Paylaş
Kanun hükmünde kararname bunun için var.
Acil durumlarda imdada yetişsin diye.
Hükümetimiz 5 ayda 34 adet (aciliyeti olmayan) kanun hükmünde kararname çıkardı.
Bekliyoruz ki lütfetsinler, 8 Mart’ta çıkan Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı yasanın yönetmeliğini de çıkarsınlar.
Tek gecede halledebilecekleri bir iş olsa da...
Ölüm tehdidi alan kadınlar 9 aydır bekliyor.
Ertesi güne uyanıp uyanamayacağını kestiremeyen kadınlar 9 aydır bekliyor.
Yönetmelik çıkarılsın, cinayete kurban gitmemek için korunma talepleri yerine getirilsin diye bekliyorlar.
İstanbul’da öldürülen Gülay Yaşar’ın davası takipsizlikle sonuçlandı. Çünkü “intihar” diye geçti. Gülay eski kocasının evinin camından düşmüş bir şekilde bulunmuştu.
Olay Yeri İnceleme birimi tam teşekküllü bir inceleme yapmadı. Yapsaydı, o insan itilmiş mi, o düştüğü yere kendi atlasa düşebilir miydi gibi soruların cevabını kolaylıkla verebilirdi.
Olay yerine savcı da gelmedi.
Savcı inceleme yapmadığı için de dava “intihardır” diyerek kapatıldı.
Komik olan şu ki, Gülay koruma talebinde bulunmuştu ve başvurusuna cevap öldükten 10 gün sonra çıktı.
Öldükten 10 gün sonra koruma vermek ne demek? Alay mı ediyorsunuz?
İzmir’de öldürülen Ferdane Çöl koruma talebiyle ilgili 100 tane dilekçe verdi, tekine bile yanıt alamadı. Hatta ölümünden 3 gün önce yine dilekçe vermek üzere karakola gittiğinde polisler ona, “Kocan seni öldürsün, biz de kurtulalım, sen de kurtul” dedi.
Sakarya’da ölen Emine Ayla’nın ailesi emniyete 20 tane dilekçe vermişti. Tahmin edeceğiniz üzere onların da hiçbirine yanıt alınamadı.
Van’da öldürülen Gülşah öğretmen koruma talebi dilekçesinde “Ölürsem bir kadın cinayetine daha sebebiyet verilmiş olacak. Ve bundan Van Valiliği, Van vali yardımcısı sorumludur” yazmıştı. Aldığı cevap, “Ölüm haktır. Evine git, en fazla ölürsün” idi.
Yasanın çıkmasına rağmen uygulanmamasından, verdikleri onlarca dilekçeye rağmen kadınlara koruma sağlanmamasından sadece ve sadece, tek gecede çıkabilecek yönetmeliği 9 aydır çıkarmayan Adalet Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sorumlu.
Ha diyelim yönetmelik çıktı...
Peki koruma talebinde bulunan bütün kadınlara yetişecek kadar polis var mı?
Antalya Valisi, “Elimizdeki polis sayısı bize gelen koruma talebinin yarısı bile değil. Çok az polisimiz var” demişti.
Devletin kendi valisi bile bu konuda altyapı olmadığını, koruma yasasının göstermelik olduğunu ifade etmiş oldu.
Ama öte yandan, seçim zamanında Eskişehir’de yırtılmasın, zarar görmesin diye her seçim afişinin önüne polis dikildiğini de gördük biz...
Çok zengin ve güçlü bir işadamına valiliğin 4 araba dolusu koruma verdiğini de.
Bunları yapabilen hükümetin isteyen her kadının başına polis dikmesini de bekliyoruz haliyle.
Meselenin polis azlığı değil, öncelikler olduğu ortada.
Sen eğer devletsen, her kadını korumak zorundasın, o kadar.
Bunun mazereti olamaz.
Paylaş