Son zamanlarda üst üste gelen uçak kaybolması, uçak düşmesi haberleri uçuş korkusunu besliyor. Tetikliyor ve pekiştiriyor.
Binlerce kilometrelik mesafenin, teknoloji harikalarından sayılan metal ve dev bir kuş içinde çok kısa zamanda aşılması gerçekten etkileyeci. Çoğu zaman da alternatifsiz. Ancak uçuş korkusu, bu yolcukları yapmak zorunda olanları bile uçak yolcuğundan alıkoyuyor.
Uçuş korkusunu yenmek için her zaman akılcı düşünceler, sektörün uyguladığı güvenlik kurallarını bilmek de yetmiyor. Bazen soruna psikiyatrik tedaviyle müdahale etmek gerekebiliyor. Hatta bazı yabancı havayolları uçuş fobisini aşmak için programlar organize ediyorlar.
Aslında uçaklar yola çıkmadan bakımdan geçirilir ve güvenlik kontrolleri defalarca yapılır. Üstelik ticari uçakların hepsinin yedek sistemleri bulunur. Yani çalışmayan sistemin görevini üstlenecek başka bir sistem mutlaka vardır. Uçuş personelinin sayısı da buna uygundur.
Uçuş fobisi olanları ne kadar rahatlatır bilemeyiz ama hatırlatmakta yarar var. Her 4,5 milyon uçuştan birinde kaza olurken, her 14 bin karayolu aracından biri kaza yapıyor. Yaya olarak yürürken kaza geçirme oranı dahi uçak kazasından iki kat daha yüksek.
KAZALARIN YÜZDE 25’İNDE CAN KAYBI OLMUYOR
Yaygın kanı uçak kazasından kurtulma olasığının "sıfır" olduğu yönünde. Oysa uçak kazalarının yüzde 25’inde hiç can kaybı olmuyor.
Uzmanlar, korku aşırı, anlamsız ve sürekliyse, bu durumla karşılaşma ihtimali olduğunda dahi yoğun sıkıntı yaşıyorsa, günlük hayatı, işlevlerini engelliyorsa "fobi" diyorlar. Yani, uçaktan aşırı korkuyor, binemiyor, binmesi gerektiğinde ya kaçınıyor ya da çok sıkıntıyla uçak yolculuğuna katlanabiliyorsanız uçak-uçuş fobiniz var demek.
Yine uzmanlar bu fobinin korkaklıkla ilgisi olmadığını belirtiyorlar. Uçak fobisi olan pek çok kişi günlük yaşamlarında cesur, atik, başarılılar. Ancak uçuş fobisi bir hastalık ve tedavisi de mümkün. Tedavide öncelikle fobiler, depresyon, stresle ilgili bozukluklar, madde kullanımı gibi başka ruhsal sorunların bulunup bulunmadığı değerlendiriliyor. Sorunun sebebine, şiddetine ve doğasına göre ilaç tedavileri ya da psikoterapiler uygulanıyor. Psikoterapilerde hastanın uçuşla ilgili olumsuz algı ve yanlış düşüncelerinin değiştirilmesi, pozitif koşullanma, sistematik duyarsızlaştırma, gevşeme tekniklerinin öğretilmesi ve üstüne gitmeyle fobinin yenilmesi mümkün olabiliyor.
Uçuş korkusu dışında bir de "hava öfkesi" denilen özel durumdan sözediliyor. Hava yolculuğuna eşlik eden bir davranış bozukluğu şeklinde tanımlanıyor. Bu durum uçuş korkusuyla değil de yüksek düzeyde stresle bağlantılı olarak görülüyor. Aşırı alkol tüketimiyle daha fazla ilerliyor.
Her 100 kişiden 10’unda var
Uçuş fobisi fobilerin anası olarak tanımlanıyor. Çünkü içinde onlarca fobi barındırıyor. Örneğin yükseklik, kapalı alan, hareket korkusu, evden uzaklaşma fobisi, kontrol fobisi vb. Uçuş korkusu sıklıkla 20-30’lu yaşlarda kendini gösteriyor. Herkeste görülebiliyor ancak entelektüel, mükemmelliyetçi ve evhamlı titiz (obsesif) insanlarda daha sık rastlanıyor. Her yüz kişiden 10’u uçuşunu engelleyecek boyutta uçuş korkusu yaşıyor.
Uçması sakıncalı olanlar
7 gününü doldurmamış bebeklerin, hamileliğinin son 4 haftası içindeki (çoğu gebelikte son 8 hafta) ve doğumdan sonraki ilk 7 gün içerisindeki kadınların uçak yolculuğu yapması önerilmiyor. Ayrıca aşağıda sayılanlardan mustarip olanların da uçması sakıncalı olabilir:
Dinlenme halinde göğüs ağrısı,
Herhangi bir ciddi ve bulaşıcı hastalık,
Dalıştan sonra nitrojen sarhoşluğu,
Kanama, travma ve enfeksiyondan dolayı artan kafa içi basınç,
Sinüs enfeksiyonu, kulak ve burun enfeksiyonları (özellikle de östaki borusu tıkanmışsa),
Son zamanlarda olan enfarktüs ve kriz,
Havanın veya gazın içerde kaldığı endoskopik bir cerrahi girişim ya da hasar durumu (özellikle de karın travması ve mide-bağırsak cerrahisi, baş-yüz ve göz hasarları, beyin ameliyatları ve göz yuvarlağının içine girildiği göz ameliyatları),
Ciddi kronik solunumhastalığı, dinlenme halinde nefessiz kalma,