Paylaş
Edebiyata olan merakıyla da kamuda görev yaptığı süreçte de hep bulunduğu kentlerde bir kitabevi açmak ister. Ama bu hayalini bir türlü gerçekleştiremez. Emeklilik projesi gözüyle baktığı süreçte Merve Bahçekapılı, çocuklarına vakit ayırmak adına ücretsiz izne çıkar. Pandemiye denk gelen bu dönemde hayalleri için daha fazla kafa yoran Merve Bahçekapılı’nın karşısına İstinye Park İzmir çıkar. ‘Lüks mekanda kitap satılmaz’ söylemlerine kulak asmayan Merve Bahçekapılı, kamudan istifa edip 2021’de Livera Yayınevi’ni kurar. 2022 Ocak ayında ise kitabevini açar. Bugün kitabevi-restoran konseptiyle hayalini gerçekleştiren Merve Bahçekapılı’nın hedefi ise bu alanda önemli bir marka olmak.
MERVE Bahçekapılı. Hayalleri ve hedeflerinin peşinden koşan mücadeleci bir girişimci. Edebiyatın birleştirici gücüyle dünya mutfaklarını bir araya getirerek farkındalıklara imza atan bir iş insanı. Livera Yayınevi’nin kurucusu Merve Bahçekapılı ile hem kariyer yolculuğunu, hem markanın doğuş öyküsünü, hem de yarınlara dair planlarını konuştuk. Almanya’da işçilik yapmış bir babanın 4 çocuğunun en küçüğü olarak 1978’de Trabzon’da dünyaya ‘merhaba’ diyen Merve Bahçekapılı, çevresindeki birçok akrabasının mühendis olmasının da etkisiyle üniversite tercihini bu yönde kullandığını söyleyerek, hikayenin devamını şöyle anlattı:
TEK SEÇENEK MÜHENDİSLİK
“Bizim orada üniversite eşittir mühendislik demek. ‘Kız çocuğu okumalı ve mühendis olmalı’ mantığıyla yetiştirildim. Yani mühendislik okumuyorsan bu üniversiteden sayılmıyordu. Edebiyata merakım olsa da bu algıyla üniversite sınavlarına girdim ve tüm tercihlerimi mühendisliklerden yana kullandım. Ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. Orman endüstri mühendisliğini bilmeden bunu yaptım.”
ÖĞRETMENLİK DE YAPAR
Okul sonrası kendi mesleğini yapacak ortam bulamayan Merve Bahçekapılı, bu süreçte iki yıl Trabzon’da İngilizce öğretmenliği yaparak kariyerine yön verir. Merve Bahçekapılı, “Daha sonra ise makine mühendisi olan eşim, Ankara Çayırhan’da bir madende çalışmaya başlayınca rotayı buraya çevirdik. Ben her ne kadar bölümümü çok bilinçli şekilde seçmesem de okurken orman endüstri mühendisliğini çok sevdim ve bu mesleği yapmalıyım demeye başladım. Ama Çayırhan’da tüm aramalarıma rağmen bunun için bir alan bulamadım. Bu süreçte anne de olmuştum. 6 yıllık Ankara macerasının ardından da yine eşimin işi bu kez bizi Manisa Soma’ya getirdi” diyerek, burada da mesleğimi yapmak adına girişimleri olduğu, ama sonuç alamayınca yine İngilizce öğretmenliğine yöneldiğini dile getirdi.
LÜKS MEKANDA KİTAP
Soma’da öğretmenliği sürdürürken de, kendi mesleğini yapmak adına girişimlerini sürdürür. O dönem kamu en son 6 yıl önce 10 orman endüstri mühendisi almasına rağmen, Merve Bahçekapılı şansını denemek adına sınava girer ve kazanır. Bu kez de atama beklemeye başlayan Merve Bahçekapılı, o dönem yaşadıklarını şöyle aktardı:
“Bu sürede ikinci çocuğuma hamileydim. Bu sırada kamu 10 kişilik kadro açtı ve tercih yaptım. 2012’de Erzurum’a atamam çıktı. Kızım 9 yaşında, oğlum karnımda ben Erzurum’a gittim. Eşim Soma’da ben Erzurum’da. 2014’te tayinim Manisa Akhisar’a çıktı. Kızım, lise için İzmir’e gelince onun arkasından geldik. Tayinimi buraya istedim. Orman endüstri mühendisliği mesaisi olmayan bir iş ve oldukça yoğun bir tempoyla çalışıyordum. Kendi işini yapan eşim Serkan Bahçekapılı’nın da temposu çok yüksekti. Bu nedenle çocuklarla ilgilenmek adına, 1 yıllık ücretli izne çıktım. Bu arada edebiyata olan merakımın da etkisiyle bulunduğum her kentte bir kitabevi açma hayalim vardı. Ama bunu bir türlü gerçekleştiremeyince ‘emeklilik projesi’ gözüyle bakmaya başladım. Ücretsiz izin aldığım dönem pandemiye denk gelince bu konu üzerine uzunca düşünme ve kafa yorma şansı buldum. Bu süreçte de İzmir’de İstinye Park açılıyordu. ‘Lüks bir mekanda neden kitap da satılmasın’ demeye başladım. Tabii bunu duyan herkes ‘olmaz’ demeye başladı. Ama ben hayalimin peşinden gittim. İstinye Park’ın yönetimini de ikna ettim. Kamudan istifa edip 2021’de Livera Yayınevi’ni kurdum. 2022 Ocak’ta ise İstinye Park İzmir’de kitabevi-restoran konseptiyle mağazamızı açtık.”
KİTAPLARIN
EŞLİKÇİSİ
DÜNYA MUTFAĞI
TÜRKİYE’deki kitabevlerine çok para harcanmadığını, minimal olarak tasarlandığını savunan, hatta son dönemde kitabevi ismi altında su ısıtıcısından bisiklete birçok ürünün satıldığı yapıların da ortaya çıktığını söyleyen Merve Bahçekapılı, “Bu yapıların dışında zengin bir kitaplığı olan ‘kitabevi’ kuralım istedim. Bugün kitabevi-cafe konsepti oldukça yaygın. Bunu bir adım öteye taşıyalım dedik. Kitabevi-restoran konseptiyle bir yapı oluşturduk. Livera’da kitaplara şarap ile dünya mutfağının lezzetleri eşlik ediyor. Kitabevinin olduğu alanda yeme-içme kısmımız yok. Restoranın ayrı bir bölümü var. Restoranımızda dünya mutfağının yanı sıra geleneksel dokunuşlarımız da var” diyor.
ŞİMDİ VE
BURADA
MERVE Bahçekapılı’nın en büyük hayali kitabevi kurmak olsa da bu hayalini yayıneviyle de taçlandırmış. Bahçekapılı, “Girişimimizin sürdürülebilir olması adına kitabevinin yanında bir de yayınevi kurdum. Bu alanda iki uzmanla yol yürüyoruz. Kitabevinin koordinatörlüğünü Hakan Tuncer yapıyor. Kerem Işık ise Livera Yayınevi’nin yayın yönetmeni. Livera, edebiyatın birleştirici diliyle insanların zihnindeki her türlü sınırı ortadan kaldırmaya çalışıyor. ‘Şimdi ve Burada’ felsefesiyle hareket ediyoruz. Şu an yabancı telifli eserlerle başladık. Bu kapsamda 44 kitabın telif hakkını aldık. Kurgu ve kurgu olmayan kitapları yayınlamaya başladık ve 7 kitabımız raflarda yerini aldı. 1,5 yıl içinde bunun 45’e ulaşmasını bekliyoruz. Yayınevi beni çok heyecanlandırıyor. Kitabevinde de çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Herkesin hislerine tercüman olan bir kitabevi oluşturduğumuzu görüyorum” diyerek, Livera Yayınevi’nin Türkiye’de bilinir bir marka olmasını hedeflediğini paylaştı.
KISA KISA
* Livera’da şu an 22 bin çeşit kitabın bulunduğunu paylaşan Merve Bahçekapılı, “Kitabevinde, kitabın yanı sıra sanat eserlerinin de olmasını istedik” diyor.
* Livera’nın hikayesinin de anlatan Merve Bahçekapılı, “Livera, Trabzon Maçka’daki benim köyüm. Rumca ismi bu. Mezarlıkta açan ağaç anlamına geliyor. Hem yaşam ile ölüm arasındaki döngü, hem de köyümle olan bağım için bu ismi belirledik” diyor.
Paylaş