Paylaş
Çırak olarak adım attığı unlu mamuller sektöründe kendi işini kurar. Alsancak Dostlar Fırını’yla boyoz üretmeye başlar. Önemli bir durak yaratır. 2009’da vefatıyla da dümene oğulları geçer. Ancak Mayıs 2014’te Alsancak Dostlar Fırını kepenk indirir. Bu karar, kariyerine otelcilik sektöründe devam eden Mustafa Akar’ın kızı Berrin Akar Rasuli’yi derinden etkiler. Ve Berrin Hanım, radikal bir kararla baba mirasına sahip çıkmak için işini bırakıp İstanbul’dan İzmir’e döner. 45 günlük tadilatın ardından da 13 Temmuz 2014’te Alsancak Dostlar Fırını’na yeniden hayat verir. Baba mirasını 2 yılda ayağa kaldıran Rasuli, bir yandan boyozu tanıtıyor, bir yandan da yeni şubeler açmak için çalışıyor.
BERRİN Akar Rasuli... Düne kadar otelcilik sektöründe önemli işlere imza atan bir profesyoneldi. Şimdi ise hem baba mirasını hem de İzmir’in bir değeri olan boyozu yaşatmak adına gece gündüz çalışan genç bir girişimci... Alsancak Dostlar Fırını’nı yeniden ayağa kaldıran Berrin Akar Rasuli, hem markanın kuruluş öyküsünü hem kendi girişimcilik serüvenini hem de gelecek planlarını anlattı. Baba Mustafa Akar’ın 13’ünde Bulgaristan’dan İzmir’e geldiğini anlatan Berrin Akar Rasuli, hikayenin devamını şöyle anlattı:
BÜYÜK USTALARDAN EL ADI
“Babam boyozculuk işine çıraklıktan başlar. Çocuk yaşından itibaren Yako Abravaya ve Avram Usta gibi boyoz konusunda nam yapmış isimlerin yanında çalışır. Ustalığa kadar yükselir. Daha sonra çalışmak için Berlin’e gider. Burada da unlu mamuller alanında çeşitli işlerde çalışır. Milföy hamurunun yapımını öğrenir. 14 yıllık Almanya macerasının ardından da İzmir’e döner. 1983’te Alsancak Dostlar Fırını’nı kurar. Boyoz üretmeye başlar. O zamana kadar İzmir’de boyoz üretimi daha çok İkiçeşmelik, Mezarlıkbaşı’nda yapılıyordu. Bunun nedeni de Sefarad’ın bu bölgede yaşaması. Dolayısıyla o dönem Alsancak’ta boyoz pek bilinmiyordu. Bu anlamda babam bir ilke imza attı. Ve ürünü tanıtmak için Alsancak’ta tepsi tepsi boyoz dağıttı. Yine o dönemlerde Almanya’da yapımını öğrendiği milföy hamuruna da el attı. Ayrı bir yerde Almanya’dan getirdiği makineyle milföy hamuru üretti. Bu da aslında Türkiye’de bir ilkti.”
AKLINDA BOYOZ YOKTU AMA...
1976 Berlin doğumlu olan Berrin Akar Rasuli, bir süre sonra babasıyla İzmir’e döner ve Alsancak Dostlar Fırını’nın büyümesine tanıklık eder. Ama uluslararası boyutu nedeniyle üniversite tercihini turizm ve otelcilikten yana kullanır. Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nden mezun olur olmazda Bodrum’da bir otelde profesyonel iş hayatına adım attığını söyleyen Berrin Akar Rasuli, şöyle devam etti:
“Sektörün birçok biriminde çalıştım. Hem yurt içi hem de dışında deneyim kazandım. En son İstanbul’da bir otelin grup satış direktörlüğüne kadar yükseldim. Benim ideallerim vardı. Ve bu alanda yoluma devam ediyordum. Aklımda babamın işini devam ettirmek yoktu. Babam 2009’da vefat etti. Bir süre işi iki ağabeyim sürdürdü. Ama 2014 Mayıs’ta çeşitli anlaşmazlıkların da etkisiyle Alsancak Dostlar Fırını kapandı. Bu haberi duyduğum gece çok ağladım. Eşim, ‘Hayatın boyunca bu yükün altında yaşayamasın. Git bu işi yap’ demesiyle radikal bir karar aldım. İstanbul’daki kariyerimi bırakıp, İzmir’e döndüm. 45 günlük tadilatın ardından da 13 Temmuz 2014’te baba mirasını tekrar ayağa kaldırdım.”
HOCASI ERDOĞAN USTA
TÜM kariyerini geride bırakarak hiçbir tecrübesi olmadan boyoz işine giren Berrin Akar Rasuli, bu alanda önemli bir ustadan ders alır. Rasuli, “Boyozun ruhunu öğrenmek için babamın ustası ve bizim fırınımızdan emekli olan Erdoğan Gürtuna, usta-çırak ilişkisiyle tüm bilgi birikimini bana aktardı. 2 yıl birlikte çalıştık. Boyozun tüm inceliklerini ondan öğrendim. Şubat ayında vefat eden Erdoğan Usta’nın sayesinde bugün bir bakışta boyozun tüm genetiğini ortaya koyabilir konuma geldim” diyerek sektördeki iddiasını da ortaya koyuyor.
SERVİS YİNE SAMAN KAĞITTA
ALSANCAK Dostlar Fırını’nın düne kadar kendi yağında kavrulan bir işletme olduğunu anlatan Berrin Akar Rasuli, ilk etapta ürünün geleneksel yapısını bozmadan kurumsallaşmaya ağırlık verir. Rasuli, “Yenilenirken gelenekselden uzaklaşmadan modernleşelim istedim. Geçmişte fırın 06.00 gibi açılır, en geç 11.30 gibi de ürünü biterdi. Bu yapıyı değiştirdim. Otelcilik sektöründeki tüm bilgi birikimimi buraya aktardım. Agresif bir sektörden geldiğim için hızlı düşünmek, çabuk ve doğru karar vermek gerekiyordu. Kurumsallığa ağırlık verdik. Standartları belirledik. Artık sabah başlayan lezzet şöleni günün her saatinde devam ediyor. Ürün çeşidini artırdık. Tabii, eski fırının etkisini silmedik. Yine saman kağıtta servis yapıyoruz. Eski tip tavalarda ürünümüzü pişiriyoruz” diyerek yaşanan dönüşümü paylaştı.
O KAPI KAPALI
FRANCHISE kapısının kapalı olduğunu anlatan Berrin Akar Rasuli, büyüme planlarını şöyle aktardı: “Bu marka baba mirası. Buna en iyi biz sahip çıkarız. Bayilik verdiğimiz kişinin bu konuya aynı hassasiyetle yaklaşacağını düşünmüyorum. Onun için o kapı kapalı. Kendi şubelerimizi açmak istiyoruz. Tabii, yüzlerce şube gibi bir niyetimiz yok. İlk etapta İzmir’in belli noktalarında olmak istiyoruz. Bunun ilk adımını da 2017’de Karşıyaka ve Bayraklı’da atmayı hedefliyoruz. İzmir’de de en fazla 6 noktada olacağız. Daha sonra ise İstanbul’da yer almayı planlıyoruz. Burada da hedef 2 şube. Onların da mahalle arasında olmasını istiyorum. Kendi kalemizde güçlendikten sonra da belki yurt dışı olabilir.”
DONDURDULAR
BOYOZ lezzetinin İzmir sınırları dışına çıkarılması hedefinin ilk ayağını online satışla başlattıklarını ifade eden Berrin Akar Rasuli, “Dondurulmuş boyoz kısmında online satışlarımız başladı. Artık Türkiye’nin neresinde olursanız olun bu lezzetle tanışma şansı var. Tüm boyozlarımızı dondurulmuş olarak kargoyla Türkiye’nin her yerinde İzmir özlemiyle tutuşanlarla buluşturuyoruz. 35 adetlik kutular hazırladık. Şu an ağırlıklı İstanbul’dan sipariş alıyoruz. Bunların çoğu da boyozu keşfeden İstanbullulardan oluşuyor. Ürünün nasıl pişirileceğini de tarif ediyoruz” diyor.
DOLU DOLU ÜÇ GÜN
BİR yandan markanın bilinirliği için emek sarf eden Berrin Akar Rasuli, öte taraftan ise İzmir’in simgesi boyozun da tanıtımı için koşturuyor. Bu anlamda da birçok etkinlikte yer aldıklarını ifade eden Rasuli, “11 Kasım’da Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası ile birlikte 1. Boyoz Günleri düzenleyeceğiz. 3 gün boyunca çeşitli etkinliklerle boyozu anlatacağız. Yaklaşık 500 yıllık bir geçmişi olan ve İzmir Ticaret Odası tarafından coğrafi patenti alınan boyozu tanıtırken de ‘Dünya Gurme Şehirler’ listesindeKİ İzmir’e ve kentteki gastronomi turizminin olanaklarına da dikkat çekmek istiyoruz. İzmir olmayınca boyozun, boyoz olmayınca da Alsancak Dostlar Fırını’nın bir anlam ifade etmeyeceğinin farkındayız” diyerek yürüttüğü çalışmaları anlattı.
ÜRETİM HANE YENİ HALİYLE
BERRİN Akar Rasuli, 2 yıl önce başlattığı değişim hareketinin bir ayağını da üretimde yapmış. Rasuli, “Daha önce fırının üst tarafında üretim yapılıyordu. Biz büyüme planları doğrultusunda bunu hemen yakınımızda başka bir noktaya taşıdık. Şu an günlük 10 bin adet boyoz üretim kapasitemiz var. Burada hazırlanan boyozlar odun fırınında pişiyor. Eski üretim yerini de farklı bir şekilde konuklarımızla buluşturmaya hazırlanıyoruz. Burası 33 yılın anısına bir salon haline gelecek. Adı da üretim hane. Babamın yaptığı mermerleri söktük. O mermerleri tezgah yaptık. Artık o tezgahların üzerinde tarihe yolculuk yapılarak boyozlar yenebilecek” diyor.
KISA KISA
* Berrin Akar Rasuli, Alsancak Dostlar Fırını’nın marka haklarını ağabeylerinden satın alarak yoluna devam ettiğini söylüyor.
* Ürün çeşidini 12’ye çıkaran Berrin Akar Rasuli, kasım ayında da ses getirecek 13’üncü çeşidi tezgaha koyacaklarını söylüyor.
* Berrin Akar Rasuli, geçmişte babası merhum Mustafa Akar’ın tepsilerle yaptığı tanıtımı bugün 3 tekerli boyoz arabalarıyla yapıyor. Rasuli, “Bu arabalarla organizasyonlara gidiyoruz. Tadım yaptırıyoruz. İleride bu işin de cateringi oluşacak” diyor.
* Berrin Akar Rasuli’nin gündeminde boyozla ilgili minik workshoplar da var.
Paylaş