İnsanların otomatik ısı kontrol sistemimiz sayesinde dünyanın her yerinde yaşayabiliyor. Bu adaptasyon mekanizması sayesinde fırın kadar sıcak bir odaya girdiğimizde terlemeye başlarız, su içme ihtiyacı duyarız, üstümüzdeki giysilerimizi azaltır, serin bir köşe ararız. Tam tersi buzhane gibi bir ortama girer girmez hemen kıl diplerimizdeki adalelerimiz kasılarak enerji tasarrufu yapar. Enerji üretmek için durduğumuz yerde yapabileceğimiz her şeyi yapmaya başlarız (titremek, astımlı veya astım eğilimli iseniz öksürmek, alerjik veya alerjik olmayan nezleniz varsa ardı ardına hapşırmak gibi). Prof. Dr. Kalyoncu, “Burada amaç en kısa yoldan enerji üretmek ve vücudu ısıtmak. Düşünün insanlar ve birçok memeli omurgalı sıcakkanlı canlı, dünyamızın eski buzul çağlarını, dokumacılık ve modern inşaat imkanları olmadığı dönemlerde, her şeye rağmen hayatta kalarak atlattı” diyor.
Bazı hastalıklar üşütüyor
Isı kontrol sistemi çalışanlarda üşüterek ne idrar yolları iltihabı, ne sinüzit, bronşit ne de zatürree olunuyor. Bu hastalıklara üşümek değil mikroorganizmalar yol açıyor. Peki herkeste bu sistem iyi çalışıyor mu? Prof. Dr. Kalyoncu, “Hayır” diyor. Kabaca insanların dörtte birinde bu sistemde arıza var. Bazıları her ortamda yazın ağustosta bile üşürken, bazıları da kışın en soğuk günlerinde bile terleyebilir. Normal sağlıklı bir kişi, 22-25 derece sıcaklıkta denize girdiğinde ortalama bir dakika civarında üşümesi geçer, vücudu hemen deniz sıcaklığını dengeler.
Prof. Dr. Kalyoncu, “Kansızlık(anemi), tiroid, bazı hormon hastalıkları, astım, alerjik olsun olmasın her tür müzmin nezle-sinüzit, KOAH, şeker hastalığı ısı kontrol sistemini bozabiliyor. Bazen de her şey normalken, önceden geçirilmiş bir hastalık sekeli olarak üşüme kalabilir. Özellikle menopoz dönemi ile birlikte kadınların ısı kontrolünün soğutma tarafı hasarlanıyor. Bazı insanlarda ise bu bozukluk doğuştan oluyor. Bazı insanların hem ısıtma hem de soğutma sistemleri bozuk olabilir. Bazı insanların az terlemesi veya terlememesi, hep sıcaklık hissetmelerine yol açıyor” diyor.
Isı kontrol sistemini korumak için ne yapmalı?
Boy-kilo oranı bozulması ısı kontrol sistemine de yansıyor. İdeal kiloda kalın.
Hareket etmek, spor yapmak ısı kontrol sistemini ayakta tutar.
Vücudumuzu bir kombi-kalorifer sistemi gibi düşünürsek, açık damarlar da sistemin su boruları. Damarları tıkayan iki önemli olay sigara içmek ve yüksek kolesterol-lipid düzeyleri. Sigara içmeyin, kan yağlarını dengeleyin.
İnsanlar otomatik ısı kontrol sistemimiz sayesinde dünyanın her yerinde yaşayabiliyor. Bu adaptasyon mekanizması yardımıyla fırın kadar sıcak bir odaya girdiğimizde terlemeye başlarız, su içme ihtiyacı duyarız, üstümüzdeki giysileri azaltır, serin bir köşe ararız. Tam tersi buzhane gibi bir ortama girer girmez hemen kıl diplerimizdeki adalelerimiz kasılarak enerji tasarrufu yapar. Enerji üretmek için durduğumuz yerde yapabileceğimiz her şeyi yapmaya başlarız (titremek, astımlı veya astım eğilimli iseniz öksürmek, alerjik veya alerjik olmayan nezleniz varsa ardı ardına hapşırmak gibi). Prof. Dr. Fuat Kalyoncu, “Burada amaç en kısa yoldan enerji üretmek ve vücudu ısıtmak. Düşünün insanlar ve birçok memeli omurgalı sıcakkanlı canlı, dünyamızın eski buzul çağlarını, dokumacılık ve modern inşaat imkânları olmadığı dönemlerde, her şeye rağmen hayatta kalarak atlattı” diyor.
BAZI HASTALIKLAR ÜŞÜTÜYOR
Isı kontrol sistemi çalışanlarda üşüterek ne idrar yolları iltihabı, ne sinüzit, bronşit ne de zatürree olunuyor. Bu hastalıklara üşümek değil mikroorganizmalar yol açıyor. Peki herkeste bu sistem iyi çalışıyor mu? Prof. Dr. Kalyoncu, “Hayır” diyor. Kabaca insanların dörtte birinde bu sistemde arıza var. Bazıları her ortamda, yazın ağustosta bile üşürken, bazıları da kışın en soğuk günlerinde bile terleyebilir. Normal sağlıklı bir kişi, 22-25 derece sıcaklıkta denize girdiğinde ortalama bir dakika civarında üşümesi geçer, vücudu hemen deniz sıcaklığını dengeler.
Prof. Dr. Kalyoncu, “Kansızlık (anemi), tiroid, bazı hormon hastalıkları, astım, alerjik olsun olmasın her tür müzmin nezle-sinüzit, KOAH, şeker hastalığı ısı kontrol sistemini bozabiliyor. Bazen de her şey normalken, önceden geçirilmiş bir hastalık sekeli olarak üşüme kalabilir. Özellikle menopoz dönemi ile birlikte kadınların ısı kontrolünün soğutma tarafı hasarlanıyor.
ISI KONTROL SİSTEMİNİ KORUMAK İÇİN
- Boy-kilo oranı bozulması ısı kontrol sistemine de yansıyor. İdeal kiloda kalın.
- Hareket ve spor ısı kontrol sistemini ayakta tutar.
- Vücudumuzu bir kombi-kalorifer sistemi gibi düşünürsek, açık damarlar da sistemin su boruları. Damarları tıkayan iki önemli olay sigara içmek ve yüksek kolesterol-lipid düzeyleri. Sigara içmeyin, kan yağlarını dengeleyin.
Birkaç basit ama etkili önlem alarak kayak sakatlanmalarına karşı önlem alabilirsiniz. Bunun için uzmanların önerisi şöyle:
* İlk kural doğru ekipman kullanmak. Mümkünse kendi malzemelerinizi kullanın. Kiralamanız gerekiyorsa en uygun olanını seçin. Küçük ya da büyük ayakkabı almayın. Batonlar da boyunuza uygun olsun.
* Giysilerinizin sadece soğuktan koruması değil, hareketlerinize engel olmaması da önemli. İçinde rahat edeceğiniz giysiler giyin.
* Snowbord yapıyorsanız, özel koruyucu bileklikleri ihmal etmeyin.
* Gözlük veya maskeniz görüşünüzü engellemesin.
* Kafa travmasına karşı kask, özel giysiler, ayakkabılar, diz ve dirseği koruyucu özel splintler kullanın. * Kayak deneyiminize uygun pistlerde kayın. Acemiyseniz kendinize erken güven duymayın.
* Kalabalık pistlerde kaza ihtimali artar. Dikkatli olun.
*
* Avrupa’da son hafta değerlendirilen grip şüpheli hastalardan alınan 1918 numunenin 726’sında yani yüzde 38’inde grip virüsü saptandı. Grip virüslerinin yüzde 96’sı Influenza A, yüzde 4’ü influenza B virüsü. Alt tiplendirme yapılabilen influenza A virüslerinin yüzde 99,8’i influenza A (H3N2) olarak saptandı.
* Kuzey Amerika’da grip aktivitesi hafif artmaya başladı. Grip benzeri hastalık seviyeleri, mevsimsel eşik değerin altında. ABD’de bir başka virüs olan RSV(Respiratuar Sinsisyal Virüs) aktivitesi bildirilmeye devam ediyor.
* Doğu Asya’da da artmış grip aktivitesi rapor edildi. İnfluenza A(H3N2) dolaşımda gözlenen baskın virüs olmaya devam ediyor.
* Kuzey Asya’da grip virüsü düşük saptanıyor.
* Karayip ülkelerinde de grip ve diğer solunum yolu virüsleri aktivitesi düşük devam etti.
* Orta Amerika’da grip virüs aktivitesinde ve solunum yolu virüslerinde hafif artış gözleniyor. Kostarika’da RSV saptanmaya devam edildi.
* Tropikal Güney Amerika’da, grip ve diğer solunum yolu virüs aktivitesi düşük kalmaya devam etmiştir ancak Kolombiya’da RSV virüs aktivitesi bildirilmeye devam ediyor.
* Güney Asya’da, İran ve Sri Lanka’da gripte hafif artış gözleniyor.
Beslenme uzmanı Elvan Odabaşı Kanar, güne “uykuyla beslenmiş” şekilde başlamayı öneriyor. Uyku en değerli besin.
Çay ve kahveden uzak durun, bitki çaylarını tercih edin. Beslenme uzmanı Dr. Tuba Kayan Tapan ise vücuttan fazla suyu atabilmek için maydanoz, kiraz sapı, mısır püskülü, avakado yaprağından, demleme usulü yapılan çayları öneriyor.
Besleme uzmanlarının diğer önerileri şöyle:
* Uyanır uyanmaz su içmeye başlayın. Alkol vücuttan su atımını artırır. Alkol tüketiminin fazla olduğu akşamın ertesi en az 3 litre su alın.
* Alkol vücuda girdikten sonra direk yağa dönüşür. Alkol tüketimi yüksek karbonhidrat almak demek. Dolayısıyla alkol tüketiminden sonraki gün şeker, reçel, bal, sütlü tatlı, şerbetli tatlı ve 2 porsiyondan fazla tüketilen meyveden uzak durun.
* Kalktıktan en fazla 1 saat sonra çok hafif bir kahvaltı edin,
* Yağsız peynir, bol domates salatalık ve 1 dilim ekmeğe en yorgun bir sindirim sistemi bile itiraz etmez!
* Kahvaltı sonrasında yapılacak 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş. Sindirimin hızlanması ve midenin boşalması açısından oldukça yararlı. Alkolün yağ olarak depolanmasını engeller.
Beslenme uzmanı Elvan Odabaşı Kanar, güne ‘uykuyla beslenmiş’ şekilde başlamayı öneriyor. Uyku en değerli besin. Çay ve kahveden uzak durun, bitki çaylarını tercih edin. Beslenme uzmanı Dr. Tuba Kayan Tapan ise vücuttan fazla suyu atabilmek için maydanoz, kiraz sapı, mısır püskülü, avokado yaprağından, demleme usulü yapılan çayları öneriyor. Beslenme uzmanlarının diğer önerileri şöyle:
- Uyanır uyanmaz su içmeye başlayın. Alkol vücuttan su atımını artırır. Alkol tüketiminin fazla olduğu akşamın ertesi en az 3 litre su alın.
- Alkol vücuda girdikten sonra direkt yağa dönüşür. Alkol tüketimi yüksek karbonhidrat almak demek. Dolayısıyla alkol tüketiminden sonraki gün şeker, reçel, bal, sütlü tatlı, şerbetli tatlı ve 2 porsiyondan fazla tüketilen meyveden uzak durun.
- Kalktıktan en fazla 1 saat sonra çok hafif bir kahvaltı edin,
- Yağsız peynir, bol domates, salatalık ve 1 dilim ekmeğe en yorgun bir sindirim sistemi bile itiraz etmez!
- Kahvaltı sonrasında yapılacak 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş, sindirimin hızlanması ve midenin boşalması açısından oldukça yararlı. Alkolün yağ olarak depolanmasını engeller.
- Bir önceki akşam çok besin tüketildiğini düşünerek hiçbir şey yemeden günü geçirmeye çalışmak sıkıntıların azalmasına neden olmaz. Aksine bulantı ve ishal gibi problemleriniz varsa daha da artmasına neden olur.
- Kahvaltı ettikten sonra da düzenli aralıklarla (3-4 saat) hafif ve az yağlı besinler tüketmeye devam edin.
Kuş gribi, gıda kaynaklı bir hastalık değil. Dolasıyla tavuk, tavuk ürünleri ve yumurta tüketilmesiyle bulaşmıyor. Sadece hasta hayvanların dışkı, tükürük ve burun salgılarıyla yoğun ve önlem almadan temas eden kişiler risk altında. İşte sorularla kuş gribi:
* Kuş Gribi nedir?
- Başta hindi ve tavuklar olmak üzere kanatlı hayvanları etkileyen ve bu hayvanlarda ölüme neden olan bir hastalıktır. Hastalığın etkeni H5N1. H5N1’in yer aldığı Influenza A virüs grubu, kanatlı sürülerinde çok hızlı yayılıyor. Kontrolü oldukça zor ve bir ülkeden diğerine göç eden kuşlarla taşınıyor. Kanatlılarda tedavisi yok ve şiddetli ölümle seyrediyor.
* H5N1’in özelliği ne?
- Hindi ve tavuklar için yüksek düzeyde hastalık gücüne sahip. İnsanlar için değil, tavuk ve hindiler için önemli. Ölümcül ifadesi, kanatlı hayvanlar için kullanılıyor. Formalin ve iyodlu dezenfektanlar ile kısa sürede ölüyor. Düşük ısıda uzun süre yaşıyor. 22 derecede 4 gün, 0 derecede 30 günden fazla canlı kalabiliyor.
* İnsanlara nasıl bulaşabiliyor?
- İnsanlara çok zor bulaşıyor. Hasta hayvanların vücut çıktılarına çok uzun süre temasla geçebiliyor. Hasta hayvanın eti veya yumurtasıyla insana bulaş henüz bildirilmedi. Tavuk eti ve yumurtayı yiyebilirsiniz.
* Kuş gribi insandan insana bulaşabilir mi?
Aşılar hastalıklardan korunmada en etkili yöntemlerden biri. Hastaneye yatış, işgücü kaybı, ek ilaç kullanımını azaltan aşılar sık seyahat edenlere de öneriliyor.
Kronik hastalıkları bulunanlar için aşıların önemi daha da büyük. Kanser, KOAH, diyabet, kalp ve damar hastalarını, organ nakli olanları, HIV pozitifleri bu grupta saymak mümkün.
Çünkü kronik hastalıkları bulunanların enfeksiyonlarla baş etmesi daha zor oluyor.
Liv Hospital İstanbul enfeksiyon hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Çağla Karakoç, erişkinlerin yaptırması gereken aşıları şöyle sıraladı:
- Tüm erişkinler her yıl grip aşısı,