İznik Gölü kıyısında farklı illerden 81 çocuk kampta. Hem onlar hem de 9 grup liderinin tümü tip 1 diyabet hastası. Tatil ama sabahın 7.30’unda kalkıyor, parmaklarından aldıkları bir damla kandan şeker düzeylerini ölçerek güne başlıyorlar.
Buldukları değere göre insülin iğnesi oluyor, yiyebileceklerini hesaplıyorlar. Bu işlem günde en az dört kez tekrarlanırken, sadece birbirleriyle değil, hastalıklarıyla da arkadaş olmanın yollarını arıyorlar
Tip 1 diyabet, yaşam boyu süren bir hastalık. Yönetmenin ve yenik düşmemenin tek yolu iyi geçinmek. Bunun için de hastalığı her yönüyle tanımak şart. Aynen arkadaşlarımız gibi. Kocaeli Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı tarafından bu yıl 15. kez ‘Arkadaşım Diyabet Kampı’ düzenleniyor. Amacı, diyabetle yaşamak, baş etme, kan şekerini izleme ve iyileştirme, kendi kendine tedavi, insülin ayarlaması yapmak ve komplikasyonlardan korunmaktan ibaret değil. Çocuklara bağımsız hareket becerisi ve sosyal yaşamda kendine güven kazandırmak da hedefleniyor. Kocaeli Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, Türkiye’de her yıl bin 700 çocuğa tip 1 diyabet tanısı konduğunu söylüyor. 20 bin çocuk da (çoğu okul çağında) tip 1 diyabet hastası. Prof. Dr. Hatun, “Tanı konduktan sonra en büyük sorun, aile ve çocuğun yaşadığı şok. Diğeri de hastalığın yaşam boyu sürmesi. Çocuğun hastalığını kabullenmesi; tedavisinin gereklerini yerine getirmek, gizlemeden, sıkılmadan, içinde büyütmeden yaşamak anlamına geliyor. Dolasıyla diyabet ekibinin önemli görevlerinden biri, başlangıç tedavisini planlamak, çocukları evde bakıma hazırlamak. Diyabeti kabullenmeleri, yani arkadaş olmaları da onun kadar önemli. İnsan arkadaşına özenli ve sabırlı davranır, iyiliğini ister. Çocukların diyabetle böyle bir bağlantı kurmalarını, sürekli didişmemelerini, kaygı konusu yapmamalarını sağlamaya çalışıyoruz. Kamptan yenilenmiş, güçlenmiş ve hastalıkla barışık ayrılıyorlar” diyor.
KAĞAN EGE KARAKUŞ (13) Benimle aynı ne çok çocuk varmış
Yedi yıl önce tanı kondu. Çok su içip sık sık tuvalete gittiğim için annem şüphelendi. Testte kan şekerim 700’ü geçmişti. Hemen hastaneye yatırıp, yoğun bakıma aldılar. O zaman küçüktüm, şimdi belki zorlanırdım. Günde 4 kez şekerimi ölçüyorum. Bazen düşüyor, o zaman testler 5-6’ya çıkıyor. Önceleri rehberlik öğretmeninin odasında insülin iğnemi yapardım ama artık yemekhanede yapıyorum. Diyabeti hiç düşman gibi görmedim, dostça yaşıyoruz. Ama ikinci sınıftayken kermeste çikolata yiyemediğim için çok üzülmüştüm. Bu kampa gelene kadar bu kadar çok diyabetli çocuk olduğunu bilmiyorum. Benimle aynı durumda ne çok çocuk varmış.
PELİN SUDE CENGİZ (13) İğnelerimi arkadaşlarım vuruyor
Yaklaşık 10 ay önce tip 1 tanısı kondu. Hastalığı ilk duyduğumuzda annemle haftalarca ağladık. Aslında çok kötü değil ama olmasa daha iyi. Çünkü tatlıyı çok severim. Arkadaşlarım iğne yaparken görünce kötü bir hastalık olduğunu söylüyor, bu da moralimi bozuyor. Bazı yakın arkadaşlarım da ilgileniyor hatta insülin iğnemi vuruyor. Tatlı yememe engel oluyorlar.
RAMAZANDA HİPOGLİSEMİYE DİKKAT
Araştırmalara göre tip 2 diyabet hastası her 10 Müslüman’dan 8’i oruç tutuyor. Ramazan’da hastanelerin acillere başvuran hastaların önemli bir kısmı yine tip 2 diyabet. Halbuki, bu grubun ramazanda hastalıklarını kontrolde daha da titiz davranması şart. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız şunları söylüyor: “Oruç, tip 2 diyabet hastalarında önemli sağlık risklerine neden olabiliyor. Bu risklerin yönetimi açısından ramazan öncesi ve süresince hastaların doktorlarıyla yakın iletişimde olması şart. 13 Müslüman ülkeden 12 bin 243 diyabet hastasının dahil edildiği EPIDIAR çalışmasına göre oruç tutan tip 2 diyabet hastalarında hastaneye yatış gerektiren ciddi hipoglisemi (kan şekeri düşmesi) riski 7.5 kat artıyor. Terleme, baş dönmesi, açlık ve asabiyet gibi belirtilerle ortaya çıkan hipoglisemi acil müdahale edilmediği takdirde bilinç kaybı ve hastalık nöbeti gibi ciddi sorunlara yol açabiliyor.”
Adnan Tönel’in yazdığı Uzaktan Kumandalı Çocuklar, çocukları bekleyen teknolojik riskleri, TV, bilgisayar ve internetin bilimsel araştırmalarla belirlenmiş tehlike ve korunma yöntemlerini anlatıyor. Hayykitap’ın Hap Kitaplar serisinden, 8 lira.
UZUN LAFIN KISASI
YANLIŞ: Çok pahalı güneş gözlükleri kalitelidir. Gözleri iyi korur. Önemli olan markası, yüzde nasıl durduğu ve yakışıp yakışmadığı. DOĞRU: İyi bir güneş gözlüğü, marka demek değil. Ultraviyoleyi tamamen, ışığıysa yüzde 75-85 oranında azaltmalı. Uluslararası güvenlik sertifikaları yeterli.
SAĞLIĞIM İÇİN Göksel Kortay (oyuncu)
MUTLAKA YAPARIM: Tatile çıkarım. Düzenli spor alışkanlığım yok ancak yazları yüzüyorum. Maalesef çok az uyuyorum. ASLA YAPMAM: Çok ender sosyal ortamlarda bir kadeh şarap içerim. Her gün alkol peşinde koşmak gibi bir alışkanlığım yok. MUTLAKA YAPACAĞIM: Göcek dünya üzerindeki en güzel yer. Kirlenmedi, bozulmadı. İlk fırsatta Göcek’e koşacağım.
TAMAMLAYICI TIP Vitamin A’nın fazlası bebek düşürüyor
Yüksek doz A vitamini, gebelerde düşüklere, bebekte kalp ve kafa anomalilerine yol açabilir. Kilo almamak için beta karoten içeren havuçla bol bol beslenen çılgın hamilelere duyurulur. Ayrıca yaşlılar, alkolikler ve karaciğer hastaları vitamin A zehirlenmesine daha duyarlı. Klinik çalışmalarda akciğer kanseri gelişme riski olanlarda (ailede olması, sigara içmesi ve kanserojen maddeye maruziyet gibi) yüksek doz beta karoten alımının riski artırdığını söylüyor.