotoğrafını çektiler ama sonuç alamadılar. Taklit konusunda uzman olmalarına rağmen bunu yapamadılar. Bazı mermer ustaları bile bunların makineden çıktığına inanmıyor. Yontma olduğunu düşünüyor.”
ORİJİNAL DİYE SATMAYA KALKTILAR
Özel izinle tarihi eserleri birebir kopyaladıklarını anlatan Birsen Emiroğlu, “Tabii bu bazen sakıncalı durumlarda doğuruyor. Müşteri bizden faturalı ürünü alıyor. Sonra orijinal diye satmaya kalkıyor. Bu eskiden çok sık yaşanıyordu. Şimdi azaldı. Ama bu nedenle jandarmaya ifade vermişliğimiz çoktur. Sonuçta biz müşterinin niyetini bilemeyiz. Özel izinle ticari bir ürün üretiyoruz. Öte yanda malum biz kopya ürün üretiyoruz. Benim işimi de Türkiye’de kopyalayan var. Yıllarca bu taklitçilerle ekmeğimizi bölüştük. Ama çok kalitesiz işler yaptıkları için yok olup gittiler” diyor.
Paylaş