Paylaş
SGK’nın sözleşme yapacağı sağlık kurumları arasında belediyelere ait hastaneler, tıp merkezleri ve dal merkezleri de geliyor. Aralanan bu kapı belediyelere hem sosyal belediyecilik yapma imkanı verirken hem de yeni kaynak yaratmalarına olanak tanımaktadır.
SGK sözleşme yapacak mı
2007’den bu yana yaşanan deneyime uygun olarak SGK’nın birinci basamak özel sağlık kuruluşları (özel poliklinikler) dışındaki tüm kamu sağlık kurum ve kuruluşlar ile sözleşme/protokol yaptığını göstermiştir. Yeni SUT taslağına göre ise, belediye poliklinikleri birinci basamak kamu sağlık kuruluşları arasında sayılmışken, belediye hastaneleri ile tıp merkezleri ikinci basamak kamu sağlık kurumları arasında sayılmıştır.
Belediyeler sağlık tesisi kurabilir mi
Esasen belediyelere ve il özel idarelerine sağlık tesisi kurma yetkisi ilgili kanunlarında verilmiştir. Gerçekten de 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7/v. maddesi uyarınca Büyükşehir Belediyesine “sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri” kurmak görev ve yetkisi verilmiş, 5393 sayılı Belediye Kanununun 14/b. maddesi ile belediyelere “sağlıkla ilgili her türlü tesis açma ve işletme yetkisi” verilmişken, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6/a. maddesiyle de il özel idare “il sınırları içinde sağlık hizmetleri yapmakla görevli ve yetkili” kılınmıştır. Yani belediyelerin hastanelerin yanı sıra tıp merkezi kurup işletmelerinin yasal açıdan da önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Tıp merkezleri ile neler yapılabilinir
1 Ekim 2010 tarihinden itibaren, yeşil kartlılar da dahil olmak üzere ülkemizde yaşayan neredeyse herkes genel sağlık sigortası kapsamında olacak. Bunların sağlık hizmetleri ise SGK tarafından finanse edilmekte/edilecek. Belediyeler de kuracakları sağlık tesisleri ile SGK ile sözleşme yaparlar ise hem “seçmenlerine” sağlık hizmeti sunabilecekler hem de sundukları bu hizmetin karşılığını SGK’dan alabileceklerdir.
Yatan hastadan şimdilik para alınmayacak!
Yeni SUT taslağında katılım payı alınacak sağlık hizmetleri sıralanırken yatarak tedavide katılım payı alınacağına dair bir hükme şimdilik yer verilmedi.
Oysa, 5510 sayılı “sosyal güvenlik reform kanununa” 25.06.2009 tarih ve 5917 sayılı Kanun ile eklenen bir fıkra ile “Kurumca belirlenecek hastalık gruplarına göre yatarak tedavide finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinden de” katılım payı alınacağı hüküm altına alınmıştır. Üstelik bu tutar sözü edilen sağlık hizmetleri bedelinin yüzde birine kadar olabilecektir.
Anlaşılan SGK eskiden olduğu üzere;
a) Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesinde,
b) Ayakta tedavide sağlanan ilaçlarda,
c) Vücut dışı protez ve ortezlerde,
d) Yardımcı üreme yöntemi tedavilerinde,
katılım payı almaya devam edecek. Ama, son dakika değişikliği olmaz ise 2010 yılında yatan hastalardan şimdilik katılım payı almayacak...
Askere giden işçinin kıdem tazminatı
Kimlerin ve hangi durumlarda kıdem tazminatı alabileceği halen yürürlükte olan eski 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinde düzenlenmiştir.
Bunlardan birisi de en az bir yıllık çalışması olup askere gitme nedeniyle ayrılan işçiye kıdem tazminatı ödeneceğidir.
Burada sorun, işçinin askerlik hizmetinin başlayacağı tarihten ne kadar süre önce işten ayrılır ise bunun askerlik sebebiyle ayrılma kabul edileceğidir. Diyelim, askerlik yapacağı birliğe teslim tarihinden bir yıl önce ayrılmak askerlik sebebiyle işten ayrılma sayılacak mı? Yoksa bu süre altı ay mı olmalı?
Kanunda açık bir süre öngörülmemiş. Şüphesiz işten ayrılan işçinin askerlik hizmeti için ayrıldığı iddiasının hayat deneyimlerine göre makul olması gerekir. Sırf tazminat almaya yönelik bir ayrılma olmamalıdır. Ama Yargıtay’ın farklı kararları olmakla birlikte, askerlik tarihinden 6 ay önceki ayrılmaları askerlik sebebiyle ayrılma kabul ettiğini söyleyelim.
Paylaş