Paylaş
Bu, yerele ve kültürel bağlara, adil ekonomiye, yaşanılabilir şehirlere odaklanan, modern hayatın rekabetçi ve duyarsız yapısına, tüketim kalıplarına alternatif niteliğinde bir toplumsal hareket.
İnsanları durmadan koşmaya zorlayan bu hayat düzenine karşı çıkan iki çift, Beşiktaş’ta Slow Public adlı bir
mağaza açtı.
Ortaklardan Işıl Evgin Toroslu önceden iletişim uzmanı olarak çalışıyordu. Eşi Gökmen Toroslu endüstriyel tasarımcı ve mimar. Diğer ortaklar Ege Soley Sürücü çiçek tasarımcısı; bu mağaza onun çiçek dükkanıydı, siparişle çalıştığı için işini üst kata taşıdı.
Onun eşi Kaan Sürücü aslen mimar ama birkaç yıl evvel kariyer değişikliğine gitti ve şu anda hayvancılıkla uğraşıyor.
Slow Public’i ayrı disiplinlerden gelen, 30’lu yaşlarının başında birkaç eski arkadaşın güçlü yanlarını ve yaşam enerjisini birleştirdiği bir proje olarak tanımlayabiliriz.
Yaşadığımız hayatların ancak ara ara gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldığımızda tadının çıkacağını düşünen bu dörtlünün mağazası yavaş yaşam felsefesini temsil ediyor.
Yavaş yaşam felsefesi bize, hayatı yavaşlatmak kadar çevreye değer vermeyi, yerel üreticilere destek olmayı, doğal malzemelerle üretilen eşyaları kullanmayı ve mümkünse gereksiz alışverişten kaçınmayı öğütlüyor.
Slow Public’te satılan ürünler bu nedenle el yapımı; fabrikasyondan olabildiğince kaçınıyorlar. Bazı ürünler elde kalan malzemelerden yapılıyor. Ahşap, mermer ve pirinç ürünler kendi tasarımları, kendi ustalarının tezgahından çıkıyor.
Satılan markaların bazıları koşturmacalı hayatlarından sıkılıp farklı bir yol seçen, bazıları da yılların tecrübesini, zanaatini bugüne taşıyan kişiler tarafından üretiliyor.
Misal, mağazadaki deri ürünleri hazırlayan Envanter Heritage’ın sahipleri reklamcılığı bırakıp hızlı hayatlarından kaçmayı seçmiş bir genç çift.
Şimşir kaşıklar Taraklı’da Sabri (Özdoğan) ustanın tezgahında yapılıyor.
Kutnu kumaşından yastıklar ve fularlar Gaziantep’te 4 kuşaktır sadece kutnu dokuyan Mekikçi ailesinin üretimi. ‘Slow Food’, yani ‘yavaş yemek’ de mağazada yerini alıyor. İka Bağları markasının Balıkesir’deki tarlalarında yetişme malzemelerden ürettiği salça ve turşuları satışa sunuluyor. 19 ülkede en iyi restoranlarda kullanılan, içi gümüş kaplama bakır tencere ve tavalarıyla Soy markası da Slow Public’te.
Işıl Evgin Toroslu, gereksiz tüketime tavır koyduklarından bahsederken derdini şöyle anlatıyor:
“Zaman hayatımızı paylaştığımız her eşyaya elini sürüyor. Evimizde kullandığımız her şey bizimle yaşıyor, büyüyor. Tıpkı rengi solsa da atmaya kıyamadığımız şal gibi. Ya da elimizden kayıp düşen, ucu çatlayınca içimizin cız ettiği o yadigar tabak gibi.
Biz yavaşlamayı sevdiğimiz kadar zamanın etkilerini de seviyoruz.
Rengi solsa da atmayın o şalı, ucu kırık olsa da yine kullanın o tabağı. Çünkü onlar zamanın izleri. Çünkü onlar zamanın üzerimize bıraktığı anı parıltıları.”
Paylaş