Paylaş
Perde, duvar kağıdı ve döşemelik kumaş sektörünün güçlü firmalarından İzmirli Degrape, şimdi de gözünü yurtdışına çevirdi. Hedefte Avrupa’ya koleksiyon satmak var.
Küçük yaşlarda kendini çalışma hayatının içinde buldu. Ortaokul son sınıfta okurken babası hastalandı. Aile bütçesine katkı için okulu bıraktı. İşportacılık yaptı. Akşamları kahvehanelerde annesinin yaptığı şambalileri sattı. 1982’de ise bir perdecinin yanında işe girdi. Askere gidene kadar gece gündüz iş peşinde koşturdu. Asker dönüşü önce Tatarlar, sonra Sezer Mefruşat ve en sonunda da Visage şirketlerinde çalıştı. Perdecilik mesleğinin tüm aşamalarından geçerek kendini yetiştiren Mehmet Gürel, 1998’de ise düğününde takılan takıları sermaye yaptı ve kendi işinin patronu oldu. 40 metrekarede başlayan öyküsüne, Alsancak ve Bostanlı mağazalarının yanı sıra MTK Sitesi’nde açtığı bin 600 metrekarelik ‘Degrape Depo’ ile devam ediyor. Editör firma unvanlı Degrape’nin hedefi ise Avrupa’ya koleksiyon satmak.
Mesleğe tarihi Kemeraltı Çarşısı’ndaki bir perdecinin yanında başlayan Mehmet Gürel, meslekteki tüm aşamalarından geçerek kendini yetiştiren biri. O dönemde hem satış, hem montaj, hem de kesim işlemlerini yapan Gürel anlatıyor:
Gündüz perde gece şambali
“Ortaokulda okurken babam sara hastalığı geçirdi. Kemeraltı’nda 25 yıl çalıştığı firmadan ayrılmak zorunda kaldı. Maddi anlamda büyük sıkıntıya girdik. O sıralar 3 katlı bir ev yaptırıyorduk. Sıvaları yapılmadan, doğramaları takılmadan tuğladan eve taşındık. Ben de mecburen aileme destek olmak için okulu bırakıp çalışmaya başladım. Kemeraltı’nda işportacılık yaptım. Orada satış yaparken babamın bir akrabasının yönlendirmesiyle de perdecide işe başladım. Akşamları da Bayraklı’daki kahvehanelerde dolaşıp, annemin yaptığı şambalileri satım. Tüm günüm çalışmakla geçiyordu.”
Uzun yıllar farklı firmalarda deneyimini artırarak müdürlüğe kadar yükseldiğini ve sonunda kendi işini kurma kararı aldığını anlatan Gürel, düğününde takılan takıları sermaye yapar. 1998’de kendi mağazasını açan Gürel, yanında çalıştırdığı personelin maaşını ödeyemediği için onu da ortak yaptığını söylüyor.
Kırılma noktası zengin müşterini sözü
Gürel, “İlk ismimiz Astan Dekorasyon’du. Daha sonra Degrape olarak yola devam ettik. 2001’de de ‘Alsancak’ta olmalıyız’ dedik. Alsancak’a taşınırken neredeyse bütün paramızı o dükkana harcadım. O dönem kriz çıktı. Dolar 300 liradan bin 300’e çıktı. Dükkanı dolar üzerinden kiralamıştık. Ama yine de orada başarılı olduk. Kırılma noktamız ise zengin bir ailenin perde talebiyle oldu. Aile, ‘Elinizde güzel, kaliteli mal yok. Çeşidiniz az’ demesi, benim için dönüm noktası oldu. O günden sonra, ‘Biz artık ucuz mal satmayacağız. Dünyanın ‘EN’lerini getireceğiz’ dedim. Bugün birçok ünlü markanın distribütörlüğünü yürütüyoruz” diyor.
AVRUPA’YA KOLEKSİYON SATACAK
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen Hometeks Fuarı’na katıldıklarını ve çok beğeni kazandıklarını anlatan Gürel, burada 120’ye yakın insanla görüşmüş. Özellikle, Ortadoğu pazarından çok ilgi gelmiş. Gürel, bu görüşmelerin yurtdışına açılmak için önemli bir adım olduğuna inanıyor, gelecek hedefini ise şöyle özetliyor: “Avrupa’dan malı alıp, kendi koleksiyonumuzu yaratmak. Ve akabinde de tekrar Avrupa’ya satmak.”
Bu hedefin ilk halkası ise Ortadoğu’yla ihracatla olacak gibi...
HER YATIRIMDA KASAYI SIFIRLIYOR
Şu anda Alsancak, Bostanlı ve Degrape Depo’nun yanı sıra İstanbul’da bir satış ofisi bulunuyor. Firma, Ankara’da da bir ofis kurmaya hazırlanıyor. Gürel, bugüne kadar hiç batmadığını söylüyor. Ama sıfırı tüketmişliği çok olmuş. Bunun nedeni de sürekli yatırım yapması. Her yatırımda elinde avucunda ne varsa harcamış. En son açtığı Degrape Depo için 2,5 milyon Euro yatırım yapmış. Gürel, “Yorganıma göre yatırım yapıyorum. Yorgan kısa ise ayaklarımı ona göre uzatıyorum” diyor.
LEZZETİNE GÖRE DUDAK ARIYOR
Piyasada fiyata endeksli bir yapının olduğunu anlatan Gürel, şu bilgileri verdi: “Bizse her zaman ürün ve kaliteye endeksliyiz. Diğer firmalar 10-15 TL’lik fiyattayken bizim en düşük ürünümüz 30 liradan başlıyor. Türkiye’de Degrape kartelasını dükkanına koyan 150 firma bulunuyor. Bu sayıyı 300’a çıkarmayı hedefliyoruz. Böyle bir koleksiyon kimsede yok. Biz kendi rengimizi, desenimizi belirleyip dokutuyoruz. Bu süreç 5 yılımızı aldı. Bugün Degrape için Avrupa’da üretim yapan firmalar bulunuyor. Doğada gördüğüm renkleri hemen fotoğraflayıp üretici firmaya gönderiyorum. Böylece Degrape için özel üretim yapmış oluyorlar. Her rengin bir hikayesi var. Şu anda 50 ayrı koleksiyonumuz var. Beş yılda bunu 100’e çıkaracağız. Hedefimiz aylık metrajlarımızı yükseltmek. Şu anda aylık 5 bin metre mal satıyoruz. Bunu 20-25 bin metreye çıkarmak istiyoruz. Necip Fazıl’ın bin lafı var: ‘Lezzetime göre dudak arıyorum.’ Biz de bize hitap eden müşterilerle buluşmak istiyoruz.”
HAYAL ETTİĞİNİZ KADAR VARSINIZ
Türkiye’de döşemelik kumaş olarak aylık 8 milyon metre üretim ve satış var. Perde ve döşemelik kumaş sektörünün iç piyasadaki büyüklüğü ise 200 milyon dolar. Sadece İzmir’de binin üzerinde mobilyacı ve perdecinin varlığından söz eden Mehmet Gürel, “Benim müşteri kitlem A plus. Biz lider firma konumundaysak, bir adım önde olmamız lazım. Türkiye’nin yüzde 50 malını tek başına İstanbul çekiyor. İzmir’in büyüklüğü yüzde 5 civarında. Hayal ettiğiniz kadar varsınız. Ben bu pastadan yüzde 1’lik pay alsam bile yeter. Ucuz kumaş alsam bunu yakalayabilirim ama o zaman farklı problemlerle ve maliyetlerle uğraşırsınız” diyor.
KOLEKSİYONLAR EGEYİ ANLATIYOR
Mehmet Gürel, editör firma unvanını alma sürecini de şöyle aktardı:
“2007’de tüm çalışanlarımızla bir arama toplantısı yaptık. ‘Degrape’yi 10 yıl sonra nerede görmek istersiniz?’ diye sorduk. Bir arkadaşımız, ‘Biz neden editör firma olmuyoruz?’ diye sordu. Firmalar ürünleri zaten Türkiye’de ürettiriyor. Her şeyimizi koyarak önce toptan alımlar yapalım piyasaya mal verelim diye karar aldım. Aşağı yukarı 100 bin metrelik kumaş stoğuyla editör firma konumuna yükseldik. Bugün, yeni kartelalar hazırlıyoruz. Bu kartelalara da Çeşme, Alaçatı, Bodrum, Efe, Aspendos ve Teos gibi Ege’yi anlatan isimler koyduk. Egeyi yaşatan bir koleksiyon oluşturduk.”
Paylaş