Paylaş
YILLAR yıllar önce Kos Adası’nda yaşayan ve babasının şekerci dükkanında çalışan Ahmet Eriş, yaz aylarında da dondurma yapıp satar... Ama o dönemin şartlarında dondurma yapmak zahmetli bir iştir. Adaya gelen bir İtalyan da bunu görüp, ‘İtalya’da bunun makinesini yaptılar’ deyince Ahmet Eriş, 20 yaşında dondurma makinesi almaya İtalya’ya gider. Makineyi üreten Cattabriga firmasını bulur, yetkilileriyle görüşür. Ama cebindeki parayla değil dondurma makinesi, bakır boruları bile alamayacağını anlar. Kos Adası’na dönüş için beklerken, göz yaşlarını tutamaz. Ahmet Eriş’in ağladığını gören bir İtalyan, nedenini sorar. Tesadüf bu ya, adam Cattabriga’nın atölye şefidir. İsterse bu şirkette çalışma imkan yaratacağını, böylece kendi dondurma makinesini yapabileceğini söyler. Eriş, o firmada çalışır. Bir yandan da Kos’a döndüğünde yapacağı makine için parçalar satın alır. 6-7 aylık İtalya macerasının ardından adasına dönen Ahmet Eriş, kendi dondurma makinesini yapar ve 2. Dünya Savaşı’yla Yunanlıların adaya çıkacağı döneme kadar belki de tonlarca dondurma satar.
İlk durak Nazilli
Yunanlılar dükkanını yakınca, akrabalarının davetiyle Aydın Nazilli’ye gelir. Pastane açar ve burada da dondurma makinesi üretir, dondurma satar. Ahmet Eriş’in dondurma makinesi yaptığını duyanlar ‘biz de isteriz’ deyince bir anda dondurmacılığı bırakıp makine üretimine yoğunlaşır. ‘Sevel’ markasıyla ün yapar, üretimi de İzmir’e taşır. Ama yıllarca yatırım yapmadan yoluna devam eden Ahmet Eriş, bir süre sonra kardeşinin de tavsiyesiyle şirketi oğluna devreder. Oğlu da, ‘Ben dedenizin yaptığını yapmayacağım’ der ve şirketi üç oğlu Ahmet, Mert ve Kıvanç Eriş’e bırakır. Yıllardır yatırım yapılmayan markayı yukarılara taşımak için kolları sıvayan üç kardeş, makine üretiminden dondurma dolabına yönelir. Üretimde büyük Ahmet Eriş, finansta Mert Eriş, satış ve pazarlamada ise Kıvanç Eriş, dedelerinden devraldıkları Sevel’i önce Türkiye’de, ardından da dünyada dev bir markaya dönüştürür. Dondurma dolabının yanı sıra pasta dolabı da üreten üç kardeş, bugün Sevel’i 72 ülkeye taşımış durumda. Sevel markasını Türkiye’nin yanı sıra Amerika ve Japonya’da pazar lideri konumuna getiren üç kardeş, sektöründe de dünya klasmanında ilk üçte yer alıyor.
Burada yaşanmaz dedi ve...
Amerika’dan Avrupa’ya, Uzak Doğu’dan Orta Doğu’ya dünyanın birçok noktasına ‘Made in Turkey’ damgalı dondurma ve pasta makineleri ihraç eden Sevel’in dünü, bugünü ve yarınını üçüncü kuşaktan Kıvanç Eriş’le konuştuk. Satış ve pazarlamadan sorumlu yönetim kurulu üyesi Kıvanç Eriş, firmanın kurucusu olan dedeleri merhum Ahmet Eriş’in sektörle tanışma öyküsünün hayli ilginç olduğunu söylüyor. 2. Dünya Savaşı’na kadar adada dedesinin çok iyi dondurma sattığını anlatan Eriş, ama savaşla birlikte adaya Yunanlıların çıkması ve Türk bayrağı olan dükkanın yağmalanması ile ‘Artık burada yaşanmaz’ diye düşündüğünü ve Nazilli’ye gelerek açtığı pastanede dondurma işine devam ettiğini belirtti.
Babasının yolundan gitmedi
Dedesinin Nazili’de de dondurma işine devam ettiğini anlatan Kıvanç Eriş, şöyle devam etti:
“Bir yandan da kendi makinesini üretince çevreden talepler almaya başlıyor. Dedem de bir süre sonra dondurmacılığı bırakıp, tamamen makineye odaklanıyor. Daha sonra ise üretim üssünü bugün showroom olarak kullandığımız Gaziemir’deki yere geliyor. Ama bir süre sonra yaşının da etkisiyle şirkete 20 yıl hiç yatırım yapmıyor. Hep eski tip makineler üretiyor. Şirketi babama da devretmiyor. Ama bir süre sonra babamın amcasının önerisiyle şirketi devretme kararı alıyor. Babamda çok radikal bir kararla, ‘ben dedeniz gibi yapmayacağım’ diyerek şirketi üç oğluna devretti” diyor.
BAŞARININ SIRRI ÜÇÜ BİR YERDE
Kıvanç Eriş, babasının radikal kararının ardından şirkette görev almaya başladığında 16-17 yaşlarındadır. Büyük abisi 26, küçüğü ise 22. Küçük yaşında sorumluluğu bir anda artan, okul dışı ve yaz tatillerinde şirkette çalışmaya başlayan Kıvanç Eriş, o dönemi şöyle özetledi:
“Büyük ağabeyim üretime, küçük ağabeyim ise finansa odaklandı. Ben satış ve pazarlamaya yoğunlaştım. Devirle birlikte makine üretiminden dondurma dolabına yöneldik. Yurt dışında iş yapmanın yollarını araştırdık. O dönem, İsrail’den bir firma bizi buldu. Ve ilk ihracatımızı buraya yaptık. Tabii sorun yaşandı. 2000’li yıllarda ustamızı da alarak İsrail’e gittim. Sorunu giderdik. Daha sonra ise yurt dışındaki bütün konsolosluklarımıza mektup gönderdim. Yaptığımız işi anlattım. Mektuba yanıt olarak Avustralya’dan kapsamlı bir dosya geldi. Buraya gitme kararı aldım. Tabii, o yaşlarda büyük bir risk ama bunu yaptım.
Sorunları giderdik
Giderken kaybolma maceraları yaşasam da firmalarla görüştüm ve en sonunda iki kurumla anlaştık. İhracat yaptık ama ürünlerimiz yoldayken paslanmış. Hemen o ülkeye gidip sorunu gidereceğim güvencesini verdim. Tabii bu yaşta birinin bu tür şeylerin altına imza atmasını garip karşıladılar. Ama bütün sorunları giderdim. Ve oluşan güvenle ciddi bağlantılar yaptık. 2000’li yılların başlarında bu oldu. Avustralyalı New Zeland Natural firmasının büyüme dönemine denk geldik. 700 mağaza açtılar biz de ciddi ihracat yaptık. Hatta 2002’deki dünya kupası öncesi bu firmanın Güney Kore’deki açacağı mağazalar için 3 uçak dolusu dondurma dolabı gönderdik. Burada kazanılan başarılarla birlikte bu işin ana vatanı olan İtalya’da bir fuara katılma kararı aldık. Tabii bize küçümser gözlerle baktılar. ‘Büyük balıklara yem olmaya mı geldiniz’ dediler. Bize o fuar bir Amerika ile bağlantı kurmanın kapısını açtı. ‘Sizi büyüteceğim’ diyen birine inanarak Amerika’da fuarlara katıldık. Bizim adamın dolandırıcı olduğunu öğrendik ama onun sayesinde Amerika pazarında önemli bir oyuncu olduk. 250-300 bin dolar kaptırdık ama ‘helal olsun’ diyoruz.”
İLK ÜÇTE BİR İZMİRLİ
Uzak Doğu pazarının ardından rotalarını Amerika’ya, ardından da Avrupa ve Orta Doğu’ya çevirdiklerini belirten Kıvanç Eriş, bugün 72 ülkeye ihracat yaptıklarını belirtiyor. Üretimin yüzde 80’ni ihraç etiklerini anlatan Kıvanç Eriş, Türkiye’nin yanı sıra Amerika ve Japonya’da pazar lideri olduklarına dikkat çekiyor. Kıvanç Eriş, “Dünyada bizim segmente üretilen dondurma dolabı sayısı 30 bin civarında. Bunun 3 binini biz üretiyoruz. Yani yüzde 10’u bizden gidiyor. Uluslararası piyasada boy gösteren 13 İtalyan firmanın yanında Türkiye’den biz varız. Bu işin ana vatanı İtalya. Ama sektörde bizde varız. Dünya sıralamasında ilk üçte yer alıyoruz. Hatta bu sektörde İtalya’ya ihracat yapan dünyadaki tek firmayız” diye konuştu.
BUTİKLE BAŞARI DAHA YÜKSEK
Türkiye’deki dondurma pazarının çok küçük olduğuna dikkat çeken Kıvanç Eriş, İtalya’da 44 bin dondurmacının olduğunu söyleyerek, “Bizde ise bu sayı 2 binlerde bile değil. Ama Türkiye’de potansiyel çok büyük. Burada yapılması gereken zincirlerin yanı sıra butik dondurmacı ve pastanelerin açılması gerekiyor. Bugün Avusturya’da butik bir dondurma üreticisi 600 ton dondurma satıyor ve cirosu 120 bin euro. Bunu tek mağazayla yapıyor. Bu tip atılımların Türkiye’de de olmasını umuyoruz” diyor.
ELİMİ SEVEYİM’DEN SEVEL’E
* Sevel markasının anlamı da hayli ilginç. 1949’da merhum Ahmet Eriş, ürettiği ilk makinenin ardından ellerine sağlık demek adına ‘elimi seveyimden’ yola çıkarak şirketin ismini ‘Sevel’ koymuş.
* İtalyan rakipleriyle Türkiye’de ortak bir proje üzerinde çalıştıkları bilgisini veren Kıvanç Eriş, anahtar teslim dükkanlar kuracaklarını söylüyor. Kıvanç Eriş, bu projenin ekonomik çözümler üreteceğini paylaştı.
* Kıvanç Eriş, 6-7 yaşında babasıyla birlikte firmaları dolaştığını ve dondurmaların kalite kontrolünü yaptığını belirterek, “O günden bugüne edindiğim birikimle artık dondurma konusunda da iyi bir gurmeyim” diyor.
Paylaş