Paylaş
Doğuştan rahmi bulunmadığı için rahim nakli yapılan Derya Sert’in gerek ameliyat sonrası ve gerekse hamilelik sürecini hepimiz heyecanla takip ettik. İlk kez başarılı rahim nakli olan, üstüne de hamile kalan Sert’in hamileliği maalesef erken sonlandı. Ancak ameliyatı gerek onun gibi doğuştan rahmi olmayan gerekse kanser vb. nedenlerle rahmi erken yaşta alınan pek çok kadının umutlarını yeşertmeye devam ediyor. Operasyonun yapıldığı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki doktorların kapıları çalınıyor.
Şu bir gerçek ki hayati organların dahi az çıktığı Türkiye’de rahim nakillerinin rutinleşmesi en azından kısa vadede güç. Üstüne ameliyatın teknik güçlükleri, rahmi reddetmemesi için alıcıya verilen ilaçların yarattığı riskleri de ekleyince daha denenmiş, daha pratik, kolay uygulanan ve güvenli çözümlerin üzerinde durulması gerektiği aşikâr. Son olarak Antalya’da geçen hafta düzenlenen 11’inci Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde kadın hastalıkları ve doğum uzmanları rahim nakli gibi taşıyıcı anneliğe de izin verilmesi çağrısı yaptı.
HER YIL 100-150 KIZ RAHİMSİZ DOĞUYOR
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, anne olmak isteyen ancak rahimleri bulunmadığı veya alındığı için bunu gerçekleştiremeyen kadınların sözcülüğünü üstlenmiş durumda. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Karateke, Türkiye’de her yıl 100-150 kız çocuğunun rahmi ve vajeni olmadan fakat sağlıklı yumurtalıklarla doğduğunu söylüyor. Bunlara kanser nedeniyle rahimlerinden olan kadınlar da katıldığında, taşıyıcı anneliğe ihtiyaç duyan ailelerin sayısı hiç de az değil. Prof. Dr. Karateke, “Tamamen gönüllülük esasına dayanacak taşıyıcı anneliğe izin verilebilir” diyor. Tıpta kısaca MRKH sendromu denilen doğuştan rahimsiz ve vajensiz doğanlara, farklı teknikler kullanarak vajen yaptıklarını ancak yumurtaları bulunsa da anne olabilmeleri için yardımcı olamadıklarını anlatıyor: “Maalesef bu yüzden evlilikleri kısa ömürlü oluyor. Bazen birbirini seven çiftler sadece çocuk sahibi olamadıkları için boşanıyor. Birçok ülkede bu çiftlerin sorunları taşıyıcı annelikle çözülebiliyor. Annenin yumurtaları, babanın spermiyle dölleniyor. Elde edilen embriyo taşıyıcı annenin rahmine yerleştiriliyor. Genetik yapısı tamamen çifte ait olan bebeği, başka bir kadın taşıyor. Yasal düzenlemeler yaparak bu kadınlara yardımcı olabiliriz.”
RAHİM NAKLİ FANTASTİK TAŞIYICI ANNELİK GERÇEK
Prof. Dr. Ali Baloğlu da taşıyıcı annelik müessesesinin Türkiye’de de pekâlâ konuşulabileceği görüşünde. Rahim naklinde de amacın kadını anne yapmak olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Baloğlu, tıbbi açıdan kolay, girişimsel olmayan, ekonomik ve riski çok daha düşük bir yöntem olan taşıyıcı anneliğe izin verilmesi gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Baloğlu “Gönüllülük ilkesine dayalı taşıyıcı anneliğe pek çok ülkede izin veriliyor. Bizim de bu konuyu tartışmamız gerek. Tamam rahim nakliyle bir başlangıç yapılmıştır, saygı duyarım. Ancak rahim naklinde henüz gebelik yürütülebilir değil. Dolayısıyla taşıyıcı annelik müessesesi de rahim nakli paralelinde yürüsün” diyor.
Öte yandan yurtdışında taşıyıcı anneliğe izin veren ülkelere hasta götüren firmalar Türkiye’de de faaliyet gösteriyor. Hindistan gibi bazı ülkelerde bu bir
sektöre dönüşmüş durumda.
Kimler ihtiyaç duyuyor?
Taşıyıcı anneliğe sadece doğuştan rahmi olmayan ya da sağlık sorunları nedeniyle rahmi alınanlar aday değil. Ayrıca rahim anomalisi, gebeliğin sonuna kadar gelmesine izin vermeyen myomu bulunanlar, gebelik durumunda sağlığını tehdit eden ciddi bir hastalığı olanlar, pek çok kere gebe kalıp gebeliklerini canlı doğumla sonlandıramayanlar da aday.
Paylaş