Paylaş
GEÇİMİNİ topraktan sağlayan ailenin ilk erkek torunudur. Bu sorumlulukla, ‘Hayata nasıl erken atılırım?’ diye hareket eder... Bir yandan toprakla uğraşan babasını, bir yandan da sanayici dayısını yakından izler. Lise döneminin yaz tatillerinde İzmir Çınarlı’da dayısının toprak sanayisine makine üreten atölyesinde çalışır. Haftanın 6 günü Foça-Çınarlı arasında mekik dokuyan Birol Celep, bir yandan da haftalığını çoğaltmanın yollarını arar. Ve pazarda pirinç ve horoz fasulyesi satar. Liseden mezun olduktan sonra da dayısının fabrikasında çırak olarak işbaşı yapar. Hedefine üniversite eğitimi dışında ulaşmaya karar veren Birol Celep, kısa zamanda ustabaşılık, ardından da müdürlüğe yükselir... Askerlik dönüşü de aile şirketinde işbaşı yapan Birol Celep, 90’lı yılların başında yeni arayışlara girer. Uluslararası alanda büyük tanıtımı yapılan, ancak faaliyete geçmeden satışa çıkarılan kuru meyve üreticisi K.F.C Gıda ile yollar kesişir. K.F.C Gıda’nın 1994’te çoğunluk hissesini alarak yeni bir kulvara geçilir ve Birol Celep de bu alanda direksiyona geçer. Birol Celep, bugün K.F.G Gıda’yı kuru incirden üzüme, kayısıdan kurutulmuş biber ve domatese kadar bölgenin değerlerini işleyerek ihraç eden önemli bir marka haline getirdi. 2014’te 50 milyon dolarlık ihracat yapan Celep, 2015 sonunda bunu 55 milyon dolara çıkarmayı hedefliyor. Şirket anayasası hazırlayan ve kurumsallaşma adına çalışmalar yapan Birol Celep’in gündeminde katma değerli tarımsal ürünler var.
DAYISINDAN AYRICALIK GÖRMEZ
Birol Celep de hayata erken atılanlardan... Bugün bir yandan aile şirketi olan K.F.C Gıda’nın, bir yandan da Ege Kuru Meyve ve Mamülleri İhracatçıları Birliği yönetim kurulu başkanlıklarını yürüten Birol Celep’le girişimcilik öyküsünü ve gelecek planlarını konuştuk. 1960 Foça Gerenköy doğumlu Birol Celep, geçimini topraktan sağlayan bir aileden geldiğini belirterek, şöyle devam etti: “Her iki ailenin de ilk erkek torunu olmanın sorumluluğu ve bilinciyle geçen çocukluğum oldu. İlk ve ortaokul yıllarım İzmir Karşıyaka’daki anneannemin yanında geçti. Ama yaz tatillerimde çeltik işiyle uğraşan babamı izliyordum. Tabii 1949’da rahmetli dedemin yarı sanayicilik hamlesi olan çırçırcılığı da gözlemliyordum. İleride sorumluluk alacağımı bildiğim için hazırlık yapıyordum. 15 yaşına geldiğimde de ‘hayata nasıl erken atılırım? sorusun sormaya başladım. Ve 75’li yıllarda sanayiciliğin gelişmeye başladığını görünce de sanat okuluna gitmek kararı aldım. Torna tesviye bölümünü seçtim. İzmir Çınarlı’da toprak sanayisine makine üreten dayımın atölyesinde yazları çalışmaya başladım. Ve haftanın 6 günü Foça’dan otobüsle Çınarlı’ya gidiyordum. Dayımdan yeğeni olduğum için bir ayrıcalık görmüyordum. O yıllarda da liseden birileri beni görecek diye endişelenirdim. Malum üstümüz başımız kir içinde oluyordu. Dayımın yanında çalıştığımda aldığım haftalık bütün olumsuzlukları kapatıyordu.”
PAZARDA PİRİNÇ SATTIM
Yaz tatillerinde çalıştığı dönemde aldığı haftalığı ‘nasıl artırırım’ diye düşünen Birol Celep, o dönem babasının ürettiği çeltiğin Türkiye’nin birçok kentine gittiğini, İzmir’de de bir fabrikaya ürün verdiklerini belirterek, “O fabrikadan pirinç alıp pazarda satmaya karar verdim” diyerek pazar günlerini de boş geçirmediğini anlattı:
“Pirincin yanında bizim köyün meşhur horoz fasulyesini ekledim. Ve Bayraklı Pazarı’nda ticaret hayatına atıldım. 6 gün dayımın yanında, bir gün de pazarda çalışıyordum. Pazarda işlerin iyi gitmesi üzerine de Bornova’da ikinci bir tezgah açtım. Başına da okuldan arkadaşlarımı koydum. 1,5 yıl bu işi yaptım. Ve hayatımda ikili iletişim noktasında ve ticari deneyim anlamında önemli kazanımlarım oldu. Lisenin ardından da dayımın işyerinde çırak olarak iş başı yaptım. Kuzenim de oradaydı ve yüksek makine mühendisiydi. Bu beni çok hırslandırıyordu. Ben de üniversiteye gitme kararı aldım. Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu’nu kazandım. Yıl 1980. Kayıt için gittiğimde gördüğüm siyasi ortam nedeniyle tekrar İzmir’e döndüm. Ve hedeflerime eğitim dışında ulaşmaya karar verdim. Dayımın şirketinde usta başı ve müdürlük noktasına kadar yükseldim. Daha sonra ise dayımın yanında ayrılarak kendimi sınamak adına başka bir makine üreticisinin yanında işe başladım. Bir yıl çalıştıktan sonra askere gittim. Orada da çok düşündüm. Bir yanda sanayicilik, bir yanda ticaret vardı. Asker dönüşü kariyerime aile şirketinde devam etme kararı aldım.”
YENİ KULVAR KURU MEYVE
İlk erkek torun olma sorumluluğuyla hareket eden Birol Celep, toptan çeltik ve çırçır işinde çalışmaya başlar. 1986’da da çırçır işini büyütme kararı aldıklarını aktaran Celep, Bergama Zeytindağ’da yeni teknolojiyle donatılmış ikinci çırçır fabrikasını devreye soktuklarını ve bir süre sonra aynı bölgedeki ikincisiyle sayıyı üçe çıkardıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Mevcut işlerin yanında tarımla entegreli bir şeyler yapma fikri doğdu ve o dönem pamuk çekirdeğinden yağ elde etmek adına Çınarlı’da bir fabrika kiraladık. Tabii yaptığımız tüm işler sezonluktu. Yeni arayışlara başladık ve 12 ay yapabileceğimiz bir iş kolunda araştırma başlattık. O dönemde de iki Türk ve bir Hollandalının ortaklığında Menemen’de 1993’te kuru meyve üretimi için yatırım yapıldı. Ve fabrika için yurt dışında ciddi tanıtım gerçekleşti. Ama fabrika üretime geçmedi ve satışa çıktı. Biz de Türk ortakların yüzde 67’lik hissesini alarak K.F.C Gıda ile 1994’te yeni bir kulvara girmiş olduk. Şirketin yönetimine de ben geçtim. Bizim aile şirketi merhum dedemin 4 oğluyla onların ikişer çocuklarının ortaklığına dayanıyordu. K.F.C Gıda’dan 2000’de bir amcam ve Hollandalı ortağımız ayrıldı. Şu anda şirkette 3 ve 4’üncü kuşağın temsilcileri görev alıyor. Tabii diğer şirkette de ailenin diğer fertleri görev alıyor.”
AĞIRLIK YURT DIŞINDA
K.F.C Gıda’nın bugün kuru üzüm, incir ve kayısının yanı sıra kurutulmuş domates ve biberle turşudan oluşan bir ürün gamı var. Bunun önemli bir kısmını ihraç ettikleri bilgisini paylaşan Birol Celep, 40’a yakın ülkeye ürün gönderdiklerini belirterek, “2014’te 50 milyon dolarlık ihracat yaptık. Bu yıl ise bunu 55 milyon dolara çıkarmak gibi bir hedefimiz var. 5 yılda ise 80 milyon dolara ulaşmayı planlıyoruz. İç piyasada ise 7 milyon dolarlık bir ciromuz var. Türkiye’de belirli markalara ürün veriyoruz. Bir dönem market rafında da vardık ama iç piyasada kuru meyveyle ilgili algı oluşmadığı için artık yokuz” diyor.
ÇOCUKLAR BABANIN İZİNDEN
Bugün dördüncü kuşak da şirkette çalışıyor. Birol Celep’in Amerika’daki ofisleri yöneten iki oğlu bulunuyor. Onlar da babaları gibi şu anki pozisyona gelmeden yaz tatillerinde çalışmış. Garsonluk gibi işlerde tecrübe kazanmış. Tabii ailenin tüm fertleri bu alanda kariyerine yön vermiyor. Birol Celep’in bir yeğeni profesyonel basketçi. Diğeri de lojistik alanında.
ŞİRKET ANAYASASI GELİYOR
Bugün işletmelerin önemli bir kısmının aile şirketlerinden oluştuğuna dikkat çeken Birol Celep, “Yüzde 98 gibi bir oran var. Burada da başarılı olup dördüncü kuşağın iş başı yaptığı şirket oranı ise yüzde 2-3. Biz de yıllarca faaliyet gösteren bir kurum olmak adına şirket anayasası için mesai harcıyoruz. Kurumsal bir yapıyla yola devam edelim istiyoruz. Amacımız gelecek nesillerinde buradan ekmek yemesi” diyor.
KISA KISA
* Sürekli Ar-Ge ve Ür-Ge’ye ağırlık verdiklerini anlatan Birol Celep, gündemlerinde katma değerli ürünlerin olduğunu ve yeni sektörler konusunda da sürekli araştırma yaptıklarını söylüyor.
* Birol Celep, 10-12 bin ton kuru üzüm, 4’er bin ton incir ve kayısı, bin ton kuru domates-biber, 6-8 bin de turşu ürettiklerini aktardı.
* 160 işçi ile 50 beyaz ve mavi yakalıyı istihdam eden Birol Celep, bu sayının sezonda 850’ye çıktığını belirtiyor. K.F.C’nin istihdam konusunda alkışlanacak bir yanı da kadın istihdamına verdiği önem. Çalışanlarının yüzde 90’nı kadınlardan oluşuyor.
Paylaş