Yeni lüks bu kuaförde

Son saç kesiminiz kadar iyisinizdir” demiş Amerikalı yazar Fran Lebowitz.

Bu sözü hep aklımın bir köşesinde tutarım ve iyi saç kesimi için her zaman paraya kıyarım. Para bayılıyorum bayılmasına ama kâra da geçiyorum çünkü Kemal Baykar’ın kestiği saçı durmadan düzelttirmem, yaptırmam gerekmiyor. İyi kesim kendini böyle belli eder; o saçı evde yıkayıp kuruttuğunuzda da aynı şekli verebilirsiniz.
Kemal karısını kendisine böyle aşık etmiş. Karısı anlatıyor: “Bir yıllığına ABD’ye giderken Kemal saçımı kısacık kesti. Benim saçım her ay uzadıkça yeni bir şekle, havaya giriyor, ev arkadaşımınki uzadıkça çirkinleşiyor ve o çıldırıyordu.” Sözü Kemal alıyor: “İşte o kesimden sonra bana aşık oldu. Öncesinde hiç yüz vermiyordu.”
Söze Kemal’den girdim ama aslında niyetim size onun yeni kuaför salonunu anlatmak. Bu salon yeni bir akımın öncüsü olacak çünkü.
Dünyadaki, servisin önde tutulduğu yeni lüks arayışına cevap veren yeni Cozy’yi eski yerinde açtı Kemal.
Uzun zamandır tabelası yok, “Sadece bilen, kesim, boya yaptırmak isteyen gelsin. Yoldan geçen fön çektirmeye gelmesin” diyor. Ama mecburen tabela koyacakmış, millet salonu bulamıyormuş.
Kapıdan girdiğinizde sizi hep aynı kişi karşılıyor. Biraz “butler” gibi, kahya gibi... Müşteri ilişkilerine bakıyor diyelim. Sizi kapıdan alıyor, tüm ihtiyaçlarınızı karşılıyor ve kapıya kadar bırakıyor. Pedikür yaptırıp terlikle çıktınız, ayakkabılarınızı bagajınıza koyuyor. Bir bakıyorsunuz müşteriye masaj yapıyor, bir bakıyorsunuz diyet çizelgesi hazırlıyor. Görevi müşteriyi iyi hissettirmek.

FENG SHUİ’YE UYGUN TASARLANMIŞ

Salona adımınızı attığınızda bir sanat galerisi veya reklam ajansında gibisiniz. Aynaları çıkarın, kuaför salonu demeye bin şahit ister.
Dökme beton tezgahların üzerindeki aynalar duvara dayanmış, birçok salona o buz gibi havayı veren metal yerine bolca ahşap kullanılmış.
Bir feng shui uzmanının yönlendirmesiyle saç yıkama üniteleri mekanın “bereket bölgesi” olan eski yerlerinden sökülüp diğer tarafa taşınmış (bereket bölgesinden suyun akmaması gerekiyormuş). Yine feng shui’ye göre sivri bitki tavsiye edilmediğinden kaktüsleri atmışlar.
Bir duvarda kocaman bir yağlıboya tablo, yanında camda boydan boya ipe tutturulmuş sanat fotoğrafları... Tahta raflarda cam vazolar, kütüphanede sanat, tasarım kitapları, yerli yabancı moda dergileri, kitapların arasında seramik objeler... Yerlerde ve aynaların önünde bonzai gibi küçük saksı çiçekleri...
Tuvalette L’Occitane sabunlar, küçük el havluları...
Manikür ve boya arabaları bile özel tasarlatılmış. Tüm kuaförlerde boyalar standart plastik kaplarda hazırlanır. Burada gözü okşayan cam kaselerde...
Gidin bir kuaförde kahve isteyin, önünüze Nescafe koyarlar. Burada filtre kahve geliyor. Ortada filtre kahve makinesi duruyor; isteyen müşteri gidip kahvesini kendi de alabiliyor. Ayrıca macchiato, latte vs. de var.
Kemal, catering işi yapan eşinin de etinden sütünden faydalanıyor. Onun o gün bir müşterisi için yaptığı yiyecek ve içeceklerden burada bulabiliyorsunuz.
Siz saçınızı yaptırırken önünüze biscotti, frambuazlı limonata ya da zencefilli ice tea gelebiliyor.
Çalışanlara kıyafet zorunluluğu yok. “Formasız burası” diyor Kemal ama ekliyor: “Sade giyinin diyorum. Ama herkesin sadelik anlayışı farklı. Renk veriyorum; beyaz, siyah, gri ve toprak tonları... Bir tek açık renk jean yasak.”
Detaylarla ve hizmetle fark atmak buna derim ben.
Yazarın Tüm Yazıları