İngiliz 28 yaşındaki Emma Christofersen uzun yıllardan bu yana hayal ettiği Avustralya seyahatini tamamladıktan sonra, 20 saatlik uçak yolculuğunun ardından ülkesine döndü. Uçaktan indiğinde yanındaki arkadaşlarına kendini kötü hissettiğini söyledi ve yere düşerek şuurunu kaybetti. Ambulans hastaneye götürürken yolda vefat etti. Otopsi Emma’nın bacak damarlarında uzun oturmaya bağlı oluşan pıhtının akciğerine gitmesiyle vefat ettiğini ortaya koydu. Dönemin gazetelerinde yer bulan habere konu alan derin ven trombozu(DVT) başka ölümlere de yol açıyor.
Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy yeni çıkan “Zamane Hastalıkları” kitabında DVT’yi de anlatıyor. DVT, toplardamarların içerisinde pıhtı oluşması. DVT’nin gelişmesi için genelde, kan akışında durgunluk, pıhtılaşma eğilimi ve damar hasarı olmak üzere üç faktörün birarada olması gerekiyor. Uzun saatler yatmak ya da hareketsiz kalmak kan akışında durgunluk yaratıyor. Prof. Dr. Aksoy, “TEOG sınavına hazırlanırken çok uzun süre masa başında oturduğu için DVT geçiren 14 yaşında hastam oldu. Tıpta uzmanlık sınavına çalışırken ölen d oktor var. Ya da uzun saat oyun portalında oyun oynayan gençler bu hastalığı geçirebiliyorlar” diyor.
Risk altındakiler
Daha önce DVT geçirenler, ailesinde DVT hikayesi olanlar, ameliyat geçiren (özellikle karın) hastalar, hareketten yoksun yaşayanlar(uzun süre seyahat edenler, yatalak hastalar vs.), kanser hastaları, gebeler, doğum kontrol hapı veya hormon ilaçları alanlar, sigara içenler, 60 yaşın üstündekiler, aşırı kilolu olanlar, iltihaplı bağırsak hastalığı, varisi olanlar.
Uzun uçuşlarda bunlara dikkat edin!
*
İngiliz, 28 yaşındaki Emma Christofersen uzun yıllardan bu yana hayal ettiği Avustralya seyahatini tamamladıktan sonra, 20 saatlik uçak yolculuğunun ardından ülkesine döndü. Uçaktan indiğinde yanındaki arkadaşlarına kendini kötü hissettiğini söyledi ve yere düşerek şuurunu kaybetti. Ambulans hastaneye götürürken yolda vefat etti. Otopsi Emma’nın bacak damarlarında uzun oturmaya bağlı oluşan pıhtının akciğerine gitmesiyle vefat ettiğini ortaya koydu. Dönemin gazetelerinde yer bulan habere konu alan derin ven trombozu (DVT) başka ölümlere de yol açıyor.
Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy yeni çıkan ‘Zamane Hastalıkları’ kitabında DVT’yi de anlatıyor. DVT, toplardamarların içerisinde pıhtı oluşması. DVT’nin gelişmesi için genelde, kan akışında durgunluk, pıhtılaşma eğilimi ve damar hasarı olmak üzere üç faktörün bir arada olması gerekiyor. Uzun saatler yatmak ya da hareketsiz kalmak kan akışında durgunluk yaratıyor. Prof. Dr. Aksoy, “TEOG sınavına hazırlanırken çok uzun süre masa başında oturduğu için DVT geçiren 14 yaşında hastam oldu. Tıpta uzmanlık sınavına çalışırken ölen doktor var. Ya da uzun saat oyun portalında oyun oynayan gençler bu hastalığı geçirebiliyorlar” diyor.
RİSK ALTINDAKİLER
Daha önce DVT geçirenler, ailesinde DVT hikâyesi olanlar, ameliyat geçiren (özellikle karın) hastalar, hareketten yoksun yaşayanlar (uzun süre seyahat edenler, yatalak hastalar vs.), kanser hastaları, gebeler, doğum kontrol hapı veya hormon ilaçları alanlar, sigara içenler, 60 yaşın üstündekiler, aşırı kilolu olanlar, iltihaplı bağırsak hastalığı, varisi olanlar.
17’nci Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi’nde trafik kazaları ve uyku konulu sunum yapan Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özen Kaçmaz Başoğlu, yüksek risk grubunde yer alanlara uyku testi yapılması gerektiği uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Başoğlu, uykululuğun alkole bağlı performans azalmasına benzer etki yaptığını ve kaza riskini belirgin oranda artırdığını söyledi. Uykuyu etkileyerek gündüz uykululuğa neden olan ve trafik kazalarına yol açan nedenlerin başında tıkayıcı (obstrüktif) uyku apne sendromunun geldiğini belirten Prof. Dr. Başoğlu, sorunun erişkin erkeklerin yüzde 10’unda görüldüğünü söyledi. Gece boyunca yineleyen üst solunum yolu tıkanmalarının, uyku bölünmesi ve sonuçta hastanın yorgun uyanması ve gündüz uykululuğa neden olduğunu anlatan Prof. Dr. Başoğlu, “Ayrıca uyku apne hastalarında sık görülen obezite ile kalp damar, beyin damar ve metabolik hastalıkları da gündüz yorgunluk ve uykululuk nedeni. Nitekim araştırmaların meta-analizlerine göre bu tıkayıcı uyku apne sendromu hastalarında kaza riski 2-3 kat daha yüksek” dedi.
Tüm sürücülerin taraması mümkün değil. Ancak tıkayıcı uyku apne sendromu açısından yüksek klinik kuşku uyandıran ve yüksek riskli sürücü tanımına uyan (orta veya ciddi düzeyde gündüz uykululuğu olan, son zamanlarda uykululuk, yorgunluk veya dikkatsizlik nedeniyle kaza yapan veya kazadan dönen) kişilerin en geç 1 ay içinde uyku testi (polisomnografi) ile değerlendirilmesi ve tedavi öneriliyor.
BAŞKA UYKU SORUNLARI DA KAZA YAPTIRIYOR
Seyahatlerde istediğimiz gıdalarla beslenmek her zaman mümkün olmuyor. Genellikle gidilen ülkenin yemek kültürünü tanımak istiyoruz. Bazen tam da bu nedenle her zamankinden daha fazla yiyebiliyoruz. Tüm bunların sonucu son derece rahatsız edici kabızlık olabiliyor.
Kabızlığın önüne geçmek için uzmanların ilk önerisi seyahatlerde su tüketimini daha da artırmak. Mümkün olduğunca hareket etmek de en etkili yöntemlerden. Ya sokaklarda yürüyerek-koşarak ya da kaldığınız otelin spor salonundan yararlanarak hareketi sürdürebilirsiniz. Malum hareket ettikçe bağırsağımızdaki ilerletici ve çalkalayıcı hareketler otomatik olarak başlıyor.
Her daim lif zengini besinler tüketmek yine kabızlığı önlemede etkili yöntemlerden biri. Tam tahıllı ekmek, bol sebze ve meyve tüketmeye devam edin. Sadece katı gıdalar almayın. En azından sebze çorbası isteyin.
Seyahatlerde uzun süren iş yemekleri, olabildiğince çok şeyi tatmak gibi nedenlerle ihtiyaçtan fazla yemek yeme eğilimi oluyor. Öğünleri kendi içinde dengelemeye çalışın. Bazı şeyleri sadece tadın, tümünü bitirmeye çalışmayın.
Her SPA’nın kendine özgü bakımları var. Bunların bir kısmı moda gibi gelip geçiyor. Yerine yenileri geliyor. Ancak SPA’nın değişmez uygulamaları ‘sulu’ olanlar. Sıcak, soğuk, buhar veya buz, her halinden yararlanın. Hamamların yıldızını yeniden parlatan SPA’lar oldu. Gerçekten de klasik hamam seansı, bir dizi doğal tıp uygulaması ve tedavi yöntemini içeriyor. Fiziksel ve ruhsal olarak gevşetiyor, yeniliyor. Cilt, kas, eklem, kalp-damar ve solunum sağlığını da olumlu etkiliyor. Toplamda da genel iyilik halinin güçlenmesini sağlıyor.
SPA’lardan yararlanırken bunları unutmayın:
-Klasik SPA insanın beş duyusuna, yani görsel, dokunsal, koku, işitsel ve ruhsal duyulara hitap eder. Bedenin yanında, ruha da iyi gelir. Bütüncül bir iyilik hali yaratır. Zaten SPA’nın en büyük avantajı modern, bilimsel tıbbın veremediği ya da yeteri kadar veremediği bütünsel yaklaşımı göstermesi.
- Toplam etki için SPA uygulamalarının da kaplıcalar gibi belli bir süreye yayılarak tekrarlanması gerekiyor.
Enfeksiyonları uzak tutmak için yapılacak el temizliği için yaklaşık 15, daha iyisi 30 saniye ayırmak şart. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları doğru el yıkama için şu hatırlatmaları yapıyor:
- Eller yıkanırken en sık yapılan hatalardan biri, yıkama süresini kısa tutmak. Bu durumda mikroplar ellerden yeterince temizlenemiyor. Hastalıklar da yayılmaya devam ediyor. Ellerinizin her yerini (bilekler, avuç- içleri, parmaklar, parmak araları, el sırtı ve tırnak içleri) en az 15 saniye kuvvetle ovalayın.
- Su ve sabun yeterli olsun. El yıkarken su ve sabunu az kullanmak, elden yeterince uzaklaştırılamaması nedeniyle zararlı mikroorganizmaların yayılmasına katkıda bulunuyor.
- Su tek başına mikropların uzaklaştırmaya yetmiyor. Sıcak olması bunu değiştirmiyor. Sabun şart.
Gerek enfeksiyonların daha sık görüldüğü kış ayları gerekse mevsim geçişlerinde bağışıklık sistemini desteklemekte yarar var. Bağışıklığı düşüren en önemli neden besin yetersizliği. Beslenme uzmanı Elvan Odabaşı Kanar’ın verdiği bilgiye göre, tek tip, uzun süre, düşük kaloride, sebze ve meyveden yoksun, protein ağırlıklı beslenmenin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğini hatırlatıyor. Kanar, “Hatalı diyetlerin verdiği zararı keşke sadece soğuk algınlığı, griple atlatabilsek. Ne yazık ki kontrolsüz, düşük kalorili, tek tip diyet listeleri kanser riskini de artırıyor. Bağışıklığın ihtiyaç duyduğu bir kilo aralığı ve vücut kompozisyonu var” diyor. Hem obez hem de çok zayıfların bağışıklığı düşük. Beden kitle endeskinin 17.5 altında olması ve vücut yağ oranının kadınlarda sahip oldukları kilonun yüzde 15, erkeklerde yüzde 8’in altında kalması bağışıklılığı olumsuz etkiliyor.
Mineral ve vitaminleri besinlerden alın
İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, her daim vitamin ve minerallerden zengin beslenmenin bu konuda atılacak en önemli adım olduğunu söylüyor. Bilhassa A, C, B6, E vitamini, çinko, selenyum minerallerinden zengin sebzelerden brokoli, lahana, brüksel lahanası, kırmızı lahana, karnabahar, havuç, marul, yeşil biber, roka, sarımsak, soğan ve meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kivi, elmadan bir veya birkaçının günlük beslenmede yer alması gerekiyor. Kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek her biri iyi birer protein kaynağı. Ayrıca fast food türü gıdalar da vitamin ve mineralden yoksun bırakıyor. Süt, yoğurt, ayran, kefir gibi hayvansal besinler vücut direncini arttırdığı gibi, yorgunluğu azaltıyor. Bağışıklık sisteminin zayıflamasının nedenlerinin biri de hareketsizlik. Güneşli günlerde açık havada dolaşmayı ihmal etmeyin. Haftada en az 3 gün, 40’ar dakika egzersiz yapın.
Bunları unutmayın
Gerek enfeksiyonların daha sık görüldüğü kış ayları gerekse mevsim geçişlerinde bağışıklık sistemini desteklemekte yarar var. Bağışıklığı düşüren en önemli neden besin yetersizliği. Beslenme uzmanı Elvan Odabaşı Kanar’ın verdiği bilgiye göre, tek tip, uzun süre, düşük kaloride, sebze ve meyveden yoksun, protein ağırlıklı beslenme bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Kanar, “Hatalı diyetlerin verdiği zararı keşke sadece soğuk algınlığı, griple atlatabilsek. Ne yazık ki kontrolsüz, düşük kalorili, tek tip diyet listeleri kanser riskini de artırıyor. Bağışıklığın ihtiyaç duyduğu bir kilo aralığı ve vücut kompozisyonu var” diyor. Hem obez hem de çok zayıfların bağışıklığı düşük. Beden kitle endeksinin 17.5 altında olması ve vücut yağ oranının kadınlarda sahip oldukları kilonun yüzde 15, erkeklerde yüzde 8’in altında kalması bağışıklığı olumsuz etkiliyor.
MİNERAL VE VİTAMİNLERİ BESİNLERDEN ALIN
İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, her daim vitamin ve minerallerden zengin beslenmenin bu konuda atılacak en önemli adım olduğunu söylüyor. Bilhassa A, C, B6, E vitamini, çinko, selenyum minerallerinden zengin sebzelerden brokoli, lahana, brüksellahanası, kırmızı lahana, karnabahar, havuç, marul, yeşilbiber, roka, sarmısak, soğan ve meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kivi, elmadan bir veya birkaçının günlük beslenmede yer alması gerekiyor. Kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek her biri iyi birer protein kaynağı. Ayrıca fast food türü gıdalar da vitamin ve mineralden yoksun bırakıyor. Süt, yoğurt, ayran, kefir gibi hayvansal besinler vücut direncini artırdığı gibi, yorgunluğu azaltıyor. Bağışıklık sisteminin zayıflamasının nedenlerinin biri de hareketsizlik. Güneşli günlerde açık havada dolaşmayı ihmal etmeyin. Haftada en az 3 gün, 40’ar dakika egzersiz yapın.
BUNLARI UNUTMAYIN