Paylaş
DÖRT yıllık zorlu ve meşakkatli bir mücadelenin sonunda kazanılan zaferin ardından Mustafa Kemal Atatürk, yeni kurulan Türkiye’nin siyasi ve askeri alanda kazandığı başarısını ekonomide sürdürmek adına da yoğun bir uğraş veriyordu. Ekonomi alandaki mücadelenin yol haritası ise tarihler 17 Şubat 1923’ü gösterdiğinde İzmir’de çiziliyordu: İzmir İktisat Kongresi... Bin 135 kişinin katılımıyla gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi’nde konuşan Atatürk, “Yeni Türkiye’mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü, zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir. Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz. Ekonomi demek her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir” diyordu.
Tüccar, çiftçi, sanayici, meslek ve işçi temsilcilerinin katıldığı kongrenin sonunda ‘Misak-i İktisadi’ adı altında 12 maddeden oluşan bir bildiri duyuruldu. Özel girişimciliğin teşvik edildiği milli bir ekonomi oluşturulmasının gerekliliği vurgulanarak mevcut imkanlarla yeni ekonomik hedefler belirlendi. Özel teşebbüsün teşvik edilmesi, ihtiyaç halinde kamu gücünün kullanılarak devletin gerekli alanlarda yatırım yapması esas alındı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da kongrede alınan kararlar doğrultusunda Türk ekonomisine yön veriliyordu.
EN BÜYÜK KATKI İZMİR’DEN
İşte tam da bu süreçte 9 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtulan İzmir başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde tarıma dayalı bir ekonomi söz konusuydu. Tarih boyunca Akdeniz’in en önemli ticaret limanlarından biri olan, 1922 yangınından büyük darbe alan İzmir’de, 1923’te iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar fabrika bulunuyordu. Ege’de tablo İzmir’den farksızdı. Ulu Önder’in İzmir İktisat Kongresi’nde ortaya koyduğu tablodan güç alan Egeli müteşebbis ruh da üretmeye odaklanıyordu. Savaştan çıkan Türkiye’nin Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923’te ihracatı ise 50 milyon 790 bin dolardı. Bunun büyük kısmı ise İzmir’den yapılıyordu. Gücünü Cumhuriyet’ten alan ve yoğun bir ekonomik mücadele veren Türkiye’nin üreten yanı, tarihler 1950’leri gösterdiğinde ülkesine 263 milyon 424 dolarlık döviz kazandırıyordu.
* Üretim ve ihracat alanında rekorlar kıran Egeli firmalar, son yıllarda katma değeri yüksek sektörlere de ağırlık vermeye başladı.
28 MİLYARLIK İHRACAT
İzmir, Cumhuriyet’imizin kuruluşundan 1980’e kadar Türkiye’nin ihracatını domine etti. 1980 sonrasında sanayileşme hamlesiyle ihracatta İstanbul liderliği eline alsa da İzmir halen yıllık 17 milyar dolarla Türkiye’de en çok dış satım yapan ikinci il. Manisa ve Denizli de ilk 10 arasında yer alıyor. Muğla, 2022’de 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken; Balıkesir, 2023’te ihracatta 1 milyar dolar barajını geçmek için var gücüyle çalışıyor. Ege Bölgesi’nin sekiz kenti 2022’de 28 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı yüzde 142’lerde...
EFELERİMİZ ÜRETİYOR
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ekonomik hayat tarım ürünleri ağırlıklı iken, günümüzde sanayi ürünleri ihracatımız öne çıkıyor. Hizmet sektörleri de ciddi bir gelir sağlıyor. Türkiye, hatta dünya ekonomisinde önemli bir yeri olan Ege Bölgesi, birçok sektörde liderlik koltuğunda oturuyor. Liste uzun... Buzdolabı, alyans, modern seracılık, gelinlik ve damatlık, jant, otomotiv yan sanayi, havlu ve bornoz, havacılık, petrokimya, boya, alkollü içecekler, seramik ve toprak sanayi, bisiklet ve motosiklet alanında Türkiye’nin açık ara lideri konumda. Ve hatta bazı alanlarda dünyanın sayılı üreticilerinden biri Egeli Efeler... Üretimin yanın sıra yenilenebilir enerji, turizm ve kruvaziyer alanında da Ege zirvede yer alıyor. Son dönemde ise İzmir başta olmak üzere Ege kentleri bilişim ve oyun teknolojisinde de dikkat çeken adımlar atıyor.
* Ege sahip olduğu serbest bölgeleriyle de bugün yerli ve yabancı önemli sanayi kuruluşlarına ev sahipliği yapıyor. İzmir’de 2, Denizli’de de 1 serbest bölgede şu an katma değerli üretimle ülke ekonomisine katkı sağlıyor. İzmir’de kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesi de yatırımcılara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Bölgede gelecekte hayata geçecek bir diğer serbest bölge ise Menemen Serbest Bölgesi.
GİRİŞİMCİLİĞİN DE ÜSSÜ
Bir yandan ‘yaşanacak kentler’ listesinin en başında bulunan, öte tarafta şirketlerin merkezlerini taşıdığı ve son dönemde aldığı nitelikli göçle adından sıkça söz ettiren İzmir ve Ege şehirleri, şimdi ise sahip oldukları onlarca avantajla girişimci üssü haline geliyor. Yüksek eğitim düzeyi, nitelikli nüfusu, bilimsel ve Ar-Ge altyapısı, sektörel çeşitlilik, Türkiye’nin ticaretine en çok katkı koyan ve cari fazlası veren yapısı, yabancı sermeyeli firma zenginliğinin yanı sıra teknoparkları, OSB’leri, serbest bölgeleri ve üniversitelerinin fazlalığı da girişimcilerin Ege’yi tercih etme nedenlerinden sadece birkaç olarak dikkat çekiyor. İzmir-İstanbul Otoyolu, İzmir-Ankara Hızlı Treni, Çandarlı Limanı, 1915 Çanakkale Köprüsü’yle bölgede ardı ardına yapılan yatırımlarla reytingi hayli yükselen Ege, Türkiye’de son 10 yılda hareketlenen girişimcilik ekosisteminde de yenilikçi fikir ve girişimlerin başlangıç noktası olma yolunda hızla ilerliyor. Ege, geçmişinden aldığı bu güçle yeni girişimci hikayeleri yazmaya çoktan başladı bile... Yatırım üssü olarak Ege’yi seçen girişimciler, takma tırnak şeklindeki elektronik cihazlardan elektrikli otomobile, gelecekte Mars’a gidecek yolcu kıyafetlerinden çip bebeğe, oyun teknolojisinden yenilenebilir enerjiye kadar onlarca yeniliğe imza atıyor.
SOFRALARDA EGE TATLARI
SANAYİDE başarılı işlere imza atan Ege Bölgesi, tarım ve tarıma dayalı sanayinde önemli bir üs... Zeytinden incire, beyaz etten süt ve süt ürünlerine, yumurtadan zeytinyağına, pamuktan çekirdeksiz kuru üzüme birçok üründe Ege açık ara lider konumda. Türkiye’nin, hatta dünyanın sofralarını Ege’den giden ürünler süslüyor. Ege, organik tarımın da beşiği konumunda ve bu sektörde öncü olmaya devam ediyor. Ege’nin jeotermal kaynaklarının da avantajıyla son yıllarda atağa kalktığı bir alan ise modern seracılık oldu. Bu alanda özellikle İzmir, Manisa ve Denizli adından söz ettiriyor.
İLKLERE İMZA ATIYORUZ
İZMİR birçok konuda Türkiye’de ilklerin gerçekleştiği kent unvanına sahip. Bu ilkler hem kent ekonomisi ve sanayisine güç veriyor, hem de Ege’ye moral oluyor. İzmir’in ilklerinden bazıları şöyle: “Türkiye’nin ilk ticaret borsası, Türkiye’nin ilk tarım satış kooperatifleri birliği, Atatürk’ün imzasıyla kurulan ilk milli banka, Türkiye’nin ilk enternasyonal fuarı, Türkiye’nin ilk makarnası, Türkiye’nin ilk zeytinyağı markası, Türkiye’nin ilk bölge odası, Türkiye’nin ilk özel demir-çelik tesisi, Türkiye’nin ilk trafo fabrikası, Türkiye’nin ilk matbaa mürekkepleri fabrikası, Türkiye’nin ilk özel sektör bira fabrikası, Türkiye’nin ilk özel sektör kağıt fabrikası, Türkiye’nin ilk dayanıklı süt üretimi, Türkiye’nin ilk özel sektör kompoze gübre fabrikası, Türkiye’den Avrupa’ya ilk konteyner yüklemesi, Türkiye’nin ilk özel sektör entegre et tesisi, Türkiye’nin ilk kültür balıkçılığı tesisi, Türkiye’nin ilk konteyner üretimi, Türkiye’nin ilk otobüs kliması ihracatı, Türkiye’nin ilk özel sektör serbest bölgesi, Türkiye’nin ilk vadeli işlemler borsası.”
Ege’de ilklere imza atan bir diğer kent ise Uşak... Uşak da Türkiye’nin ilk elektrik kullanan şehri, Türkiye’nin ilk şeker fabrikasının kurulduğu kent, Türkiye’nin ilk şayak fabrikasının kurulduğu il unvanını elinden bulunduruyor.
Paylaş